Yerel yönetim seçiminin yapılmasının üzerinden birkaç ay geçer geçmez yurt genelinde bulunan irili ufaklı bütün belediyelerin başta Afyon ilimiz olmak üzere memleketin pek çok yerinde kamp yapması artık bir gelenek haline geldi çıktı.

Belediyelerin daha çok “Hizmet İçi eğitim” olarak değerlendirdikleri bu kamplar ile ilgili olarak basın-yayın servislerinden yaptıkları “ Belediyemizin meclis üyeleri ve birim müdürlerinin de katılacağı hizmet içi eğitim Kampı şu tarihler arasında yapılacaktır” duyuru sonrasında pek çok cenahtan anlamsız bir şekilde “Hiçbir işe yaramayan bu kampların bedeli bu milletin cebinden çıkıyor” şeklinde ifadelerin sarf edilmesine başlanıyor.

2004-2007 yılları arasında belediye meclis üyeliği yapmış ancak ondan da önemlisi bir medya mensubu olarak bu şekilde organize edilen pek çok toplantı ve kampa katılan bir vatandaş olarak böylesi organizasyonların en azından “sosyalleşme ve insanların birbirini tanıması” açısından çok önemli bir yapıştırıcı olduğunu çok iyi biliyoruz.

Kabul etmek gerekiyor ki Türkiye’de siyaset yıllar yılı çok sert bir şekilde yapılıyor, başta özellikle TBMM’de siyasi parti mensuplarının kürsüden birbirlerine karşı yaptıkları muhalefeti görev vatandaşlarda aynı siyasetin devamını bulundukları yerleşim merkezlerinin sokaklarında-caddelerinde yapmaktan geri kalmıyorlar.

Bizim literatürümüzde “Arkadaşını yolda tanı, misafirlikte gör” şeklinde bir deyim vardır, Yine bir Seyyah “Farkına varırsınız ki gezmek insanı alçakgönüllü yapar, Seyahat sayesinde dünyada ne kadar küçük bir yer kapladığımızı da görüp anlamış oluruz..” diyerek seyahat etmenin ne kadar önemli olduğunu bize anlatmaya çalışır.

İşte TBMM ‘nin küçük bir kopyası olan belediye meclislerinde ayrı siyasi partilerden oluşan gruplar siyasetin gereği olarak meclis toplantılarında yönetim katında bulunan iktidar partisini zayıflatmak, bazı zamanlarda da vatandaşların kendisine yüklediği “meclis üyeliği sorumluluğunu” yerine getirebilmek adına kürsüden Allah ne verdiyse saydırıp dururlar.

Siyasi partilere ait meclis üyelerinin birbirleri ile olan ve her geçen gün biraz daha sertleşen muhalefetlerinin en aza indirilmesinin tek çaresi de bize göre başta Afyon olmak üzere diğer yerleşim merkezlerinde yapılan  “Hizmet içi kamplardır”

6-7 saatlik mesafedeki bu kamp yerleri için en sağlıklı ulaşım aslında tüm siyasi partilere mensup siyasetçilerin ve eğer katılacaklarsa o belediyede görev yapan bürokratların aynı araç içerisinde birlikte seyahat etmeleridir, bulundukları yerleşim merkezlerinde birbirleri ile sürekli didişen siyasetçiler ısrar edilerek otobüslerin koltuklarında yan yana oturtulmalıdırlar.

Yazımızın başında belirttiğimiz gibi bu tür seyahatlere ve kamplara sayısız defa katılmış bir vatandaş olarak daha otobüslere biner binmez başlayan güzelim sohbetler, belli bir kilometre sonrasında bir tarafın “Ölürüm Türkiye’m” bir tarafın “Çav Bella” bir tarafında “ Ceddin Deden neslin baban hep kahraman Türk milleti” eserlerini seslendirmesinden sonra sıra bir anda “ Hadi ben bir Türkü söyleyeyim” yada “ Olan oldu size bir fıkra anlatayım” diye süren güzelim muhabbetler uzun olduğu düşünülen mesafeyi de olabildiğince kısaltıyor.

Otele yerleşildikten ve daha önceden planlanmış eğitimlerin verilmesinden sonra “serbest zaman” denilen bölümlerde ortaya çıkan güzel görüntüler, karşılıklı çay ısmarlamalar, Mecliste çok sert muhalefet ettiği partinin mensubuna yemek ısmarlamalar hep böylesi zamanların ortaya çıkardığı güzel gelişmelerdir.

Çoğu zaman “Neden Afyon” şeklindeki soruların ve serzenişlerin cevabı da galiba o bölgede var olan Termal suların ve bu suların insanı rahatlatan durumudur, siyaset yapılan yerden biraz uzak kalmak, İnsanı perişan eden siyasi tartışmalardan uzak kalmak, Deneyimli hocalardan genel ve yerel yönetimler ile ilgili akılda kalacak birkaç bilgiyi not etmek herkes için iyi gelebilecek neticeler olsa gerek.

Afyon ilimizin nerede ise Türkiye’nin tam ortasında bulunması, yukarıda da belirttiğimiz gibi termal suları, Güzel sucuğu ve kaymağı belki de herkesin bu bölgeyi tercih etmesinin ana sebebi oluyor ve bu alışkanlıklar yıllar yılı devam ediyor.

Bunların dışında hepimizin olduğumuzdan daha fazla sosyalleşmesi, bir arada bulunmanın faydalarını öğrenmesi, muhalefet yaptığımız partililerinde aslında bizim gibi hatta bizden daha fazla bu memleketi sevdiğini fark etmemiz de galiba en büyük kazançlarımızdan birisi.

Bu tür kamplara katılanlar evlerine geldikten sonra “Kamptan öncesini ve kamptan sonrasını” net bir şekilde değerlendirdiklerinde kamp sonrasının hayatlarını müspet yönde biraz daha kolaylaştırdığını ve hayata bakışlarında da çok büyük değişiklikler olduğunu kolayca fark edeceklerdir ki bu değişimden nasibini alanların başında gelenlerden biriyiz.

Biz bu yazıyı yazmaya başladığında Kocaeli’den giden ilk kafile dönmüş ikinci kafile Afyon’a ulaşmıştı, Söz konusu Afyon olunca Başta Gebze belediye başkanı Zinnur Büyükgöz olmak üzere birkaç belediye başkanı ve Meclis üyesi dostumuza “Afyondan gelirken Sucuk yada Lokum getirmeyi unutmayın, tatlı yiyelim tatlı konuşalım” demeyi de ihmal etmedik.

Sosyalleşmekten, bir arada olmaktan, kucaklaşmaktan, tebessüm etmekten korkmamak gerek.

Türkiye hepimizin..