Küçüklüğümde bizim köyde ilkbaharda görürdük onları…Önceki yıldan kalan ağacın tam tepesine konmadan önce, ilk önce gökyüzünde kavis çizerler sonra da analarının sunduğu yiyecek kadar helal olan eski yuvalarına konarlardı… Biz çok merak ederdik bu göçmen huylu kuşları…Kırlangıçlarla hemen hemen aynı zamanlarda gelirlerdi…

Ancak kukucak kuşları onlardan sanki biraz geç ayak basardı Balkan topraklarına…Rodop dağlarında karlar Gü mülcüne üzerinden daha da sık esmeye başlayan büyüklerimizin “Ak Yel” adını taktıkları lodos yeli ile daha çabuk erir dereler,ırmaklar ve nehirler bu sular ile coşardı…

***

İşte tam bu zamanda gökyüzünde leylekler belirir ve geçen yıl bırakıp gittikleri yuvalarına kekrar kavuşurlardı…

Onkların yaz boyunca kuluçkaya yatıp yeni yavru sahibi olduklarına biz okullarına gidip gelirken, okul sonrası köy içindeki oyunlarımız boyunca şahit olurduk…

Köyün kıdemli ve yaşilı meşe ağacını tepesine şimdiki leylek çiftinin daha önceki büyükleri yani dedeleri ve nineleri tarafından oluşturulan eski yuva mevsimin başlaması ile birlikte daha bir canlı hale geldiğini bizim gibi herkes görür şahit olurdu…

Yaz boyunca leylek çifti sırası ile yuvadan kalkış yapıp yine sırası ile yuvaya iniş gerçekleştirirlerdi…

Nehir tarafına her gidiş gelişlerinde ağızlarıhiç boş dönmez en heyecanlı tarafları ise ağızlarında yuvaya yılan taşımaları olurdu çocukluk günlerimizde…

Kim leyleğin ağzında yılan görürse o o gün en şanslı çocuktu…

Kurbağa…

Kertenkele…

Yılan…

 En kesat zamanklarında böcek…

Yaz boyunca çatlamış yumurtadan çıkan yavrularına bakarlardı…

Hüzün vakti ise yazın sonuydu haliyle…

Hepimiz hüzünlenirdik, yaz boyu alaştığımız leyleklerin gitme zamanı gelince…

Kısa sürede besleyip büyüttükleri yavruları yine kısa zamanda palazlanıp kanatlandıkları için uçma kurslarına sokan leylek ebeveynlerinin gitmer zamanlarını geldiğini biz çocuk yüreklerimizle bile anlardık…

Biliyorduk ki ne zaman hep birlikte üzerimizde turlarını daha da artırmaya başlasalar biz onların artık uzun yola hazırlandıklarını pekala biliyorduk…

Leyleklerin gidiş hazırlıkları güzün de habercisiydi…

Peki, leylekler gerçekte nereye gidiyorlardı?

***

Leylek oldukça iri bir kuştur. Boyu 110 ila 115 cm arasındadır. Ayakta duruken yerden yüksekliği 100 ila 125 cm arasındadır. Kanat genişliği 155 ila 215 cm, ağırlığı da 2,3 ila 4,5 kg arasındadır…Leylekgillerin diğer türleri gibi uzun bacaklara, uzun bir boyna ve uzun sivri bir gagaya sahiptir. Ortalama olarak erkekler dişilerden biraz daha büyüktür bunun dışında görünüşleri birbirine benzer. Tüyleri esas olarak beyaz renklidir ancak kanatların üst tüyleri ve uçuş tüyleri siyah renklidir. Bu siyah renkli tüylerin kaynağı bulundurdukları melanindir.  Boynu ileri doğru uzanmış ve ayakları kısa kuyruğunun da ötesinde arkaya doğru uzanmış olarak uçarlar.

***

Bilim Adamları İklim koşulları, gıda, barınak ve emniyet gibi faktörler nedeniyle her yıl yaklaşık 5 milyar kuş, 2000 mil güneye, Orta ve Güney Afrika'nın otlak, orman ve göllerine göç ediyorlar. Bu kuşların üçte biri, iklim koşulları ya da göç yollarındaki başka nedenlerle yok oluyorlar. Göç eden kuşlar arasında en fazla dikkati çeken türün leylek olduğu gözleniyor…

Son günlerde memleketimizin haber bültenlerine bişle bug ç kuşlarının sıklıkla girdiğini gözlemliyoruz…

Zira leylekler Balkanlar’dan çıktıkları yolda bizim mavi gökyüzünden geçmektedirler…

Sürü olarak gruplar halinde çıktıkları yolda asla birbirlerini yalnız bırakmadıklarını görüyor ve onkları bu halleriyle tagdir ediyoruz…Öndeki grup arkadaki grubu  gökyüzünde kavis yaparak bekliyor sonra da yine hep birlikte yollarına devam ediyorlar…

Yol boyunca bazıları rahatsızlanıp hayata gözlerini yumuyorlar…

Kalıntılatrı oracıkta kalıyor. Birlikte uçtukları yol arkadaşları da bir sure üzerinde saygı uçuşu ve kavisi çizdikten sonra, göç grubu Afrika’ya doğru yola koyuluyor…

Bilim adamları: "Leylekler sonbaharda günde ortalama 120 kilometre, ilkbaharda ise 150 kilometre uçabilirler. Leyleklerin her gün uçmak gibi bir zorunlulukları yoktur. Göç yollarında uygun konaklama yerleri bulduklarında, konaklamaları uzun sürebilir.Bu kuşlar zamanlarının büyük bir kısmını göç yollarında geçirirler. Gidiş ve dönüşleri de 6 ay sürer. Orta Avrupa'dan göç eden leylekler 10 bin kilometre gibi uzun yolculuğa çıkacakları için ağustos ayının başlarından itibaren göç etmeye başlarlar. Bu leyleklerden ortalama 2 bin kadarı Cebelitarık Boğazı'ndan geçer. İberik Yarımadası üzerinden ve Kuzey Afrika'dan gelen diğer leyleklerle birlikte, bu sayı 190 bine kadar çıkar. Bu kuşlar Orta Afrika'ya kadar gider ve orada kışı geçirirler. Diğer bir leylek grubu da Anadolu'yu kısmen enine kat ederek, İskenderun Körfezi, Amanos Dağları, Suriye, Ürdün ve Süveyş Kanalı üzerinden Nil Nehri boyunca yollarına devam ederler..” gibi bu gizemli kuşlar için önemli ve çarpıcı bilgiler veriyorlar…

Geçtiğimiz gün bir grup leylek topluluğu daha daha üzerimizden süzülerek geçti…

Ancak şunu belirteyim ki, Bir leyleğin geride kalması, yani grubundan geri ve zayıf kalması her zaman bende derin bir üzüntü yaratır...

Görmek istmeme, arzu etmem böyle bir şeyi görmeyi...

O kendi grubu ile buralara kadar gelip herhangi bir sebepten ötürü uçamayan bu kuşun gözlerindeki hüznü ve çaresizliği bir görseniz şaşar kalırsınız...

O yüzden hepsine aynı oranda şans dilerim her göç zamanı geldiğinde...

Yine aynı dileği taşıyorum...

Yolları açık olsun ki baharda yine görüşelim…

Hayırlı yolculuklar…!

SAĞLICAKLA KALIN!