Gecenin bu ilk fecrinde, hıçkıra hıçkıra ağlasam kaç kişiye sesimi duyurabilirim. Yas ülkesinin bu kurak kışında, kaç kişinin yüreğinde ki merhamet kırıntılarından nasiplenebilirim? Kaç kişinin gözünden akacak bir damla yaşa dertlerimi banabilirim?

Bunun gibi onlarca cevapsız sorularla, elleri iki avucunun arasında, yorganını başına çekmiş, dizlerini midesine dayamış, binlerce insan acısına sarılmış, gecenin ikinci fecrini bekliyor. Acaba hiç düşünme vaktimiz oluyor mu?

İnsan olmak başkasının acısıyla, derdiyle hemhal olmakla başlar. Korona virüs musibeti yüzünden evlerimize kapandığımız şu günlerde, kapılarımızla beraber gönüllerimizi de kapatmayalım.

Ne çok insan hastanelerde, yoğun bakım ünitelerinde, sevdiklerinden uzak, yalnız başına rahat bir nefes alabilmek için şifa bekliyor, dua bekliyor.

Ne çok insan entübe edilmiş durumda, sevdikleriyle helalleşebilmek umuduyla ecelle boğuşuyor.

Ne çok insan babasız kaldı, anasız kaldı Ne çok insanın babasıyla beraber umutlarıda toprağa gömüldü. Ne çok insan yetim kaldı. Yetim kalmanın, öksüz kalmanın yaşı yok.

Ben, bu yaşımda, bu kadar yıl geçmesine rağmen babam her aklıma geldiğinde kemiklerim sızlıyor. Hala babam olmadan kendimi yarım hissediyorum.

Ancak acıdan nasiplenmiş bir yürek başkasının acısını tam manasıyla hissedebilir.

İnsan, işyeri kapanmış, işinden aşından olmuş, evine ekmek götürmede zorluk yaşayan insanlarımızın dört duvar arasında kalan sessiz çığlıklarını işiten bir kulak arıyor.

Sadra şifa olmayan sahte sözlerle ancak kendimizi avuturuz. Samimiyet ruhun özgürlüğüdür.

Bakınız kirlenmiş, yönünü şaşırmış bu dünyada bir damla gözyaşı gibi, bir damla yağmura da hasret kaldık. Kaybettiklerimizin arkasından bir damla gözyaşı akıtmak bizi ıslatmaz. Bu kış günü bizi hasta etmez. Kimseye zararı olmaz birkaç damla gözyaşının.

Virüs gözden, gözyaşından bulaşmıyor. Virüs ağızdan, dilden, boğazdan bulaşıyor.

Kimseye zararı olmaz birkaç damla gözyaşının. Aksine içimizdeki acıları, kederleri damla damla gözyaşıyla dışarı akıtır, harcarız. Ne ağzından çıkanı kulağı duymayanlar gibi bir gönül incitir, ne de yanlış anlaşılır.

Herkesin herkesi, tam anlamıyla anladığı ortak dildir gözyaşı.

Gelin gecenin bu ikinci fecrinde avuçlarımıza damlayan samimi bir damla gözyaşıyla, şifa bekleyen hastalara, yalnızlığına küsmüş, yorganı başına çekmiş, acılarına sarılmış, çocuklara, dullara, yetimlere, yoksullara duada buluşalım.

Unutmayın gözyaşı ortak dildir. Biraz gözyaşı bu kış günü kimseyi ıslatmaz, hasta etmez. Bakarsınız gözyaşlarımızdaki samimiyet, yağmur olur, rahmet olur.