Merhabalar değerli okuyucularım, bu yazımda sizlere küresel yaşamdan edindiğim gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Küresel yaşam demek, yerküre (dünya) üzerinde var olan canlıların bir arada uyum içerisinde ve belli kurallara göre yaşamaları demektir.

Malumunuz ki, yer yüzünde her canlının bir diğer canlıya gereksinimi vardır. İnsanların insanlara, bitkilere ve hayvanlara; hayvanların hayvanlara, insanlara ve bitkilere; bitkilerin de bitkilere, insanlara ve hayvanlara mutlak gereksinimleri olduğunu bilmemiz gerekir. Hal böyleyken asıl olan sorun insanlar arasında ki beşerî ilişkilerin sürdürülmesidir.

Evet, beşerî ilişkiler olmadan yaşam olmaz. Yaşam olur da sağlıklı ve sosyal bir yaşam olmaz demek istedim. Şimdi asıl konuya geçmek için bazı kavramları açıklamakta yarar vardır diye düşünüyorum. Bunların başında da devlet kavramı gelmektedir. Devleti tanımladıktan sonra diğer bölümlere geçeceğiz. Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal örgütlü bir ulusun ya da uluslar topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Toplumbiliminde ki tanımı da devlet, toplumun örgütlenişi ve örgütlerinin bütünüdür. Şimdi de cürüm kavramını inceleyelim. Cürüm, suç, ceza ya da kabahat anlamlarına gelmektedir.

Özellikle toplumsal karşılığı olarak kabahat olarak tanımlanmaktadır. O zaman ortaya çıkan durum kabahat işleyen devletler ya da suç işleye eğilimli devletler demek daha doğru olur. Bunun yanında küçük olup etki alanı büyük olan devletler de yok değil. Yani olumlu ilişkileri olan, toplumsal değerleri yüksek olan devletler de yok değil. Şimdi öncelikle nicel olarak küçük, cürüm olarak büyük olan devletleri irdeleyelim. Çünkü bu devletler her durumda bir şekilde ülkemizin karşısında bulurlar kendilerini. İsrail. İsrail, Asya Kıtası’nda Arap Yarımadası üzerinde ortalama 22.00 km2’lik bir alan ve 8,5 milyon nüfusa sahip bir devlettir.

Özellikle resmi bir dini olmamakla beraber devlet tamında Yahudilik olarak geçmektedir. Hatta öyle bir Yahudilik ki, dünyanın merkezi denebilecek düzeydedir. Çünkü birçok ülke bu ülkenin yani Yahudi iş adamlarının etkisindedir. İşte başta da belirttiğim gibi, yüz ölçümü ve nüfusu nerdeyse bizim Ankara kadar olan bu Türk ve İslam düşmanı devletin cürmüne baktığınız da kocaman bir kütleye çarpıyorsunuz. O yüzden niceliğine bakmadan niteliğine bakmanın daha doğru olacağını hesaba katmalıyız. Bu şımarık ülkenin her durumda ülkemizin karşısında bir duvar gibi olduğunu görmekteyiz.

Bu ülke teknolojide, özellikle de askeri teknolojide sanayide, tarımda ve turizmde küresel ölçekte ilk sıralarda yer almaktadır. Hatta ülke olarak bu şımarık Ortadoğu ülkesinden Askeri teknoloji ve hurda alımı bile yapmaktayız. İşte bu boyu küçük cürmü büyük devlet çevresindeki devletlerin acziyetinden istifade ederek cürmünü daha da büyütmektedir.

Bunu durdurabilmenin yolu çevresindeki devletlerin onurlu ve dik duruşları sayesinde gerçekleşebilir. Yunanistan. Yunanistan, Avrupa Kıtası’nda Ege Denizi ile komşumuz pozisyonunda olan 130.000 km2’lik bir alan ve 11 Milyon nüfusa sahip bir devlettir. Bu ülkeden de Avrupa’nın şımarık çocuğu olarak söz edildiğini bilmekteyiz.

Her ne kadar tarihsel, sosyal ve kültürel bağlarımız olsa da bir o kadar da anlaşmazlık içerisinde olduğumuz devletlerden birisidir. Her alanda sorun yaşayabildiğimiz bir komşumuzdur diyebiliriz. Alan ve nüfus olarak ülkemizin ortalama altıda biri kadar olan bu devletin de cürmünün büyüklüğü tartışılamaz. Turizm de iyi yerlerde, tarımda bile ülkemize hububat satacak kadar büyük bir ülke. Tarım ülkesi olan bizler ne yazık ki bu ülkeden buğday ithal ediyoruz.

Bu ülkenin şımarıklığını da ancak Türk devleti engelleyebilmektedir. Kararlı tavrımız olmazsa bu ülke bizi de çok olumsuz etkileyebilecektir. (Kıbrıs ve Akdeniz’deki sorunlar gibi) Ermenistan. Ermenistan da yine yukarıda sıraladığım ülkeler gibi boyu küçük cürmü büyük ülkelerden birisidir. Ermenistan, 30.000 km2 alan ve 3 Milyonluk bir nüfusa sahiptir.

Bu devlet de Asya ülkesinde şımarıklığı ve saldırganlığı ile bilinen ve her zaman ülkemizin karşısında bir sorun olarak duran bir duvar gibidir. Ülkemizin bir İzmir kentine denk gelen nüfus oranıyla şımarıklığını gösterebilme cesaretini nereden buluyor bilinmez. Gerçi biliniyor da! Neyse…

Bu ülkenin durumunu incelediğimizde de karşımıza modern bir sanayi, madenciliğin verimli kullanılması, tekstil ve makine aletleri üretiminde öncü devletler arasında yer aldığını görmekteyiz. Hatta özellikle büyük devlet üzerindeki siyasi etkisinin de çok fazla olduğu yadsınamaz. Şimdi bu devlete bakalım Asya da koskocaman coğrafyası olan ve nüfusu Ermenistan’ın dört katı alanı da üç katı kadar olan Azerbaycan topraklarını işgal edebiliyor ve halen de bu kocama Azerbaycan ülkesi ile savaşabilme cüretini gösterebiliyor.

Gerçi geç de olsa aklı başına gelen Azerbaycan devleti şimdilerde gerekeni yaparak şımarık Ermenistan’a dersini verdi. Yeterli mi değil tabi ki! İşgal altındaki topraklarını tümden geri alıncaya kadar kararlı tavrını göstermesi gerektiğini düşünmekteyim. Şimdi biraz da boyutu küçük ama etki alanı olumlu yönde büyük olan devletlerden birkaçını inceleyelim.

Örneğin, Finlandiya. Finlandiya, 338.000 km2’lik bir alan ve 5,5 milyon nüfusa sahip gelişmiş bir Avrupa ülkesidir. Demir-çelik ve kağıtçılıkta ileri düzeydedir. Özellikle de eğitim alanında model oluşturabilecek ülkeler arasında ilk sıraları almaktadır. Zaman zaman eğitim alanında model aldığımız ya da almamız gereken bir ülkedir diyebiliriz. Bu ülkede eğitim, tamamen devletin kontrolünde, sosyal yaşama uygun ve insan odaklı model olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kuzey Kore. Kuzey Kore’de yine olumlu bakılabilecek cürmü bakımından etkili ülkeler arasında yer almaktadır. 120.000 km2 alan ve 24 milyon nüfusa sahip kömür, madencilik, mineral yatakları bakımından zengin ve turizm açısından dünya sıralamasında önde gelen devletlerden birisidir. Teknolojide sınır tanımayan bir ülke olarak karşımızda durmaktadır. Ve son olarak Belçika devleti ile tamamlamak istiyorum. Belçika, 30.700 km2 alan ve 11 milyon nüfusa sahip bir Avrupa devletidir.

Özellikle gıda sektörü, elmas, petrol, otomobil sanayisi ve giyim sektörünün öncülerindendir. Hatta ülke olarak Belçika’dan gıda, demir-çelik ve hurda ithal etmekteyiz. Demek ki kimi zaman nicelikler küçük ve az olsa da niteliğiniz büyük ve değerli ise, her konumda hâkim durumda olursunuz. Şımarıklığı ile ön planda olanları saymaz isek, son üç örnekte bahsettiğim ülkelerin gelişmişliklerini iyi değerlendirmek ve buna göre yol haritaları oluşturmak gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hem coğrafyası, hem nüfusu hem de geçmişine baktığımızda boyutunun, cürmünün, niteliğinin ve etkisinin büyük olduğunu düşünerek büyük bir devlet olduğumuzun farkında olunması gerektiğini hatırlatma yarar var diye düşünüyorum.