Çok şükür ki bu sene de mübarek üç aylara kavuştuk ve kandiller geçidi başladı. Bu vesile ile öncelikle İslam Aleminin üç aylarını kutluyor ve herkesin huzur içerisinde Ramazan'a kavuşmasını diliyorum.

Bu sene manevi iklimdeki değişim ile tabiattaki değişim aynı günlere denk geldi.

Bildiğiniz gibi, 13 Şubat Cumartesi günü üç ayların ilki olan Recep Ayına kavuştuk ve 18 Şubat'ta da yeni yılın ilk kandili olan Regaib Kandilini idrak ettik. Kandil gecesinin hemen ertesi günü 19-20 şubat tarihinde ise ilk cemre havaya düştü. Bundan sonra, 26-27 Şubat'ta ikinci cemre suya, 5-6 Mart'ta da üçüncü cemre toprağa düşecek.

Pek çoğumuzun malumu olduğu üzere, her sene Şubat Ayının sonlarına doğru birbiri ardına cemreler düşmeye başlar. Birer hafta arayla önce havaya, sonra suya ve en sonunda da toprağa düşen cemreler, kışın sona ermekte olduğunun habercisi ve baharın müjdecisidirler. İnanışa göre, cemrelerin düşmesiyle birlikte havalar ısınmaya ve tabiat uyanmaya başlar.

Türk kültürü ile bereber Arap, Fars, Moğol, Grek gibi pek çok kültürde rastlanan cemre inanışı, tarih boyunca bu kültürlerdeki insanların yaşamlarını önemli ölçüde etkilemiş ve toplumda bazı davranış kalıpları meydana getirmiştir.

Örneğin, bizim kültürümümüzde cemrelerin düşmesi ile birlikte, bazı yörelerde Hıdırellez ve Nevruz kutlamaları başlamaktadır.

Arapça kökenli bir kelime olan cemre, "Ateş Koru" demektir.

Öte yandan, hacıların Mina'da taşladıkları ve şeytanı temsil eden üç dikili taşın her birine de cemre denir.

Malumunuz olduğu üzere, şeytan ateşten yaratılmıştır. Yine, vücutta ateşe yol açtığı için, iltihaplı çıbanlara da cemre denilmektedir.

Öte yandan, Türk ve Altay halk kültüründe ve mitolojisinde yer alan ve baharın gelişini müjdeleyen İmre (İmere veya Emire) isimli cin aslında cemreden başkası değildir.

Eski toprak dediğimiz yaşlıların bilebileceği gibi, Anadolu'da yaygın olarak kullanılan geleneksel halk takviminde yıl, kış mevsimini temsil eden ”Kasım günleri” ve yaz mevsimini temsil eden ”Hızır günleri” olarak ikiye bölünmektedir.

Cemrelerin düşmesi ise, Kasım günlerinden Hızır günlerine, başka bir ifadeyle kıştan bahara geçişi temsil eder.

Cemrelerin düşüşü hakkında açık bir bilimsel kayıt bulunmamaktadır.

Bununla beraber, kış aylarından biri olan Şubat Ayı, bahara en yakın olan aydır. Bu ayın sonlarına doğru Güneşin devri değişir ve geceyle gündüzün uzunluğu birbirine yaklaşır. Güneş ışınlarının yeryüzüne gelişi ve yansımasında yavaş yavaş bir düzelme hissedilir.

Türk kültüründe oldukça önemli sayılan cemre hadisesi, edebiyat alanında da özel bir yere sahiptir. Osmanlı zamanında, cemre düştüğünde Divan şairleri cemreye dair "cemreviyye" adıyla şiirler yazarak devlet büyüklerine arzederlerdi.

Her zaman sanatçıyı himaye etmeyi adet haline getirmiş olan Osmanlı Devlet büyükleri de şairleri "caize" denilen para ve hediyelerle mükafatlandırırlardı.

Özetlemek gerekirse, Buraya kadar hakkında bilgiler verdiğim ve pek çok kültürde yer alan cemre hadisesi, uzun kış günlerini uykuyla geçiren tabiatın yeniden dirilişini temsil eder. Düşen cemrelerle beraber tabiat ısınmaya ve yeniden canlanmaya başlar.

Peki, dalmış olduğu uykusundan uyanmak için cemreleri bekleyen sadece tabiat mıdır?

Hiç şüphesiz ki çoraklaşmış gönüllerin de cemrelere ihtiyacı vardır. Aksi taktirde gönüller nasıl neşvü nema bulur ve yeni baharlara selam durur...

Cemreyi beklemek de güzeldir, kavuşmak da. Hani bir söz vardır "Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir” diye; o halde kim beklerse cemreyi, gelecektir Hakk’ın izniyle ve vaad ettiği zamanda ...

Nasıl ki buz tutan yeryüzü düşen cemrelerle hayat buluyorsa, gönle düşen cemreler de ölü toprağı serpilmiş gönüllere hayat verecektir...

Bir bakmışsın en saf, en masum halindeyken yakalayıvermiştir seni.

Hiçbir şeyin seni avutamayacağı bir anda gelmiş ve konmuştur yüreğine...

Yeryüzüne düşen cemrenin belli zamanları vardır, ama gönüllere düşen cemrenin zamanı ve mekanı yoktur.

Hiç ummadığın bir yer ve zamanda bütün sıcaklığı ile ansızın düşüverir gönüllere...

Son sözü şair Ahmet EFE'ye verelim;

Yine gönlüm çerağı tutuştu yar geliyor

Elinde gül destesi nazlı nigar geliyor

Bag u bostan şenliği güllü diba giyinmiş

Gönlüme cemre düştü sanki bahar geliyor...

Esen Kalın...