Gebze Çoban Mustafa Paşa Külliyesi ile ilgili olarak zaman, zaman bu köşeden bir şeyler yazıyorum. Burada ki amacım 494 yıllık tarihi eserin tanıtımının sağlanması, amacına uygun olarak değerlendirilmesi ve gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılması. Bunun içinde öncelikli olarak Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin banisi olan Çoban Mustafa Paşa ile ilgili olarak çeşitli araştırmalarım oldu ve halende bir takım çalışmalarım sürüyor.  Külliyeyi yaptıran Çoban Mustafa Paşa’nın doğum tarihini tam olarak bilmemekle birlikte ölümünü 1529 olarak yazıyor. Gebze’de yaptırdığı külliyenin açılışından 6 yıl sonra vefat ettiği biliniyor. 

Çoban Mustafa Paşa, Yavuz Sultan Selim’in padişah olduğu dönemde devlet içinde çeşitli görevlerde bulunduktan sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde de 1511’de ikinci vezir, 1522’de Mısıra Vali olarak atandı. Öncesinde ise 1521’de Rodos seferinde Serasker olarak ordunun başında olmuştur. Böylesine önemli bir isim olan paşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın eniştesidir.  Çoban Mustafa Paşa ile ilgili olarak bilgiler kısıtlı olsa da yaptırdığı külliye onun isminin yaşamasında en önemli etkendir.

COTK AMAÇLI BİR YAPI

Çoban Mustafa Paşa Külliyesi içinde aynı zamanda cami de olan bir tesistir.  Bimarhane, şifahane, kütüphane, kervansaray, paşa odaları, tekke, şadırvan gibi bölümlerden oluşuyor.  İlk yapıldığı dönem başta olmak üzere sonra ki yıllarda çeşitli eğitimlerin, İslam üzerine fıkıh derslerinin verildiği külliye de Ebu Suud Efendi gibi isimlerde hocalık yapmıştı. Külliye aynı zamanda kervanlar içinde dinlenme ve konaklama mekânıydı.  İstanbul’dan yola çıkan kervanlar ilk molayı Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nde verirdi. Burada ki kervansarayda konaklayan yolcuların hayvanları da ahırlarda dinlendirilirdi.  Hasta yolcular şifahanede tedavi edilir, temizlenmek isteyenler bugün Eskiçarşı içinde bulunan tarih Çoban Mustafa Paşa hamamına gönderilirdi. Aşhanede ise yolculara, kimsesizlere sıcak yemekler çıkarılır ikram edilirdi. Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin kütüphanesinde ise çok sayıda el yazması eserler olduğu biliniyor. Bu kitaplardan elde kalanlar sonra ki yıllarda devlet tarafından el konularak korumaya alınmıştı.

Böylesine bir önemli tarihi yapıyı barından Gebze ne yazık ki önemini ve değerini bilmiyor. Çoban Mustafa Paşa Külliyesi, yapılış amacına uygun olarak yeniden ele alınmalı ve o şekilde günümüzün koşullarına göre değerlendirmeli.  Külliye birilerinin keyfine göre ikamet edilen veya kullanılan yer olmaktan çıkarılmalıdır. Bu konuda Vakıflar Genel Müdürlüğü,  Valilik, Büyükşehir Belediyesi, Gebze Belediyesi ve müftülük gereken hassasiyeti göstermesi de zorunludur.  Tanıtımının yapılması halinde inanç turizmi açısından da önemli bir mekân haline geleceği bir gerçektir.

GEÇMİŞTE ÇOK ZARAR GÖRDÜ

1961-1970 yılları arasında külliyenin en geniş ve kapsamlı restorasyonunu yürüten Yüksek Mimar Cahide Tamer (1915-2005) tarafından hazırlanan kitap gerçekten bir başucu eseri. Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin 1961 yılında ki halini her yönüyle anlattığı bu kitabı okurken, Gebzeliler böylesine büyük tarihi yapıya nasıl sahip çıkmadığına tanıklık ediyoruz.  Cahide Tamer kitabında, külliye binalarının kubbelerinde ki kurşun levhaların o dönem bazı esnaflar tarafından götürüldüğünü sonra eritilerek satıldığını yine külliyede ki kimi odun ve mermer parçalarını söküldüğünü, pencere ve kapıların ahşaplarının yok edildiğini ifade ediyor. Kitabı okurken, geçmişte atıl vaziyette kaderine terk edilen külliyeye sonra devlet tarafından sahip çıkıldığı, restorasyon ve onarımlarla eski haline dönüştürüldüğünü de görüyoruz.

Çoban Mustafa Paşa Külliyesi Gebze’nin kalbine atılmış bir imzadır. Ve bu imza sayesinde Gebze tarihi ve kültürel anlamda çok önemli değer kazanmıştır. 

Değerini bilelim.

Kaynak: DEĞERİNİ BİLMELİYİZ - Cengiz Akgün