Milli Güvenlik Dersi hocamız Yıllar sonra biyolojik silahlar devreye girecek,
insanlığı biyolojik silahlarla işgal etmek isteyecekler, biyoljik silahlar evlere zarar vermeyecek, şehirde hiçbir yapıyı bozmayacak insanları öldürecek diyordu. 
Yıl 2020 de geldik o... yaşa ve yıllar önce kulağımızın duyduğunu şimdi gözlerimiz görüyor.
Son zamanlarda bu espri sıkça yapılır olmuştu “Görmediğimiz bir uzaylı istilası kaldı” deniyor, “Ne talihsiz nesilmişiz”e bağlanıyordu.

KONU Dünyanın durumu ve gidişatı hiç parlak olmasa da, “En kötü devir bize denk geldi” diyebilir miyiz yine de çok emin değilim.

Geçtiğimiz yüzyılın başında binlerce insan salgın hastalıktan öldü topraklarımızda ve dünyada, iki büyük dünya savaşı yaşadı bizden önceki nesiller,  buğdayı olan zengin bildi kendisini.

Biz uzak ülkelerin masalları gibi dinlerdik savaşı, yoksulluğu, göç yolunda salgından ölüp de denize atılanların, bilinmeyen topraklara gömülenlerin hikayelerini…

Ama biz modern zamanların konforu içinde yaşayan nesildik, hiç düşünmedik sahip olduğumuz tüm imkanların aniden yok olabileceğini.
Nasıl allak bullak olduk böyle? 
Birden her şey anlamını yitirdi…
Birden doğrular yanlış, yanlışlar doğru oldu.
İnsanlığa bir At sineği musallat oldu ki, istediğin kadar kaç… Ensende hep.
Eşe dosta sarılamaz,  elimizi uzatamaz olduk.
Ne hale geldik?
Kendi elinizi, kendi yüzünüze süremiyorsunuz.
Yapılan planlar, kurulan hayaller uçtu gitti avucumuzdan.
Olması imkansız işler oldu, iki ay önce anlatsalar inanmazdık. 
Havadaki bütün uçaklar kuş gibi yere indi…
Oteller kapandı,
En büyük Turizm fuarı hastaneye çevrildi.
Maçlar iptal edildi, 
Birkaç insanın bir arada olacağı her şeye kısıtlama geldi.
Otobüste sarılarak tutunduğumuz direğe, evdeki kapıların kollarına düşman gibi bakıyoruz şimdi. 
Okullar kapandı…
Trenler durdu, yollar boşaldı.
Petrol sudan değersiz oldu.
Kabe kapandı, Kabe…
Kimin gücü yeterdi buna… Suudi kapatsa 3. Dünya savaşı çıkardı.
Toplantılar, organizasyonlar, fuarlar, düğünler, kutlamalar toptan iptal oldu.
Ölseniz cenazenize gelecek insan bulamazsınız…
Bir ay önce Çinli görsek yolu değiştiriyorduk, şimdi Avrupalı…
‘Turist rekorları kıracağız, pazarları artıralım’ derken, turist gelmesin diye bütün uçuşları durdurduk…
Her şey yalan oldu Dostlar….
Akşam çıkardığımız kıyafet bile düşmanımız gibi.
Babamızın elini öperken düşünüyoruz…
Yeni dostlarımız var artık: sabun, su ve yalnızlık!…

Kim yazdı bunu bilmiyorum?
Ama ne geniş hayal gücü varmış, pes!… 

Dini, dili, ırkı, memleketi fark etmiyor, ilk defa aynı gemide, süratle bir bilinmeze doğru gidiyoruz…
Yaşarsak göreceğiz. Çok garip bir dünyada yaşıyoruz. Artık(CE) Coronadan evvel ve (CS) Coronadan Sonra devri başladı.
“Pozitif bilimi inkar edip, hurafelerin peşinde koşanların devri öyle kapanmıştı” diyeceğiz bu günleri anarken.

Salgında ölen farklı milletlerden hekimleri, sağlık görevlilerini hiç unutmayacağız tabi bizde sağ çıkarsak içinden,. 
“Zor günlerdi” diyeceğiz, “Öyle zor günlerdi ki, kıymet verdiğimiz ve sahip olduğumuz her şeyi yeni baştan düşünme imkanımız oldu” diyeceğiz. 
Hayatımızı yeniden düşündük…

Yaşadığımız dünyayı düşündük. 
Öyle zamanlardı ki, “Üç dört maaşa denk gelen markalı çantalar, havalı ayakkabılar birden en lüzumsuz nesnelere dönüştü, 
Zengini, yoksulu kolonya kokuyorduk hepimiz. Endişelerimiz ve koşullarımız aynı değildi belki ama hayatta kalma gayretinde eşitlenmiştik
” diyeceğiz.
Öyle bir dönem yaşadık ki, “En kıymetli şeyin sağlıkla nefes almak olduğunu, paylaşmak, bir arada olmak, dostça kucaklaşmak olduğunu biz o sayede hatırladık” diyeceğiz bizden sonra gelecek olanlara. 
Hastanelerde yer kalmadığında doktorların hasta seçmek zorunda kalmasının ne kadar ağır bir insanlık sınavı olduğunu da anlatacağız, anlatacağız ki alışveriş merkezlerine değil hastanelere yatırım yapmanın, bilime ve yetişmiş insana yatırım yapmanın ne kadar hayati olduğunu kimse çıkaramasın bir daha aklından.

Bu günler geçtiğinde belki bir an evvel her şeyi unutmak isteyeceğiz, bir daha asla hatırlamamak üzere, çünkü insan zihni kötü hatıraları silmek ister bazen. 
Ama sevdiklerimize doya doya sarılmayı ne kadar özlediğimizi asla unutmayacağız, aynı sofra etrafında bir daha oturamamaktan, bir daha asla sokaklarda özgürce dolaşamamaktan ne kadar korktuğumuzu asla unutmayacağız.

En sevdiğimiz şarkıyı bir daha karşılıklı dinleyememekten ne kadar korktuğumuzu anlatalım,
Eğer ömrümüz vefa eder de görürsek, 20 yıl sonra bu günleri hatırladığımızda, nefesimizi tutup dünyanın herhangi bir yerinden gelecek bir ilaç, bir aşı haberini beklediğimizi, o umudun tüm sınırları aştığını anlatalım gelecek kuşaklara.
ÇOK ÖNEMLİ
Bütün dünyayı kasıp kavuran bu salgın virüs tekrar bize hatırlatı ki; 
Eğitim, Sağlık, gıda gibi temel ihtiyaçlar piyasanın insafına bırakılamayacak kadar hayati önemdedir.

Kriz sonrası bütün ülkeler ‘Sosyal Devlet’ ilkesini tekrar merkezlerine koymak zorundalar.

Hiçbir şey eskisi gibi olmamalı.
Zengin Türk vatandaşına sesleniyorum zekatınızı fakir fukara ve muhtaç olan kişilere verin. BAŞKASINA MUHTAÇ ETMEYİN.
Hizmetin her çeşidi kıymetlidir. 
Bir iyilik yaptığınızda göstermeyin.
Fakir fukara, engelli,  meczup,  gariban, v.s insanlar üzerinden politika yapmayın.. 
Aşevleri açın bu güzide kurumların tabelasını paylaşıp  
Halka duyuru yapın
Ey halkım Aşevimiz ihtiyacı olana hizmet veriyor, buyur gel istifade et diyerek takdir görün
Şehrin sorunlarını iyi okuyun okuyamıyorsanız dinleyin.
Şehirleri idame ettiren icraatlar gösterin.
Ülke olarak zor bir süreçten geçiyoruz.

Bizim İlk Günden Beri Şahsi Fikrimiz Bu Virüs'ün Önüne Geçebilmek İçin Tüm Ülke Genelinde Sokağa Çıkma Yasağı Uygulanmasıydı,
Millet Kendi Ohal'ini Uygulayamıyorsa Devlet Kendi Ohal'ini Devreye Sokabilir.
Devletin Bütcesi Yetmez Diye Kimse Korkmasın!
Hiç Birşey Olmasa Bile 2020 Devlet Hazinesinden 5 Siyasi Partimiz 419 Milyon Liralık Yardımı Almaz.
Hiç birşey olmasa bile tüm bürokratlarımiz Bir Aylık Maaşını Almaz.
Para Devletin Kasasında Kalır, Devletimizin Sırtındaki Yük Azalmış Olur

Olmaz mı?

Önce Rabbimize sonra vicdanlı sağlık çalışanlarımıza emanet olun