İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "HDP, terör örgütünün partisidir. Hiç kimse bunu sağa sola çekiştirmeye çalışmasın. Bunlar Kandil 'A' demeden 'B' diyebilecek bir kabiliyete sahip değildir. Siyasal kişilikleri ve inisiyatifleri yoktur. Esas esir olan onlardır. Hepsi PKK'nın rehinesidir, esiridir, zihinleri, bedenleri, duyguları, kişilikleri ve kimlikleri esirdir. Zihnen kirletilmişlerdir, düzeltilmeleri de mümkün değildir." dedi.

Bakan Soylu, A Haber'de katıldığı "Gündem Özel" programında gündeme ilişkin sorularını yanıtlarken, Türkiye'deki terör saldırılarının yüzde 55-60'ının sınır ötesinden tacizle gerçekleştiğini bildirdi.

Türkiye'de terör riskinin sıfır olmadığını belirten Soylu, "Geçen yıl 248 terör eylemini engelledik. Bunların içerisinde canlı bomba, patlamaya hazır düzenekler var. Daha geçen günlerde Şanlıurfa'dan beline sarılmış bombalarla, Mardin'den beline sarılmış bombalarla geçenleri olduğu gibi çekti aldı. Bizimkiler yakaladılar. İstihbarat ve terör birimlerimiz şu anda Türkiye'de bu eylemlerin yapılmaması için 24 saat teyakkuz halindeler. Dışarı, içerisi... Türkiye'de MİT'in, Genel Kurmay'ın, Milli Savunma Bakanlığının, İçişleri Bakanlığının entegrasyonunun ve birlikte çalışmasının en yüksek olduğu dönemdeyiz. En ufak bir su sızdırmamak için. Yılbaşından bugüne kadar da 21 terör eylemini engelledik." diye konuştu.

Teröristlerin iknayla teslim olmaları için 12 bin aileyle görüştüklerini, bunların içerisinde hem jandarma hem polisin görüştüğü mükerrer olanların da bulunduğunu aktaran Soylu, 15 Temmuz 2016'dan sonra iknayla 893 terörist getirdiklerini, bunun Türkiye'nin başarısı olduğunu söyledi.

HDP'nin, Irak'ın kuzeyindeki Gara bölgesinde 13 Türk vatandaşının şehit edilmesine ilişkin PKK'ya karşı tavrı sorulan Soylu, "HDP, terör örgütünün partisidir. Hiç kimse bunu sağa sola çekiştirmeye çalışmasın. Bunlar Kandil 'A' demeden 'B' diyebilecek bir kabiliyete sahip değildir. Siyasal kişilikleri ve inisiyatifleri yoktur. Esas esir olan onlardır. Hepsi PKK'nın rehinesidir, esiridir, zihinleri, bedenleri, duyguları, kişilikleri ve kimlikleri esirdir. Zihnen kirletilmişlerdir, düzeltilmeleri de mümkün değildir." yanıtını verdi.

Sivillerin şehit edilmesiyle ilgili birçok yalan, dezenformasyon ve tahrikin devreye girdiğini ifade eden Soylu, 5-6 yıldır sürdürülen istismarın devam ettirilmeye ve acının artırılmaya çalışıldığını söyledi.

- "İHD, terör örgütü savunucuları derneğidir"

Bakan Soylu, Gara'da yapılan operasyona ilişkin şunları anlattı:

"Operasyon ayın 10'unda 05.30'da oldu. 06.00-06.30 gibi de evlatlarımızı orada katlettiler. Biz bunu nerden biliyoruz. Orada teslim olan, daha sonra bizim ele geçirdiğimiz 2 teröristin ifadesinden. Onlar da mağaranın içerisindeler. Oradaki olayı olduğu gibi yaşıyorlar ve görüyorlar. Orada bulunanların diğerlerini katlettiğini görüyorlar. Hemen tezvirat başlıyor. Ne zaman, 11'inde. Nerden, Belçika'dan. Kim arıyor, oradaki onların Türkiye'de yayın yapan bir radyosunun temsilcileri arıyorlar. Orayı da tespit ettik. Ne diyorlar, 'Türk Silahlı Kuvvetleri bombalamayı devam ettiriyor.' Kimi arıyorlar, çocukları orada olan aileleri arıyorlar. Nerden biliyorlar telefonları, çünkü irtibat kanalları... İHD diye bir dernek var ya bir insan hakları değil, bir terör örgütü savunucuları derneğidir."

Gara'daki katliam sonrası siyasi partilerin ve STK'ların yaptığı bildirilere değinen Soylu, "4 tane bildiri oldu. HDP'nin Merkez Karar Yönetim Kurulunun bir bildirisi oldu. İnsan Hakları Derneğinin bir bildirisi oldu. PKK'nın bir bildirisi oldu. Bir de Türk Tabipler Birliğinin bir tweeti oldu. Bunların dördünün de mantığı aynı. Buna bir eklem daha yapıldı, CHP'nin grup toplantısında Sayın Kılıçdaroğlu. 'Burada devlet sorumludur.' dediler. Beşinin de mantığı aynı. PKK ağza alınmadı."

- "Devlet, yalanlara ve yanlış bilgilendirmelere karşı tedbirini aldı"

Bakan Soylu, bu süreçte kaçırılan sivillerin nerede olduğunu istihbari olarak takip etmeye çalıştıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu işin önüne geçmek isteyen insanların önünü kesmedik. Öznur hanım, olayın bir şahidi de Sadiye hanım, Gürsel bey ve kızları, Cumhurbaşkanımıza geldiler. 2015'in sonu gibiydi. Dediler ki, 'İnsan Hakları Derneği, bu çocukların oradan getirilmesini sağlamak istiyor ama bir korkuları var.' Nedir bu korkuları? 'Acaba biz onları oradan getirirsek bize bir hukuki işlem uygularlar mı, oraya gittiğimizde dönerken bir bombalamayla karşı karşıya kalır mıyız gibi bir endişeleri var.' dedi. Cumhurbaşkanımız beni çağırdı, 'Bunu derhal tesis etmelisiniz. Ailelere burada söz veriyoruz. Böyle bir şey size geldiği andan itibaren bizim güvencemiz içerisinde olmalı.' dedi. Son 1 yılda 5 defa Bakan Yardımcım Mehmet Ersoy beyi görevlendirdim. İnsan Hakları Derneğinin PKK'ya müzahir bir dernek olduğunu biliyorum. DHKP/C ve MLKP'yle ölüm oruçlarıyla ilişkili bir dernek olduğunu biliyorum. Adalet Ağaoğlu 2007 yılında, 'Bu derneği ben kurdum, PKK derneği oldu.' diyor. Ben değil, derneği kuran söylüyor. Bu dernek ilk kurulduğu zaman böyle bir dernek değildi. İnsan haklarıyla ilgili bu meseleleri takip eden daha sonra PKK ve marjinal sol örgütler bu derneği ele geçirdiler. Bakan Yardımcım bizatihi diyor ki 'Bu çocuklarla ilgili bir söz vermiştiniz, ne oldu?' 'O iş daha olgunlaşmadı, olgunlaştırmaya, yumuşatmaya çalışıyoruz.’ Biz onları yumuşatacağız, bu milletimiz de şahit olsun. Sonra dönüp diyeceksiniz ki devletten muhatap bulamadık. Dil aynı dil. Terazinin iki kefesi, 'Devlet de sorumlu PKK da sorumlu.' Hem sivili kaçıracaksınız hem katledeceksiniz hem öldürdükten sonra anne-babalarını arayacaksınız. Biz buna gelmemek için Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Adalet Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız ve ben... Malatya'ya geldi cenazelerimiz. Hemen orda valimiz, başsavcımız, 2. Ordu Komutanımız, emniyet müdürümüz, jandarma komutanımız bir araya geldiler. Hemen koordinasyon kuruldu. Bakan Yardımcılarımıza 'Ailelerini arayın.' dedik. Çünkü şunu anladım. Yaydıkları şu, bu bombalamayla oldu. Aileleri çağıralım, vücut bütünlüklerini gösterelim. Bütün fotoğrafları çekelim. Otopsilerini ayrıntılı bir şekilde gerçekleştirelim. Bütün bunları yaptık. Devlet burada bütün bu yalanlara, yanlış bilgilendirmelere, dezenformasyonlara karşı kendi tedbirini aldı."

- "Ne payınız var Türkiye'de terörün bitmesinde?"

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i ziyaret ederek, Gara operasyonuna ilişkin bilgi verdiklerini ve konuyla ilgili sorularını yanıtladıklarını anlattı.

Bu sorumluluktan kaçmadıklarını ifade eden Soylu, şöyle konuştu:

"Tüm bunları anlattıktan yarım saat sonra anlaşılan bir metin hazırlanmış bir cümlesini değiştirmemiş. Hayal kırıklığı… Karşılıklı konuştuğumuzdan herhangi bir tatmin olmama hissinizi ifade etmediniz. Ben bunu kabul etmem. Siz tutun, deyin ki 'Cumhurbaşkanı bunun sorumlusudur.' Ağzınıza sığdırın da bir de PKK deyin. Niye söylemediniz? 'Bu cinayetten vazgeçmediler.' deyin. 'Sayın Genel Başkan, 1984'ten itibaren 6 bin 21 sivil katliam var.' dedim. Daha yeni Hakkari'de ikisi de Çukurca'da, aldılar, evinden götürdüler, katlettiler insanları. Ne söyleyeceğiz biz o insanlara? Bir kere İnsan Hakları Derneği gelmiş de '6 bin 21 katliam için lanet olsun PKK'ya.' demiş mi? Bir kere senin milletvekilin benim yaptığım işi didiklediği kadar bu insanlara 'Sizinle beraberiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti sizinle beraber.' demiş mi? Dememiş. Sorumlu bulduğunuz Cumhurbaşkanı, devlet, vali, jandarma komutanı, polis, tugay komutanı demiş. Ne payınız var Türkiye'de terörün bitmesinde, ne ortaya koymuşsunuz? Siz Pervin Buldan'la oturup Türkiye'nin geleceğini tartışıyorsunuz, omuz omuza veriyorsunuz, Selahattin Demirtaş için ağıtlar yakıyorsunuz. Bizi hain olarak ilan ediyorsunuz. Selahattin Demirtaş'ı kahraman olarak ilan ediyorsunuz. Onun talimat verdiği, öldürdüğü insanlar için ne diyeceğiz?"

- Buldan'ın "PKK'yla ilişkimiz yok" sözlerine tepki

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın "PKK’yla ilişkimiz yok." sözlerini hatırlatan Soylu, Buldan'ın bir terör örgütü üyesinin anmasında çekilen fotoğrafını göstererek tepki verdi.

Buldan'ın terör örgütü PKK elebaşı Murat Karayılan'la fotoğrafını da gösteren Soylu, "Yanındaki kim? Yanındaki herhalde Nobel ödülü sahibi. İnsan hakları savunucusu. 'Bir Kandil fotosu da benden olsun.' diyor. Bu tavır ne? Kimleri kandıracaklar böyle? Yanındaki adam 16 yaşındaki kıza defalarca tecavüz eden bir adam. Hem yapacaksınız hem de işin üstünü örtmeye çalışacaksınız. Bu kabul edilebilir bir şey midir?" ifadelerini kullandı.

Terör örgütü PKK elebaşlarından Cemil Bayık'ın "PKK üzerine düşeni yapıyor HDP yapmıyor." dediğini de aktaran Soylu, PKK'nın siyasi yapısı olduğunu vurguladığı HDP'nin, demokrasiyi, siyaseti ve oy verenleri istismar ettiğini dile getirdi.

Murat Karayılan'ın parti binalarında fotoğraflarının sadece gençlerin odalarında olması yönünde bir talimat verdiğini de anlatan Soylu, şöyle konuştu:

"Adayını tanzim eder, odasını tanzim eder, politikasını tanzim eder, süreci tanzim eder, cezaevlerini elinden geldiğince söz söylemeye, mesaj vermeye, onları bir takım eylemliliğe sürüklemeye tanzim eder ama sizi kim aday yaptı? Sizin listeyi kim yaptı? Kendileri söylüyorlar 'Kandil yaptı' diye. Ben söylemiyorum ki kendileri söylüyorlar. Bu kadar kirlenmiş. Bunlar Cumhuriyet Halk Partisinin oradaki grubunun yanında gerçekleşiyor. Bunların hepsini benden daha iyi biliyorlar ses çıkarmıyorlar. Buna şeytan dengesi derler. Allah için söylüyorum şeytan dengesi derler. Bunun siyasetle vallahi ilgisi yok. Buna şeytan dengesi derler. Sadece üç oy için, beş oy için buna ses çıkarmayacaksınız, bir şey söylemeyeceksiniz, laf etmeyeceksiniz, ondan sonra döneceksiniz, 'Cumhurbaşkanı bunun sorumlusudur.' diyeceksiniz. Sizin elinizde olsa bir bardak su da vermeyeceksiniz bunu biliyorum. Ama ne millet müsaade eder ne Allah buna müsaade eder."

(Sürecek)

Kaynak: aa