Yazıma başlamadan önce, bazı ülkelerin sınırlarını koruma bahanesiyle diğer ülkeler, halklar arasında yaşanan kanlı çatışmaları izlemekten ve sözde kınamalardan  öteye bir şey yapmadığı bu sürecin yaşandığı bir dünyanın döndüğünü hatırlatmakta fayda var.
Ve aynı ülkelerin bu kanlı çaıtşmaları bitireceğine, tam tersi, alttan alta destek verip, çatışan ülkelere, halklara silah satmanın derdinde olduğu da göz ardı edilmemeli derken,
 “Coroana, Covit-19, pandemi var” denip, sosyal hayatın içeri kapatıldığı bir süreçte, yine Ortadoğu da olmak üzere, yeni çatışmaların, kan ve göz yaşlarının olduğu haberlerini hem de canlı yayınlar eşliğinde almaya başlıyoruz.
Bunun nedenine baktığımızda dünyaca tanınan İsrail'in   önce, yani 1967 Arap- İsrail Savaşı’nda Kudüs kentinin bir kısmını bunda iki yıl önce ele geçirmesinin yıldönümünü kutlarken, İsrail polisi Kudüs’teki Mescid-i Aksa önünde çıkan çatışmalarda taş atan Filistinli protestoculara karşı ses bombası ve plastik mermi kullanması üzerine, resmi ordumu, teröristmi hala doğru dürüst ad verilemeyen Hamas'ın elinde Atom bombası dahil, bir çok teknolojik silaha sahip İsrail'e evde yaptıkları ve havai fişeklerden biraz etkili olan roketler fırlatması ile bölgede yeni çatışmaların ve kanlı göz yaşlarının aktığını görüyoruz.
Ve ilk gün yaşanan şiddet olayları ve İsrail'in saldırısında iki Filistinli'nin hayatını kaybettiği, en az 350 Filistinli’nin yaralandığı, 228’inin hastaneye kaldırıldığı ağır yaralı bazı Filistinliler’in hayati tehlikesi sürerken, 21 polis memurunun da yaralandığı haberleri ardından İsrail'in karşı saldırılarını arttırarak, Gazze kara hareketine kadar işi ilerletip, terörist dediği Hamas'ı yerinde imha etme kararı ile yol çıktığını öğreniyoruz.
Tabi bu arada ülkemizin İran sınırında da çatışmalar olduğu ve bir polisin hayatını kaybettiği, ama yıllardır süren iç/dış operasyonlar da birçok PKK'lının imha edildiğini de haber veriyor aynı ajanslar.
Ama ülkemizin iç huzurunu, sınırlarını koruma adına verdiği mücadelenin aynısını yaptığını iddia eden İsrail kınanırken, hem işgalci hem de kahrolsun diye beddua edilirken, başta havuz medyası olmak üzere, ülkenin basın ve medyasının canlı olarak verdiği çatışmaların neden çıktığını ve Hamas'ın neden durup, dururken yenemeyeceği ve tam aksine elinde kalan bir parça toprağı da kaybedeceğini bildiği halde, İsrail'e niye havai fişeklerden biraz daha sert roketleri attığını sormaz, sorgulamaz...
Sormaz, yapmaz, yazmaz çünkü Filistin halkını düşünen olmadığı gibi, bu olaylar ardından pandemi yasağı dinlemeden Ayasofya'nın önünde toplananlardan yani burada kendilerine yansıyacak olan oyları devşirme derdinde olanlara yaranma hesapları içinde olanlar, yaranma adına Ayasofya'da minbere yine kılıçla çıkıp, hutbede İsrail'in Gazze'ye saldırılarına, "Filistin ve Mescid-i Aksa tamamen özgür oluncaya kadar her bayram hüzünle geçecektir,” sözlü tepkilerini manşet yapmakla yetinirler.