Artık dijital gazetecilik yapıyoruz. Yetti yıllardır bu işin hamalı olmasından, Haber Merkezlerinin çilesini ve stresini çekmekten…

Dışarı habere giden muhabir arkadaşlarımız bile bizden daha şanslı idi o günlük gazeteleri çıkardığımız zamanlar… Haber merkezlerinin  ortasına kakılıp kalıyorsunuz ne gün görebiliyor, ne soluk alabiliyordunuz…

Artık çok şükür o “haber merkezi hapishanesi” günleri geride kaldı.

Artık 24 saat internet gazeteciliği var…

Hem sonra bir yere takılıp kalmıyorsunuz…İstediğiniz yere gidip gelebiliyorsunuz, gündem de yanı başınızda, bilgisayarınız da…

35 yıla damgasını vuracak bir mesleki geçmişin ardından biuraz da soluklanmak bizim hakkımız olmalı…

***

Köşe yazısı yazmaya gelince 80’li yılların ortasından itibaren günlük olarak gazeteciliğin yanında köşe yazısı için kalem oynatıp durduk. Bugün Gebze’de çıkan gazetelerin arşivlerine bakmanız yeterli. Oralarda izlerimiz kaldı ve şimdi o arşivler tozlu raflarda yerlerini aldı…

Sallama, allama, pullama bizim işimiz değildi.

 Adam kayırmacılık da…

 Ahbap-çavuşluk da…

Hiç de olmadı…

Havasını da yapmadık biz bu işin…

Bu meslekten kazancımız oldu mu çok?

Hayır, giderimiz çok oldu…

Sigorta günlerimizi karınca misali biriktire biriktire emekli olduk…

Zamanımızdan, ömrümüzden harcadık hep..

 Yani büyükler derler ya: “ Hazıra dağ dayanmaz..”

Bu meslekte sigortamız ödendiyse ödendi, bazı hallerde eksik sigortamız olduğunu yıllar sonra bu meslekten emekli olurken ödendik ve ona göre emekli olduk…

Şimdi Yüksel Ercan ile birlikte gazetemizin ofisinde internet gazeteciliğimizi sürdürüyoruz.

 Bir tek sorun her gün köşe yazısına pek zamanımın olmaması ancak bunu da atlatıp, bol zamanımız olacak ve Yüksel Ercan'ın her günkü köşe yazısı moduna bizde uyacağız inşallah...

Çok şükür emekli maaşımız dışında da bir gelirimiz yok. Kendi yağımızla hasbelkader geçinmeye ve bu mesleği son takatimize kadar nefesimize kadar sürdürmeye çabalıyoruz.

Amacımız bulunduğumuz bölgemize, akabinde tüm memleketimize, ülkemize, vatanımıza soluğumuz ve takatimiz yettikçe kalemimizle hizmeti devam ettirmektir…

Gerisi sağlık olsun!

Önemli olan kalplerin kırılmaması.

 Zira iki günlük dünyada dünyalık işler için kalplerin kırıldığını çok görüyoruz son günlerde…

 Gerek var mı?

Kesinlikle yok…

Here şey güzellikle başlamalı, güzellikle bitmeli…

Öyle değil mi?

Zorlaşan hayatı ve  hayat koşullarını ara sıra neşelendirmeye çalışmalı…

 Her olaya karamsar yönden bakılmamalı…

***

Neyzen gece gündüz içermiş. Bir gün doktor rakıyı bırakmazsa öleceğini söylediğinde; bir süre ara verip bunu herkese duyurmuş…

Fakat kısa bir zaman sonra onu gene sarhoş ve içmiş bir şekilde gören bir dostu sormuş:

“Yahu hani içmeyecektin? Hani rakı sana yasaklanmıştı?..”

Neyzen: “ Evet ama engel ortadan kalktı.”

“O da nesi ki?”

“Çünkü rakıyı yasaklayan doktor öldü sizlere ömür..” diye cevaplamış…

Hayatın cilveleri ve bilinmeyenleri çoktur…

Önemli olan iyi yaşamaya çalışmak ve çabalamaktır.

 En önemlisi de sağlıktır, sıhhattir…

Şimdilik bu kadar…

 SAĞLICAKLA KALINIZ!