Geçtiğimiz yıl bu tarihte yani 31 Mart 2019 tarihinde Türkiye yerel yöneticileri seçmek için sandık başına gitti, Partilerin aday gösterdiği isimleri onaylayan halk sandıktan belediye başkanı, belediye meclis üyesi ile genel meclis üyesi seçti, benimsemediklerini de sandıkta bıraktı.

Türkiye 12 Eylül 1983 yılında demokrasiye geçişte genel seçim yapmış, Turgut Özal başkanlığındaki ANAP İktidar olmuş, iktidarda bulunan ANAP daha fazla belediye kazanmak adına bin 500 iki bin nüfuslu pek çok yerleşim merkezini Belde belediyesi haline getirip daha fazla belediye kazanma yoluna gitmişti.

Yıllar içerisinde bu işin tam bir saçmalık olduğunu anlayan siyasi partiler zaman içerisinde bırakın yatırım yapmayı çalıştırdığı personelin özlük haklarını bile ödeyemeyen belde belediyelerini kapatmaktan başka yol bulamamışlardı.

Hatırlatmakta fayda var,

"1984 yılında 3030 sayılı Kanun İstanbul, Ankara, İzmir

1986 yılında 3306 sayılı Kanun Adana

1987 yılında  3391, 3398 ve 3399 sayılı Kanunlar Bursa, Gaziantep, Konya

1988 yılında 3508 sayılı Kanun Kayseri

1993 yılında 504 sayılı KHK Antalya, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İzmit (Kocaeli), Mersin, Samsun

2000 yılında 593 sayılı KHK Adapazarı (Sakarya)

2014 yılında ise 6360 sayılı Kanun 6447 sayılı Kanun Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Van."

İlleri Büyükşehir Belediyesi konumuna getirilmişti.

İçerisinde bulunduğumuz günlerde Türkiye nüfusunun yüzde 75-80 lik bir bölümü Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde yaşıyor, Anadolu her geçen büyük bir hızla Büyükşehirlere doğru akıp duruyor.

Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi bir dönem Belde belediyelerinin karşı karşıya kaldığı sorunların çok daha büyüğünü ilçe belediyeleri yaşıyor, 31 Mart 2019 tarihi takip eden günlerde görevi ister kendi partisine ait bir başkandan,ister muhalefet partisine ait bir başkandan alan yeni başkanlar birbiri ardına günlerce “Geçmiş dönemdeki belediye yönetiminden şu kadar milyar, bu kadar trilyon borç devraldık” diye açıklama yaptılar, Çok sayıda belediye de devraldıkları bu borçları belediye binalarının önlerine asmaktan çekinmediler.

Bugün İlçe belediyelerinin İmar durumu önce büyükşehir meclisinde görüşülüp karara bağlanıyor, Ulaşım Koordinasyon Büyükşehir bünyesinde,

İtfaiye Daire başkanlıkları Büyükşehirde,

Cenazelerde Ambulans ihtiyacı olduğunda başvurulacak makam Büyükşehirler

İlçelerin altyapı çalışmaları Büyükşehirlerde vs vs vs.

Daha anlaşılır bir ifade ile İlçe belediye başkanlarının Büyükşehir belediye başkanı istemeden en ufak bir karar alması mümkün değil, Pek çok yerleşim merkezinde Büyükşehir belediyesi ile ilişkileri iyi olan ilçe belediye başkanları bölgelerine daha fazla yatırım ve hizmet alırken iyi ilişkiler kuramayan ilçe belediye başkanlarının günahını o yerleşim merkezinde yaşayanlar çekiyor.

Özellikle 31 Mart 2019 tarihinden sonra ilçe belediyelerinin içerisine düştükleri ekonomik sıkıntılar “Sağır sultan” tarafından bile duyuluyor, biliniyor, yıllar yılı har vurup harman savuran belediye başkanlarının yeni yönetimlere bıraktıkları en kazın da kaldırılması pek kolay değil.

Bugün Türkiye’de 919 İlçe belediyesi var, Bu ilçe belediyelerinden 519 adedi Büyükşehirlere bağlı belediyeler 400 tanesi de Büyükşehir dışındaki 51 şehir belediyesine ait,

Ancak burada herkesi ilgilendiren  Büyükşehir sınırları içerisindeki 519 ilçe belediyesidir.

Artık hiçbir üretim yapamayan, başında bulundukları ilçelerin herhangi bir derdine derman olamayan gün boyu Büyükşehir belediye başkanının gözlerinin içine bakan bu 519 ilçe belediyesinin özel kalemi, Protokol müdürü, makam şoförü, Basın yayın müdürü derken dünya kadar özel elamanının bu memlekete maliyetini varın siz hesap edin.

İlçe belediye meclislerinde muhalefete mensup meclis üyelerinin yılardır zaten hiçbir yaptırımı yoktu, Seçimi kazanan partinin meclis üyeleri de çoğunluğu kazandığından 5 yıl süre ile azınlıkta kalan ve “ağızları ile kuş tutsalar bile “ bir işe yaramayan binlerce meclis üyesi boşu boşuna oturumlara katılıp duruyorlar.

İktidar partisinin belediye başkanları da ilk anda kendisine yakın bir kadro kurup diğer meclis üyelerini de dışladıklarından iktidar partisinin meclis üyelerine de kalan “iş takipçiliği” oluyor.

Belediye meclislerinden seçilen ve başkanın üçte iki oranında maaş alan meclis üyelerini de bu tabloya eklediğimizde ilçe belediyelerinin artık emeklilik yaşına gelmiş pek çok insanın geçim kapısı olmaktan başka bir işe yaramadığı gerçeği de ortaya çıkıyor.

İlçe belediye başkanları uzun zamandır Büyükşehir Belediyelerinin “şube müdürleri” olarak görev yapıyorlar, ancak 31 Mart tarihine kadar var olan ekonomik sıkıntıların gün yüzüne çıkmaması nedeni ile süreç ite kaka gidiyordu, 31 Mart tarihinden sonra anlaşıldı ki İlçe belediyeleri artık memleketin sırtındaki en büyük kamburların başında geliyor.

Filli olarak Büyükşehir belediyelerinin “Şube müdürleri” olarak görev yapan ilçe belediyelerinin kapatılması fiiliyattaki işin yasal bir yapıya büründürülmesi ile hayat bulacaktır,

Nasıl ki Belde belediyelerinin kapatılmasından sonra o yerleşim merkezlerindeki hizmet durmadı, İlçe belediyelerinin kapatılması ile de hizmet durmayacak hatta daha derli toplu bir hal ortaya çıkacaktır.

Ankara’da uzun zamandır bu konular ile ilgili detaylı bir çalışmanın yapıldığı biliyoruz, Türkiye bu kadar sıkıntılı bir süreçten geçerken yerel yönetimlerde yapılacak bir reform çerçevesinde İlçe belediyelerinin kapatılması sağlanarak yeni bir yerel yönetim anlayışı hayata geçirilebilir.

Üstelik bu duruma  en çok sevinenin de ilçe merkezlerinde yaşayan vatandaşlarımız olacaktır.

İnanmayan ilçe belediye başkanı varsa anlaşsın bir Araştırma şirketi ile vatandaşlara “ İlçe belediyemizin kapatılmasını istiyormusunuz.?” diye sordursun.

Yüzde 95 oranında ” EVET KAPATILSIN” kararı  çıkacaktır..