Bulutları sağarak kuraklık, fırtına, yapay mevsim değişikliği yaptılar,

Yapay depremler, fırtına, kasırga - göksel simülasyonlar yaptılar;

Cin, ifrit, huddam ve ilfleri (meleksi varlıkları), şeytanları sevk ve idare ettiler, havayı kontrol ettiler,

Kuşların, çekirgelerin, karıncaların ve benzeri haşeratların; mikrop, virüs, bakteri ve proteinsel varlıkları bilinçli bir şekilde insana musallat ettiler,

İnsanların zihin, kalp ve bedenlerini uzaktan kontrol edebilme imkânına sahip oldular;

Bitki, hayvan ve insanların genetiklerini kontrol altına aldılar, 

Binilebilir canavarlar, yırtıcı bizonlar, beyinlerine çip takılmış yarı insansılar; avatar ve kentavır gibi yarı organik ve inorganik varlıklar türettiler,

Maddeleri canlandırdılar,ruhu olmayan insansılar icat ettiler, insanı adeta maymunlaştırdılar;

Düşmanları veya dostları ile ilgili bilgi edinme ve onların hallerini bilme konusunda sınırsız bir güce ulaştılar;

Bilgi edinme vasıtalarında akla gelmeyen sınırda alet ve yöntemler icat ettiler;

İnsandaki her türlü yapısal cihazların, (akıl, kalp, his, duyuların ve duyguların) bir bilgisayarı veya televizyonu uzaktan kontrol etmek kadar basit yöntemlerle kullanılmasına, insanlığın düşüncelerini evirip çevirmelerine kadar insan üzerinde icra edilebilir her şeyi yaptılar ;

İnsanı öldürüp diriltebilme teknolojisine, ömrü uzatıp kısaltma kabiliyetine ulaşabilirler mi bakalım buda sürpriz olmaz sanırım;

Daha burada sayamadığım haller ve teknolojiler ve teknolojinin saklı versiyonu olan cin ifrit ve huddamlarla eşyanın ve fikirlerin sevk ve idare edilmesine varıncaya kadar güçlü bir iktidara sahip oldular… 

İsrailoğulları bir yıllık icraatlarını The Economist’in kapağında sembolize ediyorlar ve sonra da bir bir onları yerine getiriyorlar.

Halbuki bugün şu yukarıda saydıklarımızın hepsi Hz. Süleyman (a.s.) krallığının birer taklidinden ibarettir.

Görmedik, anlamadık.
Kur’an’ın aktardığı “Hz.Süleyman,  (bana âlemde kimseye vermeyeceğin bir iktidar ver) diye dua ettiği” hakikatini masal gibi okuduk.

 “Ya bak Allah bir peygamberine neler vermiş…” dedik geçtik.

Oysa Kur’an bir masal kitabı değildir. 
İçinde masal ve hikâye yoktur. 
Orada anlatılanlar her bir mana, kelime ve harf boş değildir.
Hepsi evet hepsi biz Müslümanlara ve bugünün insanlarına bir haberdir.

Bugüne dair herşey apaçık habet verilmiştir.
 
İblis ne demişti, (Leuğayyinanne halkallah…) “Ben o saptırdığım insanlara emredeceğim, onlar Senin yaratma usulünü bozacaklar, Senin mahlûkunu (yapısını) değiştirecekler…”. 
(Nisa, 118) 
Okumadık mı?
Okuduk okuduk. 
Ama anlamadık. 
Çünkü onu anlayacak ilimlerle meşgul olmadık.

Büzük ve yüzük ile uğraştık.
Bina ve zina ile meşgul olduk
Insanları ilim,bilim ve maddi güçle ihya etmek gerekirken şehirleri imar ettik şehirleri imar ederken insanları ihmal ettik.
Ot,lalegül,hayvanat bahçesi ile oyalandırdık.

Elinizdeki şu telefon cihazı bile tek başına şu şer örgütünün, gücünün, nereye vardığını gösteriyor.

Telefonumuz elimizde iken herhangi bir ihtiyacımızı dile getirdiğimizde, bir bakmışız ki Google hüdhüdü, bize onu nerede bulacağımızı söylemiş bile.

Ne Kur’an’ı tam anlayabildik ne tahrip edilmemiş, diğer kutsal kitapları arayıp bulduk ilmini aldık.
 
Bu arada atı alan Üsküdar’ı geçti.

Bugün artık doğrudan insanı hedef almış durumdalar. 
laboratuvarda ürettikleri bir virüs ile,yine insanlığa darbe yaptılar

Bu şer kavminin orduları, sadece savaş araçlarını değil, zihinleri ve mahlûkatı sevk ve idare edebilen bir iktidardır!

Peki, bu şer kavmini bertaraf etmek,yoketmek için bir tedbir var mı ve bu gerçekleşecek mi?

Evet Hz. İsa (as)gelecek ve bu, Deccal neslinin hakkından BİİZNİALLAH gelecek.

Değerli okuyucularımız bizde sizde üzerimize düşen görevi yapıp,uyanık kalacağız uyandıracağız.