Hep İstemezük Diyorsunuz Bir Kez De İsteriz Hem De Çabuk İsteriz Deseniz...

Padişahlara kazan kaldırıp ne istediğini bilmeden sadece istemezük diyerek Osmanlı’nın yıkılmasına sebep olanlar hep meydandalar.

Yeniçeriler'den kalma geleneği 21'inci yüzyılda sürdürmeye çalışmak, akıl dışı olsa da bir gerçek...

Bu geleneği sürdürenler için ülkenin gelişmesinin, dünyaya açılmasının ve dünya ile her alanda rekabet edebilecek düzeye ulaşılmasının hiç önemi yok.

SORUYORUZ Türkiye'nin Geleceğine Dönük Projeleriniz Nelerdir? SÖYLEYELİM Maalesef Ne SİYASİ Ne  EKONOMİK Bir  HAZIRLIKLARI YOKTUR.

Birinci Dünya savaşından hemen sonraydı.

Anadolu fakirdi ama daha kötüsü işgal altındaydı.

Millet varını yoğunu ortaya koydu.

İstiklal mücadelesi başladı.

Mehmetçiğin silahı, ayakkabısı, elbisesi ve hatta kumanyası yoktu.

Ama millet inanmıştı ve inanmak yetti.

Yedi düvel Anadolu ve Rumeli’den geldiği gibi gitti.

Ama bütün sorunlar bitti demek değildi.

Bu genç Türkiye kurtuluş mücadelesini kazandıktan sonra kendini yeni bir savaşın içinde buldu.

Bu kez kalkınma savaşı verilecekti ama kıtlık ve sefalet vardı.

Cumhuriyetin ilk on yılında  ülke büyüdü.

Ancak sonra AVRUPALILAŞMA  sevdası baş gösterdi.

Türkiye batının pazarı haline geldi ve geldikçe de küçüldü.

Milli Şef iktidarında yol yoktu.Türkiye de su yoktu, ekmek yoktu olanda karneyle satılıyordu.

Türkiye ekonomisini dünyaya kapatan Milli Şef döneminde sanayileşmenin de önü kesildi.

En acı öykü Nuri Demirağ öyküsüydü.

1936 yılında büyük bir projeye başlatmış, uçak fabrikası kurmuş üretmeye başlamış hatta ihraç edecek duruma gelmişti.

Ne var ki 1945 te Milli kalkınma Partisini kurunca Milli Şefin hedefi oldu. CHP’nin rakibi olabilir, iktidarı sallayabilirdi.

Milli Şef Demirağ’ın ürettiği uçakların Türk hava kurumuna satılmasını engelleyerek başlamıştı işe.

Ancak Demirağ direndi ve uçaklarını Türkiye de satamamasına rağmen ihraç ediyordu.

Hemen bir yasa çıkarıldı ve uçak ihracatı yasaklandı.

Türkiye’nin gelişme ve büyüme hamleleri CHP’li yıllar sonrası yani 1950 li yıllar sonrası hız kazandı.

Adnan Menderes başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye de imar çalışmalarına ağırlık verdi.

Bugün hala mega kentin trafik yükünü sırtlayan, Barbaros bulvarını, Büyükdere caddesini, Vatan, Millet caddelerini ve Edirne asfaltını yani diğer adı E5’ i  açtı.

Ancak muhalefet yani Milli Şefi’in CHP’si o kalkınma hamlelerine karşıydı. CHP’lilerden “vatan caddesine uçak mı indireceksiniz” sesleri yükseliyordu.        Ancak o cadde ve nicesi tüm muhalefete rağmen açıldı.

Karşı çıkılan sadece yollar değildi kuşkusuz, kısa adı GAP olan Güneydoğu Anadolu Projesi de 1970’lerde büyük tartışmalara neden oldu.

Karşı olan yine cephenin başı yine CHP’ydi.

Bülent Ecevit GAP projesinin özellikle doğu ve güneydoğuya yaptığı bütün seyahatlerinde halka sürekli hakkınızı gasp ediyorlar hakkınızı yiyiyorlar diyordu.

CHP yıllar boyu nerdeyse tüm Türkiye’ye Elektrik sağlayan Keban barajını yapılmasını yine  israf olarak tanımlıyordular.

Ecevit’e göre Keban barajı kurbağalar için bir göldü CHP’nin sözcülerine göre ise orda üretilen enerjinin tüketilmesi mümkün değildi.

Türkiye’de yapılan her kalkınma hamlesine karşı çıkıldı.

Yakın tarih bunların örnekleriyle dolu.

Örneğin İstanbul boğazına yapılacak istinasız tüm köprü projeleri hedef seçildi ve karşı çıkıldı.

Köprü fikrini ilk gündeme getiren isimle, ilk uçak fabrikasına getiren kişi aynı kişiydi. Nuri Demirağ

1931 de Amerika San francisco’daki meşhur altın kapı köprüsünü yapanlar ile anlaştı.

İstanbul’a o köprünün benzeri yapılacaktı.

Her şey hazırlandı. Ahır kapı ile Salacak arasında 8 ayağı karada 10 ayağı denizde  bir köprü inşa edecekti.

Ama Demirağ ne yaptıysa projeyi kabul ettiremedi.

Dönemin lideri İnönü boğaza  köprü olmaz o köprü yıkılır dedi ve  projeyi geri çevirdi.

Boğaz köprüsü projesi demokrat parti döneminde yine gündeme getirildi.

Ancak 27 mayıs  darbesi nedeniyle hayat geçirilemedi.

Ardından Adalet partisi iktidarı başladı.

Boğaz köprüsünün yapımına başlandığında tarih 20 şubat 1970’i gösteriyordu.

Ancak CHP’nin  köprü konusundaki fikri,30 yıl geçmesine rağmen değişmemişti.

CHP’nin bayraktarlığını yaptığı gruplar büyük bir kampanya başlattı.

Eylemler yürüyüşler yapıldı.

Lider bu kez de Ecevit’ti ve ona göre de İstanbul da köprüye gerekte ihtiyaçta yoktu.

Ecevit köprüden mutlu azınlık geçecek diyordu ancak  tüm muhalefete rağmen açıldı ve açıldığı günden itibaren de İstanbul trafiğinin bel kemiği oldu.

Boğaziçi ile ilgili tartışmalar yıllarca sürdü.

12 eylül darbesinden sonra yapılan seçimlerden öncesi köprü bir daha gündemdeydi ve köprü üzerinden elde edilecek gelirler ile ilgiliydi.

Turgut Özal YAP İŞLET DEVRET modelini anlattı ama CHP’nin devamı Halkçı parti lideri Necdet Calp karşı çıktı ve reddetti.

Darbe sonrası kesin zaferle çıkan Özal halkçıların tüm muhalefetine rağmen gelirini sattı ve kazanılan parayla birkaç yıl sonra 2.köprü için kolları sıvadı ama yine muhalefet vardı üstelik bu sefer muhalefet 1.köprünün temelini atan Süleyman Demirel’di ve yalnız değildi Demirel gibi CHP’nin devamı SHP  de köprüye karşıydı.

Daha doğrusu hedef siyaset sahnesinde yıldızı yükselen Turgut Özal’dı.

Turgut Özal Fatih Sultan Mehmet köprüsünü 3 temmuz 1988 de hizmete açtı.

Özal döneminde Türkiye büyüdü gelişti kalkındı ancak 1993 milat doldu.

Özal’ın beklenmedik ölümü ekonomi alanında bir duraklama döneminin işaretçisiydi  ve duraklama 2001 yılına gelindiğinde büyük bir ekonomik krizle Türkiye’yi sarsacaktı.

19 Şubat 2001 deki anayasa kitapçığı krizinin ardından tam 13 banka battı, borsa çöktü, faizler yüzde yedi bin beş yüzlere kadar tırmandı.Türk kirası bir gecede yüzde 40 değer kaybetti işte millet o büyük krizi affetmedi. 2002 seçiminde koalisyonda yer alan DSP ANAP ve MHP baraj altında kaldı ve sadece onbeş ay önce kurulan AK parti 3 Kasım 2002 de tarihi bir başarıya imza attı. Sonrası mı sonrası malum

Devrim niteliğinde Mega projeler yani 100 yıllık rüyalar ve gerçekleşen hayaller.

Türkiye’yi bir uçtan bir uca ören Demirağlar, Avrasya , Marmaray, Hızlı Trenler, Havaalanları, Üniversiteler, Stadyumlar, Olimpik Yüzme Havuzları, Yeni Tiyatro Sahneleri, Metrolar, Tüneller, Otoyollar, Barajlar, Nükleer Santral , Modern Bölünmüş Yollar, Modern Adliye Sarayları, Milli Silahlar, Milli Tank, Milli Helikopter, Sismik Araştırma Gemisi, Boğazın Altına Tüp Geçit , Tersane Liman, Geri Dönüşüm Tesisleri ,Uzaya uydu Türkiye’nin ilk Tohum GEN Bankası ,Türkiye’nin ilk Milli Botanik Bahçesi Orhun Abidelerine giden 48 Km Asfalt YOL Dünyanın 3. Deniz Dolgulu Havalimanını ,Ordu-Giresun Havalimanı) ,3.köprü,3.havalimanı

Ve …

Dürüst insanlar ne pahasına olursa olsun doğruyu konuşmak zorundadırlar. Dürüstlük şartlara göre hareket etmeyi değil, doğruyu dile getirmeyi gerektirir.

Eğri ağaçsız orman olmaz.
Bir toplumu oluşturan bireyler içinde çok fazla sayıda iyiler olduğu gibi, bazı kötüler de mutlaka vardır. Ormanlardaki ağaçların hepsinin doğru olmadığı gibi.