Akşam saatlerine doğru gazetede misafirler ile çay içiyor, Türkiye’yi, Türkiye ile birlikte kendimizi de kurtaracak çok ama çok değerli ama hiç kimse tarafından uygulamaya sokulma imkanı olmayan  (!!) fikirleri birbiri ardına sıralıyorduk ki dışarıdan gelen kavga-gürültü sesleri aşağı en üst perdeden gelmeye başlayınca değerli fikirlerimizi anında ilerleyen günlere öteleyip pencereye doğru yöneldik.

Aşağıda gördüğümüz manzara şu şekildeydi, Cadde üzerinde 50-60 kadar Zabıta- Zabıtadan bir miktar daha fazla polis, Yaklaşık 150-200 kişilik bir vatandaş grubu, Çok sayıda polis ve Zabıta aracı, Yine Zabıta Müdürlüğüne ait daha geniş üstü açık araçlara yüklenmiş tezgahlar ile zabıtanın yüklediği tezgahları geri almak için güvenlik güçleri ile kavga  ediyor.

İlk anda olup biteni kavrayamadığımızdan yanımızdakilere “Ne oluyor, bizim bilmediğimiz sebepsiz  bir kavga çıktı da sonrasında  kavga eden grupların eş-dost ve bilimum akrabaları olaya müdahale etmek adına koşa koşa burayamı geldiler.?” diye sormaya başladık.

Bu sorumuza cevap ararken karşımızda bulunan Marketin yaya kaldırımını kapatan tezgahın üzerindeki sebze ve meyveleri içeriye taşıdığını görünce bu kargaşanın sebebini az çok anlamıştı ki yanımızdaki misafirimiz “ Yüksel Başkanım Belediye kaldırımı işgal eden tezgahları topluyor, İlgili esnafta tezgahlarını kaldırtmamak için olanca gücü ile karşı duruyor, kavganın tek sebebi bu” cevabını verdi.

Biz bu kadar Polis ve Zabıtanın bulunduğu bir alanda var olduğunu gördüğümüz kavganın bilemediniz birkaç dakika içerisinde tatlıya bağlanacağını düşünürken tansiyon bir anda yükseldi, yolun aşağısından yukarısından tezgahları Belediye araçlarına yüklenen esnafın tepkisi en üst noktaya çıkmış olmalı ki daha çok 20 ila 25 yaş grubu arasındaki kalabalık zabıtaya ve emniyet güçlerine önce mukavemet etmeye sonrada saldırmaya başladılar.

İşte o anlarda trafiğin durduğunu herkesin birbirine saldırmaya çalıştığı bir ortamda şehrin dört bir tarafından sirenleri çala çala her geçen dakika daha da yükselen tansiyonu düşürmek adına olay bölgesine yani bizim gazetenin bulunduğu caddeye doğru gelmeye çalıştıklarını gördük.

O andan itibaren zabıtalara doğru yürüyen esnaf kitlesi Zabıtanın bir an geri çekilmesi ile Emniyet güçlerine doğru yönelince meydana gelen arbede sırasında Polis artık durdurulması son derece güçleşen birkaç esnafı palas pandıras Ekip arabasının içerisine göndermeye başladı, bu seferde vatandaşlar ekip aracının içerisinde bulunanları geri almak isteyince işer iyiden iyiye sarpa sardı.

Olaylar bu şekilde devam ederken gelen takviye kuvvetler sayesinde tansiyon biraz düşüp kontrol sağlanmaya başlayınca bir emniyet görevlisi “Yolu açın, herkes işine baksın, Esnaf arkadaşlarımız işyerlerine gitsinler, durduk yerde hadise çıkartıp vatandaşı galeyana getirmeyin” anonsunu yapınca var olan kavga ortamı birkaç dakika içerisinde sona erdirilmiş oldu.

Olaylar yatışınca küçük bir araştırma yaptık ve öğrendik ki Belediye geçtiğimiz hafta itibarı ile kaldırımlara tezgahlarını koyan esnaflarının tamamına “ Sizin tezgahlarınız ve satmak istediğiniz diğer mamüller sebebi ile vatandaş kaldırımlarda adım atamıyor, size bir hafta izin herkes tezgahlarını işyerinin içerisine çeksin” şeklinde uyarıda bulunmuş ama anlaşıldığı kadarı ile Esnaf bu uyarıyı yapan Zabıtaya ”Yokmu başka işiniz” dedikten sonra mevcut duruma devam etmiş, Süre tamamlanınca da Zabıta, emniyet güçleri ile gerekeni yapmaya yani kaldırımları işgal eden tezgahları kaldırmaya başlayınca hiç beklemediği bir mukavemet ile karşı karşıya kalmış.

Geldiğimiz noktada siyaset hayatımıza o kadar fazla bir şekilde işlemiş ki son derece masumane bir çalışma başlangıcında bile işler birden bire hiç ama hiç hesap edilmeyen noktalara kadar geliyor, Yaya kaldırımı adı üzerinde yayaların rahat rahat yürüyebilmeleri için oluşturulmuş alanlar, ancak ticari kurumların yüzde 90’lık bir bölümü ürünlerini vatandaş görsün diye nerede ise yaya kaldırımının tamamına sergiliyorlar, böyle olunca da vatandaşa adım atacak yer kalmıyor.

Biz Belediyenin kaldırım işgaline karşı başlattıkları bu çalışmayı sonuna kadar destekliyor ve asla taviz verilmemesini istiyoruz, Modern şehirlerde, Modern olmanın kapısında bekleyen şehirlerde tezgah ve benzeri enstrümanlar zaten yok, Esnafımızın bu konudaki direnişini de anlamak mümkün değil.

Tezgahları toplanan Esnafın önce Zabıtaya sonrada Emniyet güçlerine karşı olan mukavemeti sırasında güvenlik güçlerinin gösterdiği sağduyu ise her türlü takdirin üzerinde, Özellikle emniyet güçlerinin büyümesi muhtemel olayları kendilerinden taviz vermek adına gösterdikleri yaklaşıma da teşekkür ediyoruz.

Asıl süreç galiba bundan sonra başlıyor, Belediyenin “Kaldırım İşgaline” karşı başlattıkları bu uygulama devam etmeli, Kaldırımların tamamı yaya vatandaşlarımıza ait olmalı, Şehir merkezinde yayların yürümesini engelleyecek ne varsa kaldırılmalı.

Böylesi durumlarda bizde adettir devreye hemen siyaset girer, İktidar partisinin yönetim kurulu üyesi, Belediye başkanının tanıdığı zabıta müdürünün akrabası derken bir bakmışsınız verilen onca mücadele boşuna gitmiş toplanılan tezgahların tamamı birkaç gün sonra yine yerlerine gelmiş, Kısaca “Eski hamam eski tas” olmuş.

Sürecin tamamlanması adına başta 12 İlçenin belediye başkanı ve Zabıta müdürleri, Emniyet müdürleri olmak üzere Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy’a, Kocaeli büyükşehir Belediye başkanı Tahir Büyükakın’a, Kocaeli emniyet müdürü Veysel Tipioğlu’na, Kocaeli büyükşehir Zabıta Daire başkanı Arif Usta’ya çok büyük görev düşmektedir, Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi tezgahlarının kaldırıldığını gören ve işin artık şakasının olmadığını anlayan kim varsa anında bu yazdığımız yöneticileri aramaya başlayacaklardır.

Şehir olmak istiyorsak, Kaldırımlarda rahat yürümek istiyorsak, bizim kurallara uymamız ve yöneticilerimizin işlerini kolaylaştırmamız gerekiyor.

İşte şimdi şehir olmaya başladığımız günlerin arafesindeyiz.