İnsanlığın yeniden gitmeye hazırlandığı Ay'dan bile görünen Çin seddinin, diğer adı olan kalelerin içinde yaşayanları  dışarıdan gelecek saldırılara karşı koruma görevinin yanı sıra aslında bir kent olduklarını bilmemiz gerekir. 
Çünkü tüm kalelerin içinde olanların sadece askerler değil, aileler, aşklar, güzel kızlar, delikanlılar ve onların büyükleri kısacası yaşamın olduğuyla çokta ilgilenmeyiz.
Ve kalelerin diğer bir yönü ve hiçte ilgilenmediğimiz tarafı ise bu küçük denen ama “tümü benim olacak” diyen Firavun'un, imparatorların, Hasan Sabbah'ların, padişahların yanısıra bir insan ömrünün tümünü görmeyecek kadar büyük olan bu dünyada, ilk yapıldığı gibi sapa sağlam kalan hiç bir kalenin kalmadığıdır. 
Zira her şey zamana ve azme yenik düşer..
Çünkü en korunaklı denen kale ve kalbin arzu, istek ve hırsın verdiği enerjiyle bir gün mutlaka bir yerinden gedik bulunup, içine sızıldığı, yakılıp, yıkıldığı, bu yetmezmiş gibi talan edilip, virane halde geride bırakıldığının o kadar çok örnekleri vardır ki.. 
Ve bu kale, kulelerin mutlak işgal edilip, ele geçirildiği şu dünya da sakın kimse demesin, 'benim kaleme, yani kalbime dışarıdan, yandan, yöreden kimse giremez' ve bunu diyenlerin er, geç yanıldıklarını da  işgal başladığında anlarsınız.. 
Her ne kadar fedailerine sahte cennet vaadeden Hasan Sabbah güçlü duvarları, sağlam surları, kocaman kilitli demir kapısı ve etrafına çevrilen askerleriyle her kuşatmaya karşı dimdik hazırlattığı Alamut kalesi vardı desenizde ve 'Güçlendikce güçleniyor.... İzin vermiyordu oraya ait olmayanın içeriye girmesine.' diye umutlansanızda..
Evet, çok zor kurmuştu orayı. İlmek ilmek, emek emek, birinin giripte talan etmesine izin vermeyecekti besbelli.. Fedaileri sorgusuzca emrindeydi.  Çünkü her birine Cennet vadedilmişti.
Cennetin anahtarı sadece alamutun sahibindeydi.... Ve ancak onun için sorgusuzca ölenler girebilirdi, Alamutun cennetine.. 
Ama bu güçlu denen̈ kaleye bile girebilmek mümkündü.. Ve hicbir duvar mutlak güce sahip değildi...
Lakin bunun için ölmek gerekti ve düşün ki içi sahte cennetti... 
Ama aşk okları, kardan yürütülen kayıklar dahil her yöntemin kullanılıp, aynı Ardahan gibi 2 bin rakımlı yükseklikteki yıkılamaz denilen Alamut Kalesinin 1256 yılında Hülagühan komutasındaki Moğol ordusu tarafından ele geçirilmiş olduğunu da bilmek gerekir..
Ve kaleninde Kalbin de 4 harfli olduğu bilinsede her zaman 3 harfliye teslim olduğuydu..