Ömer Emiroğlu'nun ders niteliğindeki açıklamalrı şu şekilde

Esnaflık kültürünün en önemli kavramlarından biri olan çıraklık, genellikle küçük yaşta bir ustanın yanında, bir zanaat öğrenmek amacıyla çalışan kimse olarak tanımlanabilir. Türk tarihinde çıraklık kavramı daima varlığını korumuştur. Özellikle Türkiye Selçuklu Devleti’nde esnaf teşkilatı olan Ahi teşkilatı; Usta-Çırak ilişkisi içerisinde başlayan eğitim faaliyetlerinde Türk-İslam anlayışına uygun fertler yetiştirilmek üzere kurulmuştu. Türk milleti tarafından kurulan Ahi teşkilatı küçük yaşlarda meslek öğrenmek üzere alınan çocuklara iyi bir esnaf olmanın yanında vatanını ve milletini seven bir millet olma bilincini aşılamıştır. Ahi Teşkilatlarında verilen veya alınan eğitim için herhangi bir zaman ve mekan belirlenmemişti. Hayatın her aşamasında eğitim devam etmekteydi.

AHİLİK KURUMU OKUL DÜZEYİNDEYDİ

Ahilik kurumu bu özellikleri nedeniyle sanat okulu düzeyindeydi. Bu okul mesleki eğitimin gelişmesine öncülük etmiştir. Bu teşkilat esnaf, zanaatkâr ve çalışanları bir çatı altında toplamıştı. Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla bu anlayış Osmanlı Devleti’nde lonca teşkilatı adıyla devam etmiştir. Günümüzde çırak kavramının gelişmesine yönelik teşkilatların varlığının sona ermesiyle organize sanayi bölgelerinde kalifiyeli elemanların temin edilmesinde ciddi sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Küçük yaşlarda ailelerin teşvik etmesiyle ustaların yanında meslek öğrenmek üzere yetişen çocukların esnaflık, komşuluk, aynı sofrada kaşık sallama, büyüğe saygı kavramlarını benimsemeleri ile birlikte milletini ve vatanını seven bir neslin gelişmesine ön ayak olurdu. Ustanın yanından ayrılmayan çıraklar mesleğin her inceliğini öğrenir, aynı zamanda ustası tarafından günün her anında eğitilirdi. Günümüzde her ne kadar mesleki eğitimler Teknik liselerde verilmeye başlandıysa da yerinde eğitimin verildiği sanayilerde alınan eğitim kalitesini yakalamış değildir. Küreselleşen çağımızda okul sayısında meydana gelen artış, gereksiz Üniversitelerin açılması, sırf üniversite ortamını yaşamak için gidilen gereksiz bölümlerden dolayı kalifiyesiz mezun sayısında büyük bir artış yaşanmıştır.

GELENEKLERDEN UZAKLAŞINCA AİLE YAPIMIZ BOZULDU
Bu artışın yansıması olarak ülkemizde maalesef okumuş işsiz ordusu sayısında muazzam derecede bir artış olmuşsa da sanayilerde durmayan bir çarkın en önemli neferleri olan çırak sayısında da azalış olmuştur. İşsiz kalan gençler psikolojik sorunlara yaşamaya başlayıp maalesef bu sorunlardan kurtuluş olarak kötü alışkanlıklara yönlenmeye başlamışlardır. Türk-İslam anlayışının benimsemediği bu kötü alışkanlıklar gençlerimizin milli bilinçlerini zayıflatmış, aile yapılarını bozmuştur. Farklı alanlara yönlenen gençlerin sonu ne yazık ki uyuşturucu bataklığı ile tanışmalarını tetiklemiştir. Buna karşın sanayilerimizde kalifiyeli eleman ihtiyacı sürekli devam etmektedir. Özellikle çıraklık eğitimi bu ihtiyacı karşılamanın ilk adımı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanayide çırak olarak başlayan gençlerimiz toplum yapısına uygun olarak yetiştirilmekte, aynı zamanda yaşamları boyunca meslek üzere eğitim görmektedirler. Sanayiciler yanlarında yetiştirebilecek elemanlar ararken maalesef gençlerimiz sokaklardan kağıt toplamakta, kahvehanelerde zaman geçirmektedir.

ÇOCUKLARIMIZ BOŞ GEZECEKLERİNE EKONOMİYE KAZANDIRILSIN

Buda sanayide git gide işleri devir alacak kimsenin kalmaması korkusunu yaratmaktadır. İnsanlar araba bakımlarını, yedek parça alımlarını büyük kurumsal firmalardan fahiş fiyatlar karşılığında temin etmektedirler. Dünyayı kasıp kavuran Covid19 salgının etkisiyle bir çok firma çalışmaya hayatına ara verirken sanayi esnafı iş hayatını sürdürmeye devam etmiş, polisimizin, sağlık çalışanımızın tüm ihtiyaçlarına yardımcı olmaya çalışmışlardır. Yolda kalan ekip arabalarına ilk koşanlar sanayi esnafımız olmuştur. Üniversite mezunlarının işsiz gezdiği, gençlerimizin kağıt toplayarak geçimlerini sağladığı dönemde sanayi esnafımız çırak bulmakta zorlanmıştır. Özelikle iş gücü konusunda herhangi bir katkısı olmayan, zor şartlarda çalışıp eve ekmek getirmeye çalışan ailelerinden aldıkları harçlıklarla, AVM köşelerinde, kafelerde zaman geçiren yeni bir genç nesil ortaya çıkmıştır. Harcama kültüründen başka bir bilgi birikimine sahip olmayan bu genç neslin ekonomiye, işgücüne kazandırmanın yollarını aramalıyız. Çıraklık eğitiminin hem sanayici esnafımızın kalifiyeli eleman ihtiyacını karşılayacağınızı hem de gençlerimizi ekonomiye kazandıracağını düşünmekteyim.

TİCARET ODALARINA- ESNAF ODALARINA ÇOK BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR

Bu konuda Ticaret Odaları, Esnaf Odaları gibi kurumların öncülüğünde yada Valilik bünyesinde çıraklık eğitimlerine yönelik kurslar açılmalı, kursa katılan gençlerimize belirli bir oranda ücret bağlanmalı diye düşünmekteyim. Böylece ekonomik anlamda işsizliğin önüne geçmeye çalışırken aynı zamanda kalifiyeli elaman ihtiyacımızı giderebileceğiz. Türk ekonomik kültürünün yapı taşlarından olan esnaf Teşkilatlarının günümüze uyarlanmış şekilde yeniden kurgulanması Türk ekonomik tarihimizin bir yansıması olarak zorunluluk arz etmektedir.

Editör: TE Bilisim