Kartepe Zirvesi-2019’un 2. gününde Ara Güler Salonundaki ikinci oturumun konuşmacıları İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Şeker, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selçuk İpek ile Öğr. Gör. Mehmet Öksüz, OSTİM Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Ali Yülek ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Haroon Muzaffar oldu.

ZENGİN VE FAKİR ARASINDAKİ EŞİTSİZLİK

Oturumda söz alan İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Şeker, ‘’Yerel kalkınma ekonomik kalkınma değildir. Sosyal ve kültürel kalkınma anlamına gelir. Ekonomik kalkınma tatbiki de en önemli kalkınmalardan biri ama biri var ki demokratik kalkınma olmazsa olmaz’’ dedi. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nden Öğr. Gör. Mehmet Öksüz, ‘’Yerel kalkınma kavramı küreselleşmenin gelişmenin ve yerel düzeydeki krizlerin toplu olarak çalıştıkları süreç ile yapılabilir. Bu ortak çalışma sonunda değer kaynaklarının kullanımı, gelişime yönelik özel ihtiyaçların belirlenip uygulamaya geçilmesi gibi konular şehirlerin kalkınma adına atacağı en büyük adımlardır. Örnek verecek olursak yerel kalkınma sağlanabilirse vatandaşların mutlu olabilmesini sağlayacak ‘Zengin ve fakir yerler arasındaki eşitsizlik azaltma’ sağlanabilir’’ ifadesini kullandı.

NEDEN FAKİRİZ?

OSTİM Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Ali Yülek, ‘’Diğerleri neden bu kadar zengin biz neden bu kadar fakiriz düşüncesini çocukluğumdan beri düşünüyorum. Bu zenginliğe giden yola kalkınma ya da yakalama süreci deniyor. Lüksemburg küçük bir ülkede ortalama kişi geliri 115 bin dolar ama Gine Blasu’da bu kişi başına düşen gelir 724 dolar. İşte kalkınma sürecini doğru işleten ülkeler gelirlerini yükseltirken bazı ülkelerin kalkınma seviyesi düşüyor. Ülkenin kalkınması yerel kalkınmadan geçer. Yereli hiçe sayarak ülke kalkınması diye ayıramayız.

Eğer sizin ülkenizin şirketleri fatura kesmiyorsa Çinli, İtalyan ya da Alman senin yerine fiş kesiyorsa o bölgede işsizlik kaçınılmaz olur. Neden fakiriz sorusu da burada cevabını buluyor. Singapur küçük bir şehir 884 kilometre karelik bir alan üstüne kurulu ama 1950’lerde kuruldu ama o kadar sağlam kalkınma sağladı ki ülke gelirlerini artırarak vatandaşların refah seviyesini de çok yükseltti. İyi bir devlet iyi şirketlerle birlikte kurduğu üretim alanlarıyla bu kalkınma hızına ulaşabilir ve refah seviyesini yükseltebilir’’ açıklamasını yaptı.

PAKİSTAN VE TÜRKİYE DEPREMLER

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Haroon Muzaffar de ‘’Pakistanlıyım ve benim ülkemdeki kalkınma şekli nasıl bunları anlatayım. Ülkemin insanları para kazanıp refah seviyesi arttıkça şehirleşme başlıyor. Devlet bir canavar gibi görünüyor devlet gözünde. Devlet de bu canavarı yönetmek için yerel yönetimleri kuruluyor. Pakistan ve Hindistan’da da bu yerel yönetimler var. 1942’de Pakistan Hindistan birbirinden ayrıldı ama birleşik zamanlarında da yerel yönetimler vardı. Daha sonra ülkemize gelen İngiltere bu yerel yönetimi daha da geliştirdi. Yerel yönetimi sayesinde daha çok insan kontrol altına alındı ama daha sonra bu yerel yönetim bitti.1958 yılında ilk darbe olduğunda tekrar yerel yönetimlere geçildi. 1970’lerde demokratik sisteme geçildi ama 1979’da tekrar Türkiye’ye benzer şekilde darbe oldu. Tekrar yerel yönetime geçildi. Ama sonunda yerel kalkınma adıma doğru adımlar atılmaya başladı’’ şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim