Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Milli Eğitim bakanı Ziya Selçuk’un birlikte yaptıkları basın toplantısının ardından “Eğitime 30 Nisan tarihine kadar ara verilmiştir, Anılan tarihe kadar dersler EBA TV üzerinden yapılacak “şeklindeki açıklamadan da anlaşılacağı üzere daha uzun sayılabilecek bir süre koronavirüs salgını ile mücadelemiz devam edecek.

Bütün dünyayı kasıp kavuran ekonomik olarak bizden çok daha iyi ülkeleri bile çaresiz bırakan, elini kolunu bağlayan koronavirüs salgının hayatımıza kattığı zorlukların üzerinden gelebilmek adına yöneticilerin yaptığı çağrıların başında bilindiği gibi “EVDE KAL” sloganı bundan sonraki hayatımızı da bir şekilde tanzim edeceğe benziyor.

Koronavirüs salgınının artık şakaya gelir bir tarafının olmadığı en hayati organizasyonların bile birbiri ardına iptal edildiği daha da önemlisi dünyada var olan tüm ülke liderlerinin de 2020 yılını “kayıp yıl” olarak değerlendirdikleri de göz önüne alındığında mücadelenin ne kadar çetin geçeceği de aşağı yukarı hesap edilebiliyor.

Dikkat edilirse her geçen gün “Bize bir şey olmaz” diyenlerin sayılarında hatırı sayılır bir miktarda azalma olduğu yetkililerinde mecburen aldıkları önlemler sayesinde dünyanın tüm ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de nüfusun nerede ise tamamının koronavirüs salgını ile ilgili mücadele adına evlerine kapandığı anlaşılıyor.

İlk günlerde problemi pek ciddiye almayan büyük bir kitle “nasıl olsa en fazla 10 gün içerisinde Koronavirüs salgını da daha önceleri hayatımızı zorlaştıran deprem-tren kazası-sel felaketi gibi hayatımızdan çekilir, unutulur gider” diye düşünüyordu ancak gelinen süreçte tehlikenin her geçen gün katlanarak büyüdüğü de iyiden iyiye hissedilir oldu.

İlk anın şaşkınlığı içerisinde “nasıl olsa kısa sürecek” diye bir hafta on günlük makarna ve temizlik maddeleri başta olmak üzere temel ihtiyaçları depolayanların stokları tükenmeye yüz tutmuşken sürecin daha fazla uzayacağı ortaya çıktı.

Var olan tüm iş kolları salgın sürecinde ürerime-çalışmaya mecburen ara verip çalışanlarına “Yapacak bir şey yok,işi durduruyoruz, sizde gidin Evde kalın” dedikleri anda milyonlarca çalışan o andan itibaren işyerlerini terk edip evlerine kapandılar.

Türkiye’de çok büyük bir kesim hayatını günlük kazanıp günlük harcayan durumunda, İnşaatlarda çalışan, Fırında, marketlerde, Lokantalarda ve benzeri iş yerlerinde çalışan milyonlarca insan birden bire işyerlerinden çıkıp evlerinin yolunu tutmak mecburiyetinde kaldılar.

Bu insanların devamlı aylığı yok, pek çoğu kirada, işe gitmedikleri gün para alacak durumda da değiller, şu sıralarda salgın tehlikesi yüzünden mecburen evlerine kapanan bu durumdaki milyonlarca insan önümüzdeki günlerde eve nasıl ekmek götüreceklerini kara kara düşünmeye başladılar.

Sözünü ettiğimiz bu kitleye bankalar kredi veremez, Zaten son derece zor şartlarda varlığını devam ettirme mücadelesi veren işyeri sahiplerinin de “Çocuklar bu tehlike ne kadar sürerse sürsün var olan tüm özlük haklarınızı ödeyeceğiz” demek gibi bir şansları da yok zira belirttiğimiz gibi kendileri himmete muhtaçlar.

Milyonlarca insan için önümüzdeki günler gerçekten çok zor olacak, Konu ile ilgili olarak ABD hükümeti vatandaşlarına 2 trilyon dolar nakdi yardım yapacağını ve sürecin bu şekilde kısmen rahatlatacağını söyleyince bizi arayan bir okuyucumuz “Yüksel Bey Türkiye’de böyle bir uygulama olacakmı.? diye sormaya başladılar.

Son dönemlerin gelmiş geçmiş en büyük tehlikeyi yaşıyoruz, tehlikenin ilacı yok, şekli yok, ne zaman insanlığı terk edeceğine dair  bir emare de yok, İşte böyle bir zamanda Devletin sosyal manada vatandaşlarımızın sonuna kadar yanında olması gerektiği şu sıralar daha geniş kitleler tarafından dilendirilmeye başlandı.

Eve ekmek götürebilmenin en zor olduğu zamanlardayız, Bu sürecin sorunsuz atlatılması, bileğinin gücü ile sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar çalışmak zorunda kalan milyonlarca insanın yalnız bırakılmaması hepimizin ortak talebi.

Devlet baba zaten bu günler için var..