12 Eylül 1980’de demokrasiyi rafa kaldırıp ülke yönetimine el koyanlar en önemli gerekçe olarak, ‘kardeş kavgasını’ gösterdiler.
Sonrası malum. 
Baskı, hapis, işkence, ölüm..
12 Eylül’ün bilançosu gerçekten çok ağırdı.
650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 230 bin kişi yargılandı, 50 kişi idam edildi, 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmakla suçlandı, 388 bin kişiye pasaport verilmedi, 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 300 bin kişi mülteci olarak yurtdışına gitti, 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü, 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi, 937 film yasaklandı, 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu, 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi, gazetecilere 3 bin 315 yıl hapis cezası verildi, 3 gazeteci öldürüldü, 13 büyük gazete için 303 dava açıldı, 39 ton gazete ve dergi imha edildi, 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü, 16 kişi kaçarken vuruldu, 95 kişi çatışmada öldü, 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi, 43 kişinin intihar ettiği ileri sürüldü. 
12 Eylül bu özet istatistiklerle anlatılamayacak kadar çok kötü bir dönemdi. Yaşadığımız için o günleri çok iyi biliyoruz. Tabi o süreci destekleyenlerde vardı.  Ve onlar, kardeş kavgasına son verilmek için bu antidemokratik darbenin yapıldığı yalanına yıllarca inandılar ve hala inanmaya devam edenlerde var. 
Oysa, bu darbe uluslararası güçlerin Türkiye üzerinden ileriye dönük askeri, politik ve ekonomik planlarının bir sonucuydu. 
Emperyalizme göbekten bağlı sağ politikaların egemen olması ve bugünlere gelinen süreçte 12 Eylül ve bu darbenin arkasında karanlık merkezlerin imzası var.
KARDEŞ KAVGASI
Bugün yine bir kardeş kavgası havası estiriliyor. 
Terör olayları ve ardından gelen şehit cenazeleri ülke de tansiyonu yükseltti. Bir anda doğal olarak tepkiler başladı. 
Teröre karşı çıkarken bir kez daha karanlık merkezler devreye girerek olayı Türk-Kürt savaşına, çatışmasına çevirmeye çalışıyor.  
Provokatörler gerek gerçek yaşamda gerekse sanal alemde insanları birbirine kırdırmak için olmadık şeyleri yapıyorlar.  
Bunun sonucu olarak geçmiş zamanlarda  bazı yerlerde Kürt denilerek insanlar dövüldü, tartaklandı.  
Tüm bunlar ülkemiz de kargaşa ve kaosa yol açmak isteyenlerin işine yarıyor. Bundan dolayı sağduyu içinde hareket etmek, şiddet ve taşkınlıktan uzak durarak protesto ve tepkimizi gösterelim.
Keza benzer şeyler Sünni-Alevi çatışması çıkarmak için yine aynı merkezler tarafından kışkırtıcı şeyler yapılıyor. Burada da amaç aynı şekilde ülkemizde bir mezhep savaşı çıkarmaktır. Çünkü kaos, çatışma ve kan üzerinden beslenenler in tek hedefi budur.
Sonuç olarak, ülkemiz de ve bölgemizde barış, kardeşlik ve huzur için adımlar atmalıyız. 
Şiddeti körükleyecek, ayrımcı, hedef gösterici tutum herkese, hepimize büyük zarar verecektir. 
Bir kez daha sağduyu diyorum.
Türkiye hepimizin ortak yurdudur ve bu yurt teröre ve ondan beslenenlere asla teslim olmayacaktır.