Korona saçmalığının adını aldığı ölüm korkusunun herkesi sardığı şu dünyada, sessiz sedasız aramızdan ayrılanların, ayrılış haberlerini duymamız ardından, ölümün her canlıya olduğu gibi bana da, sana da vacip olduğunu anlamak istemesek de, kanat takıp melekler arasına karışan ruhlarla yaşadığımız anıları hatırlarız.
Yine bana göre acınacak halde olduğunu anlamayan biz insanlar,  dünyayı alma, yeme derdi ile koştururken, aslında dünyanın bizden büyük olduğunu ve de uzun yaşadığını anlamayız.
Canlı denen varlıkların içinde yaşamları değil,  en fazla ortalama 65 bilemedin 85 yıl gibi kısa bir süreç yaşayan insanoğlunun hiç ölmeyecekmiş gibi bir maske ardına sığınırken, yanından, önünden, ardından kopup gidenleri de fark etmez.
İşte o insanlardan birisi olan ben, kurulmasında emeği olan Anadolu Konfederasyonunun Kurucu Başkanı (ANAKON) ve AMED-DİYARBAKIR Federasyon Başkanı Murat Gökhan’ın ölümünü, şu an yeniden bulunduğum İstanbul'da ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, Ayten Karaca ablamın da aramızdan ayrılıp hepimizin gideceği yere gittiğini öğreniyorum, kendime kızarak ve onların gidişine üzülerek...
Çünkü hayat denen keşmekeşin içinde hiç ölmeyecekmişiz gibi koşarken, nereye koştuğumuzu bilmezken, sevdiklerimizi hatta ekmeğini suyunu birlikte yeyip, içtiklerimizi unuttuğumuzu utanarak anlar, ardlarında da timsah gözyaşları döküp suçumuza suç katarız...
Evet, altı yıla yakın başında bulunduğum, kısa bir süre önce de ayrıldığım Ardahan Dernekler Federasyonunun 'Güçlü Lobi' çabasını daha da büyütmek için Ardahan gibi diğer illerin federasyonlarının bir araya geldiği Anadolu Konfederasyonunun kuruluşu esnasında tanıştığım bir dostumu kaybettiğimi  geç anlıyorum.
Ve hala yönetim kurulu üyeliği yaptığım ANAKON’un kurultayında sertçe tartıştığım ama bu tartışmama rağmen büyüklüğünü ve Diyarbakır, Amed insanı özelliğiyle, barışı, kardeşliği önde tutan kişiliğiyle bana sarılan ama son kez sarıldığını anlamadığım Murat Gökhan’ın ölüm haberini sanal grubumuzda yazılmasına rağmen iş yoğunluğundan okumadığım için çok geç  öğreniyordum..
Ve çocuk denen ama toy delikanlı yaşta evinde kalıp ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim Ayten ablamın da öldüğünü, ancak yakınlarının kendisini toprağa vermesi ardından attıkları mesaj ardından yaptığım bir haber esnasında anlıyor, öğreniyordum, 'keşke zaman bulupta son kez uğrasaydım' derken...
Kısacası ölüm yokmuş gibi daldığımız şu dünya da Covid-19’un maskelediği yüzlerle, dün birlikte olduklarımızın bugün, her an, şimdi bir daha olmamak üzere çekip gideceğini hiç düşünmez, sevdiklerimizi ölümle hatırlarız, "Şairi önce asacaksın,sonra darağacının altında ağlayacaksın." sözünü bir kez daha ne  anlatmak istediğini düşünüp, yaşarken değerlerini, bilmediğimiz onca insanın çoktan çekip, gittiğini anlamadığımız ve sıranın bize geldiğini düşünmediğimiz bu boş dünyada...
Allah rahmet etsin Murat Başkan ve Ayten Abla.
Allah sizi, sizde biz sizi unutanları affetmeniz umuduyla, yeriniz cennet olsun...