MERSİN/SAKARYA (AA) - MUSTAFA ÜNAL UYSAL - İBRAHİM YOZOĞLU - Mersin ve Sakarya'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile savaşta ön cephede yer alan hemşireler, bir yandan salgında özverili çalışmalarıyla hastalara şifa dağıtmanın gururunu yaşıyor bir yandan da rahat nefes alabilecekleri günleri iple çekiyor.

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Kovid-19 Polikliniğinde görevli hemşireler, hastalar için bir yıldan uzun zamandır yoğun mesai yapıyor.

Kovid-19'la mücadelede fedakarlık gösterenlerin en başında gelen hemşireler, görevlerini ihmal etmeden sürdürüyor. Tedbirleri elden bırakmadan çalışmalarına devam eden hemşireler, hastalarına şifa olabilmenin gururunu yaşıyor.

Hemşire Hülya Özmen, AA muhabirine, Kovid-19 sürecinin kendileri açısından zorlu geçtiğini söyledi.

Buna rağmen hastalarla yakından ilgilendiklerini, salgın sürecinde görevlerini özverili şekilde sürdürdüklerini anlatan Özmen, şöyle konuştu:

"Kısıtlamalar geldikten sonra biraz rahatladık. Hasta sayısında düşüş oldu. Vatandaşlarımızdan ricamız, tüm tedbirlere uymaları. Özellikle gençler hafife alıyor. Bu konuyu ciddiye almaları gerektiğini düşünüyorum. Vaka sayılarının azalması iş yükümüzü de azalttı. Hemşireler Günü'ndeyiz ama çalışmaya devam ediyoruz. Geçen yıl da Hemşireler Günü'nde Kovid-19 ile mücadele halindeydik. Normal hayatımıza dönmek istiyoruz. Gerçekten çok yorulduk. Kovid-19 bitene kadar üzerimize düşen görevi yapacağız. Vatandaşlarımız da kendilerine düşen görevi yaparsa çok seviniriz, daha rahat nefes alırız."

Kendisi ve ailesinin Kovid-19'a yakalandığını belirten Özmen, "Annem yoğun bakımda yattı. Zorlu bir süreçti. Yoğun bakıma gidince umudumu kaybetmiştim. 'Çıkamaz.' diye düşünmüştüm. Babamın yanında refakatçi olarak kalıyordum. Babam da kötü atlattı. Ben çok hafif atlattım. O durumda bile ailemi yalnız bırakmadım. Nasıl bırakayım?" diye konuştu.

Hemşire Meltem Demirel de salgının başlangıcından itibaren gece gündüz çalıştıklarını dile getirdi.

Tedbirlerin önemine dikkati çeken Demirel, şöyle devam etti:

"Yeri geldi evde de maskeyle uyudum. Ailemle ayrı odalarda yemek yedim. Aile içinde bile bir araya gelindiğinde tedbirlere uyulmalı. Bu şekilde vaka sayısı azalabiliyor. İnsanlar bilinçlendikçe durumu yönetebilmeye başladık. Çok zor bir görevimiz var. Özel bir günümüz yok. Hep buradaydık. Özel günümüzde bile çalışıyoruz. Planlayabileceğimiz yaşantımız yok. İnsanlar buna uygun davranırsa yükümüzü hafifletir. Bu süreç bitene kadar görevimizin başında olacağız, maskemizi çıkarmayacağız. Kendi ailemizle bile belli mesafede görüşeceğiz."

Hemşirelerden Neslihan Zengin de çok zor ve yıpratıcı dönemden geçtiklerini, bu süreçte hastaların yanında oldukları için gurur duyduğunu söyledi.

Risk altında da olsa çalışmaya devam ettiklerini vurgulayan Zengin, "Bizim için daha zor. Hastalarla temas halindeyiz. Dışarda olan insan için de zor. Kimse normal şekilde yaşayamıyor. Aile içinde bile maske ve mesafeye dikkat edilmeli. Özellikle dışarıda çalışan ve sonra ailesinin yanına dönen insanların çok dikkat etmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.

- "Ülkeye bu dönemde çalışarak faydalı olmaktan gurur duyuyorum"

Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli süpervizör hemşire Figen Aydemir de Kovid-19'a karşı gece gündüz demeden en ön cephede fedakarca mücadele ediyor.

Geçen ay yakalandığı Kovid-19'u tedavi sürecinin ardından atlatarak görevinin başına dönen Aydemir, işi gereği hastanenin tüm birimlerine girip çıkıyor.

"Hastanenin her yerindeyim." diyerek görevini 17 yıldır en iyi şekilde yapmaya çalışan Aydemir, salgın sürecinde ülkeye hizmet için canla başla çalışıyor.

İki çocuk annesi 39 yaşındaki Aydemir, sağlık çalışanı olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Ülkeye bu dönemde çalışarak faydalı olmaktan gurur duyduğunu belirten Aydemir, "Hem anne olmak hem sağlık çalışanı olmak bu süreçte gerçekten zor. Eşimin öğretmen olması bizim için büyük avantaj oldu, en azından çocuklarımızı nereye bırakacağız sıkıntısı yaşamadık." dedi.

Ağır bir travma yaşadıklarını, çocuklarına sarılamadığını, 5 yaşındaki oğlunun durumun farkında olmadığını anlatan Aydemir, şöyle devam etti:

"Küçük çocuğum bana sarılmak istiyor, dokunmak istiyor. Tabii ki siz de endişeleniyorsunuz, virüs taşıyabilirim korkusuyla sarılamıyorsunuz. Sarılmayı bırakın, araya mesafe koyarak konuşuyorsunuz. Zor bir süreç. Çocuğumun bana 'Anne, yazın bol bol sarılırız değil mi?' diye sorması, bir anne için üzüntü verici. Unutamıyorum, hala insanın burnunu sızlatan bir cümle. 5 yaşındaki çocuk koronavirüs, pandemi, karantina kelimelerini kullanıyor..."

Aydemir, yoğun nöbetler, evdeki durumlar, Kovid-19 geçirenlerin hikayeleri gibi durumların üzerlerinde psikolojik baskı oluşturduğunu dile getirdi.

Geçen ay Kovid-19 testinin pozitif çıkmasıyla hemen kendisini izole ettiğini aktaran Aydemir, "O psikolojik baskı çok zor ama Allah'a şükürler olsun ki atlattım. İnşallah ülke olarak, dünya olarak bu pandemiyi bitiririz ve huzurlu günler görürüz. Şu süreçte tabii ki çok zor bir işimiz var. Bazı mesleklerde 10 yaş altı çocuğu olan anneye izin verildi ama biz sağlık çalışanları olduğumuz için ülkenin bizlere ihtiyacı var. Bizler de var gücümüzle çalışıyoruz. Burada bize bu görev düştü, ülkemiz için canla başla çalışacağız." ifadelerini kullandı.

Kaynak: aa