Arabasından çıkan not şuydu : "Yavaş yavaş delirdim. Kimse bunu fark etmedi. Hayat çok zor, ailemi çok seviyorum." 
Bu intihar yakın çevresinde şok yarattı.
Ailesi ve arkadaşları şunu söylediler: “Hayat dolu birisiydi, kesinlikle intihar edecek birisi değildi.
Oysa onun notu çok açık:
Yavaş yavaş delirdim.
Kimse bunu fark etmedi..’
En yakınları fark etmemiş o genç insanın yaşadığı sorunları.
Sizin de çok yakınınızda bir takım sorunlar yaşayan insanlar olabilir.
Bu gözle bir bakın etrafınıza. Sezin, fark edin.
Belki gün gün sorunlarını biriktiriyordur bir yakınınız.
Bunu sezebilirsiniz. İşte bu duygu yoğun bir davranış şeklidir.
Bilgi ile ilgisi yoktur. Bu sezgi yi alıp, eğitip, büyütebilirsiniz.

Yapacağınız şey etrafınızdaki yakınızdaki arkadaş, eş, dost herkese ‘sezgi yoğun’ bakabilmek.

Çalışanlarınıza bu gözle bakabilirsiniz mesela,
davranış ve duruş değişikliklerini ‘sezebilirsiniz’. Bunu bilgi ile elde edemezseniz.
Bu sezgilere sahip olabilmeniz için empati duygunuzun gelişmiş olması gerekir.

Karşıdaki insan (çalışan,eş,dost vb) nasıl bir psikoji de ve neden?
Bunu sezebildiğiniz takdirde ‘iyi’ bir insan olursunuz.

Çünkü bu sezgi ye göre önlem alacaksınız ve bu ilişiklerinizi güçlendirecektir.

Aile için de aynı şey geçerlidir.

Eşinizin ya da çocuğunuzun gündelik hayattaki davranışlarındaki değişiklikleri sezmek, ona göre davranmanızı sağlayacaktır.
Bunu gördüğünüz için, alacağınız kararlar da çok sağlıklı ve isabetli olacaktır.
Bu da mutluluğu getirir.

Kıssadan Hisse ;

Bir gezgin Doğu Karadeniz, Hemşin'e gidiyor. Orada yaşı iyice ilerlemiş bir karı koca ile karşılaşıyor.
İki şirin yaşlı baş başa vermiş oturuyorlar.
Teyzem o güzel Hemşin puşisini bağlamış, amcamın da kafasında şapka var.
Karşılama, hoş beşden sonra bizim gezgin soruyor; Amca bu yaşa kadar nasıl böyle güzel mutlu kaldınız? hiç sıkıntı yaşamadınız mı? Hiç kavga etmediniz mi?

Amcam cevaplamış:
Hiç etmez olur muyuz.
Gezgin:
Peki nasıl baş ediyordunuz?
Amca:
Ben hanıma evlendiğimiz de dedim.
Hanım benim bir sıkıntım varsa, o gün tarladan gelirken şapkamı ters giyeceğim.
Bil ki o zaman benim tepem tütüyor.
Bana yaklaşmayasın.

Hanım peki dedi. "Ama ben de sana bir şey diyeceğim: eğer benim keyfim yerinde olursa puşiyi bağlayacağım, boncuğu da sarkıtacağım.
Ama benim de tepem tüterse puşiyi çözeceğim. Omzuma atacağım, ha o zaman sakın bana yaklaşmayasın!!!"

Ve biz 50 yıldır böyle şapka bir ters bir düz, puşi bir bağlı bir omuzda anlaşıp gidiyoruz.".

Sezginiz ve sevginiz bol olsun…

Son Söz yerine;
Gülümsemek, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.