Şu sıralar herkes gibi bizimde kafamız karışık, Türkiye ile birlikte bizimde sınırları içerisinde yaşadığımız şehirdeki bir türlü bitmek bilmeyen aksine her geçen gün artan problemler, Yolun karşısına bile gidemeden dek gelen pek çok tanıdıktan dinlediğimiz ve bizi de üzen sorunların çözümü adına elimizden bir şey gelmeyince "acaba bir sigara yaksak mı" diye kendi kendimize sormuyorda değiliz.

Bizim sigara ile tanışmamız, akraba olmamız ve “bana sigaradan başka yanan yok” dediğimiz günler sanıyoruz ki 26 yada 27 yaşına geldiğimiz zamanlardı, Demiryolcu olan Rahmetli babamızın “Matara Çayı” eşliğinde içtiği sigaradan aldığı o “muhteşem “keyfi görüp “Bu sigara kötü bir şey olsa babama bu kadar keyif vermezdi” dedikten kısa bir süre sonra bizimde sigara ile olan muhabbetimiz olanca bağlılığı ile başlamış oldu.

İlk birkaç yılımız “acaba bizim kişiliğimize uyan ve bizimle bütünleşen sigara markası hangisidir.?” sorusuna cevap aramakla geçtikten sonra üçüncü yıl itibarı ile bizi ziyarete gelenlerden “Başkanım bir ihtiyaç varmıdır, sigaran bittimi.?” sorularına “gelirken sigara al” dediğimizde artık Yüksel Ercan’ın içtiği sigaranın markası olmuş ve yıllar yılı hiç kimse bize “Hangi sigarayı içiyorsunuz “sorusunu bir daha sormamıştı.

Sigara içmekten çok büyük keyif alıyorduk ve sigara içmenin son derece harika bir şey olduğunu haklı çıkaracak ne kadar örnek varsa tamamını öğrenmiş ve yakın çevremize de “sigarasız bir hayatın insana asla mutluluk getirmeyeceğini de” bizi dinleyen hemen herkese anlatmaya başlamıştık.

O yılları daha doğrusu sigaralı yılları şöyle bir hatırlatmakta fayda var, Şehirlerarası bir otobüse binip bir şehirden başka bir şehre gidene kadar otobüs içerisindeki bütün yolcuların bir anda yaktığı sigaralardan çıkan dumanlar sayesinde sigara içmeyenin bile “dumanaltı” olduğu, Kahvelerden dışarıya fabrika bacası gibi çıkan duman, evlerde, trenlerde, Gemilerde, yani aklınıza gelen gelmeyen açık-kapalı bütün alanlarda içilen sigaranın dumanı dolayısı ile bütün Türkiye’nin “dumanaltı” olduğu zamanlarda bizde var olan “dumanaltı” durumuna katkı sağlamak adına gereken bütün fedakarlıkları Allah için yetine getirmekten bir an bile geri kalmıyorduk.

Hayatının bir döneminde sigara içen ve daha sonra mecburi sağlık sorunları ile bırakmak zorunda kalan dostlarımıza da “Seninki de hayat mı Allah’ını seversen sigarasız bir hayat olurmu” diye çıkıştığımızda muhataplarımız her ne kadar haklı sebepler ileri sürseler de işin doğrusu sigaranın bize verdiğini düşündüğümüz o muhteşem zevk dolayısı ile hiç kimseyi dinleyecek bir durumda olmadığımızın da farkındaydık.

27 yaşından itibaren aşağı yukarı 20 yıl hiç durmadan sigara ile olan dostluğumuza en ufak bir söz gelmesin diye sigara paketini asla yanımızdan ayırmadığımız, Sigaranın yalnız kalmasına da asla göz yummadığımız bir noktada farkına vardık ki nikotin oranı son derece yüksek olan sigara tüketimi de günlük dört pakete kadar gelmiş dayanmış.

Bir dostumuz bize “Başkanım sizden sigaraya on gün ara vermenizi rica etsem ayıp etmiş olurmuyum” dediğinde “yooo olmazsın ama 10 gün sonra o sürede içmediğim sigarayı da biriktirip sigara içmeye başladığım günlere ek yapacağım ki sigaranın bende vebali kalmasın” dedikten sonra on günlüğüne sigaraya ara verdik.

On gün sonra bana “sigaraya ara ver” diyen arkadaşım ile bir eve gittik, Odanın kapısını açtığımızda “dayanılması mümkün olmayan leş gibi “kokuyu hissedip “buda nedir.?” dediğimizde arkadaşımız bize “Başkanım belki siz farkında değilsiniz içtiğiniz sigara dolayısı ile bu kokunun aynısı sizden geliyor, yakınınızdakiler belki size olan sevgi ve saygılarından bir şey söyleyemiyorlar ama sigara kokusundan herkesin rahatsız olduğunu da bilmenizi isterim, karar sizin “dedi ve çıkıp gitti.

Ertesi sabah gazeteye geldik, büyük bir acele ile sigara altı denilen kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 15.00’e kadar on gün süre ile içmediğimiz için biriken sigaraların bir tamamını birbirinin peşine ekleyip önümüzde yarım paket sigara kaldığında bize göre bugün bile bölgenin en iyi sigara içicilerinden birisi, olan bizim Büyük Patron Muzaffer abimi çağırıp “ Gel sevgili patronum an itibarı ile çok uzun yıllar içtiğim yol arkadaşım, can dostum sigarayı bırakıyor ve törenle bu son yarım paket sigara ve çakmağımı sana emanet ediyor bundan sonra asla sigara içmeyeceğimi beyan ediyorum” diyerek paketi teslim ettik ,sigara ile olan dostluğuma ara verdik ve o ara o gün bu gündür aralıksız devam ediyor.

Sigarayı bırakalı yıllar oldu, O ara AK parti hükümetinin bu memlekete ve bu memleketin insanlarına en büyük hizmetlerinden birisi olan “Sigara yasağının” bütün insanlık için ne kadar büyük bir nimet olduğunu çok uzun yıllar sigara kullanan daha sonrada bir anda vazgeçen birisi olarak takdir ediyor bunun içinde AK Parti, hükümetini takdir ediyoruz.

AK Parti hükümetinin sigara yasağını başlattığı tarihte Türkiye’de sigara içme oranı yüzde 31 dolayında idi, yapılan uygulamalar sayesinde bu oran yüzde 26’lar civarına indi, yüzde beşlik oran birilerine fazla bir anlam ifade etmeyebilir ancak Türkiye’nin nüfusunun 80 milyon olduğu yüzde beşlik oranın da 4 milyon vatandaşımıza denk geldiği düşünülürse hizmetin ne kadar büyük olduğu anlaşılacaktır.

İçerisinde bulunduğumuz günlerde yasaklar biraz esnetilince yüzde 26’lık oranın yeniden yüzde otuzlara çıktığı bakanlık tarafından açıklanınca yeniden bir şeyler yapma ihtiyacı ortaya çıktı ve “Dumansız hava sahası” daha fazla genişletilmeye bu kurallara uymayanlara verilen ceza miktarları da daha yukarılara çekilmeye başlandı.

Hükümetin o dönemlerde uygulamaya koyduğu “Dumansız hava sahası” uygulamasını biz sonuna kadar destekledik, partili partisiz bütün vatandaşlarımızın da bu uygulamayı desteklemesinin bir vatandaşlık görevi olduğunu ulaşabildiğimiz her kese anlattık durduk.

Bizim nerede ise 40 yıl sigara kullanan ve sağlık sorunları dolayısı ile bırakmak zorunda kalan bir amcamız var, biz amcamızın sigarayı bıraktıktan sonra gün saydığını çok yakından biliyoruz, sigara ile ilgili bu yazıya başlamadan önce kendisini arayıp “ Ne kadar oldu sigarayı bırakalı.?” diye sorduğumuzda cevap “Yeğenim sigarayı bırakalı 22 yıl 10 ay 19 gün oldu” cevabını verdi, kendisine “Böyle yaşamak iyi değilmi.? “diye sorduğumuz da da “Vallahi eğer sigarasız yaşamaya yaşamak diyorsan bende yaşıyorum” şeklinde bizi de düşündüren cevabı yapıştırdı.

Sigara yasağının karşısında olanlar hükümetin bu kararını sonuna kadar desteklerken bu yasağın karşısında olan ve sigaraya büyük bir aşk ile bağlanan çok sayıda vatandaşımızda “Yüksel Bey bir imanımız kaldı birde dumanımız, ikisini de bırakmaya hiç niyetimiz yok” diyerek geldiğimiz noktayı özetleme yolunu seçiyorşar..

Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi herkes gibi bizimde kafamız karşık, Böylesi durumlarda müracaat edilecek tek nokta ise sigara gibi duruyor ve biz de bu ara o noktaya gidip gitmeme noktasında ikilem yaşıyoruz.

Bir tarafta sigara, bir tarafta İman ve duman….Durum gerçekten karışık..

Yüksel Ercan ne yapsın.?