TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Kocaeli'nde Ahmet Davutoğlu'nun yeni partisinden Cumhur İttifakı'na kadar pek çok konuda soruları cevapladı. MHP'nin AK Parti'nin oy oranını düşürdüğünü ileri süren Arınç, YSK'nın İstanbul konusunda doğru karar vereceğini söyledi.

TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Cumhur İttifakı için MHP'nin AK Parti'nin oylarını yüzde 35'lere düşürdüğünü ileri sürdü. Ahmet Davutoğlu'nun yeni bir parti kurabileceğini söyleyen Arınç, gövdeyi güçlendirmek zorunda olduklarını belirtti. YSK'nın İstanbul seçimleri için adil bir karar vereceğini belirten Arınç, sonuçların açıklanmadığı her gün Ekrem İmamoğlu'nun daha da güçlendiğini söyledi.

Arınç, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 11. Kocaeli Kitap Fuarı'nda söyleşiye katıldı. 31 Mart seçimlerinde kim tehdit dili kullandıysa kaybettiğini söyleyen Arınç şunları söyledi:

"Bütün bu gürültüler biter. Bütün bunlar biter, ama bunları genel başkanların istemesi lazım. Sırtını sıvazlayarak, 'Hadi şunlara bir hakaret et aslanım' diye kürsüye adam göndermek var. 'Sakın ha bir tartışma istemiyorum Bu meselenin güzelce konuşulmasını istiyorum' diyerek grup sözcülerini biz seçerdik. 'Sen şu maddede konuş, sen şu maddede konuş' diyerek. Genel başkanların ve grup başkan vekillerinin inisiyatif alması lazım. Siyasette bu çok kolay yapılabilir. Yeter ki istensin. Seçimden 1 gün önce, Ankara'da bir dergide haftalık konferanslar oluyor. Ben, bana konuşma düştüğü zaman dedim ki, 'Ben bunu bilmiyordum ama çok güzel öğrendim. Ahmet Yesevi Hazretleri diyorsa ki, şeriat, tatlı dil, yumuşak dil, güler yüz bu çok önemli. Bana arkadaşlar soruyordu, 'Yarın ki seçimlerin sonucu ne olacak?' diye. Bu konuşmayı 30 Mart'ta yapıyoruz. 31 Mart akşamının sonuçlarını benden soruyorlar. Dedim ki, 'Ben şimdi inandım ki, Ahmet Yesevi Hazretleri'nin bu nasihatine kim uyduysa, o seçimi kazanır. Allah beni mahcup etmedi. Kim sert olduysa, kim nefret dilini kullandıysa, kim tehdit ettiyse kaybetti. Ben 'Kim' diyorum, siz içine kimi koyarsanız koyun da beni bulaştırmayın. 82 milyonun bütün farklılıklarına müsamaha ile bakarak bizim onları kucaklamamız lazım. Bu mümkün, yeter ki istensin" dedi.

Parti kurabilirler mi? Gelişmelere bakarsanız kuracaklar gibi. Toparlamak bize düşer.


"Ekrem İmamoğlu'nun üzerine koyuyoruz"

Geçen gün bir internet sitesinde röportaj verdim. Sonucun belli olmadığı her gün, Ekrem İmamoğlu'nun üzerine koyuyoruz. 1 kat, 2 kat, 3 kat, 5 kat, 6 kat. Siz bugün seçim kaybetmiş olsanız veya kaybettirilmiş olsa bile, şüphesiz YSK'nın kararıyla olacak, 5 sene sonrasının Cumhurbaşkanı adayına hazır olun. Bir işi kokutmamak lazım. Bir seçimin sonucu en geç 2 gün içinde alınır. Ama araya, 'Şu da vardı, bu da vardı, şu da böyleydi' diyerek işin doğasını bozmamak lazım. Ben Ankara'da AK Parti'nin bütün seçim çalışmaların katıldım. Özhaseki'nin gösterdiği her işi yaptım. Bu benim borcum, ben AK Partiliyim.

AK Parti Ankara'yı neden kaybetti?

Ama Mansur Yavaş'ın kazanacağı o kadar belli ki. 2 sebepten belliydi. Birincisi, adam bundan önceki seçimi kazandığına ama Melih Gökçek'in hilesiyle kaybettirildiğine inanıyor. İşin kötüsü, Ankaralı da buna inanmış. O yüzden afişlerde ne yazıyor? 'Hak yerini bulacak, Mansur Yavaş kazanacak'. Ankaralı buna karar vermiş. Kimi aday gösterseniz, kazanacağı az çok belli gibi. Şahsi kanaatimi söylüyorum. İkincisi, bu adamın çek, senet işi varmış da birisine şöyle bir imza atmış da, o da şöyle yapmış, böyle yapmış. Hangi tarihte bu? 2009'da, 2010'da, 2011'de. Sen yeni mi uyandın? Seçimden 1 hafta önce mi aklına geldi bu? Yapmayacaktınız bunu. Yapmayacaktınız. Bunlarla artık Türkiye'de hiçbir şey kaybedilmez. Kazanacağınız belli. Burada bizim yapacağımız şey, bu dedikoduyla, şu dedikoduyla değil. Özhaseki gibi bir adayımız var. Efsane bir belediye başkanımız var. Bakanlık yapmış bir insan, 'Ben Ankara'da bu seçimi kazanmak için her şeyimi ortaya koydum' diyor. Onun çevresinde kenetlenmemiz lazımdı."

"YSK adil bir karar verecektir"

Yüksek Seçim Kurulu zannediyorum ki adil bir karar verecektir. Sıkıntı içerisinde olduklarını görüyorum. Allah onlara kolaylık versin. Adaletten ayrılmasınlar. Adalet neyi emrediyorsa onu yapsınlar. Çünkü yanlış yaptığınız şeyi ileride düzeltmek mümkün olmuyor ve genelde halkın tepkisi farklı şekillerde tecelli ediyor. Ekrem İmamoğlu'nun bile hak kazanmadığı büyük bir popülariteyi biz kendi ellerimizle ona vermiş olduk.

Yeni parti iddiaları

Yine bir vesile ile, ben bu partiden ayrılıp da parti kuranları, bu sonuncuları da çok kast etmemiştim ama, mesela İdris Naim Şahin kendine göre bir parti kurdu. İdris Bal diye birisi vardı, Kütahya milletvekiliydi. O kendine bir parti kurdu. Abdüllatif bey ayrıldı, bir parti kurdu. 'Muhalif olabilirsiniz, partiden de ayrılabilirsiniz. Ama bunu AK Parti'ye karşı çıkarak asla yapamazsınız. Köşenize çekilirsiniz, 'Allaha ısmarladık' dersiniz. Oturduğunuz yerden siyaset yapmaya devam edersiniz ama AK Parti'ye rakip olacak, AK Parti'yi zayıflatacak hiçbir hareketin içerisinde olamazsınız. Bunu affetmem' dedim. Ben bu işlerin dışındayım. Benim partim var, AK Parti. Hepinizin siyasi kanaatlerine saygı duyuyorum. Ben kendimi tarif ediyorum. Benim bir genel başkanım, bir liderim var. O da Recep Tayyip Erdoğan. Yanlışları var mı? Var. Benim yanlışım daha fazla. O insanı, ben bir örnek insan olarak görüyorum, hatalarıyla birlikte. Ama Türkiye için yaptıklarına bakıyorum ki, onunla beraber olmak benim için çok şerefli bir görev."

"Parti kuracaklar gibi"

O yüzden biz bu düşüncelerimizi arkadaşlarımıza da ilettik. Şimdi benim tek bir arzum var. Ben bunlarla hiç ilgilenmiyorum. Ama okudukça da endişe ediyorum. Parti kurabilirler mi? Gelişmelere bakarsanız kuracaklar gibi. Toparlamak bize düşer. Bunu şuradan hatırlayın. Hepiniz internete sorun, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye vasiyeti. Bunu bizim genel başkanımız da çok okurdu eskiden. Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye hitap ediyor; 'Bundan sonra güceniklik bana, onları bütünlemek sana, nefret bana, sevgi duymak sana'. Yani bey olmak, Cumhurbaşkanı olmak, lider olmak Osman Gazi'nin Şeyh Edebali'den aldığı vasiyeti yerine getirmekle mümkün. Biz bir zaman bunları cebimizden, elimizden düşürmüyorduk. Şimdi biraz unuttuk gibi. Başımızdakilere duyurulur. Yumuşak dil kullanın. Hepsini kucaklayın. Bizim düşecek bir çınar yaprağına tahammülümüz yok AK Parti'den. Gövdeyi güçlendirelim.

"Bahçeli bizi yüzde 35'lere düşürdü"

Türkiye'nin 40 tane sorunu var. Bunları bölük pörçük aşamayız. Birbirimize dayanarak aşacağız. O yüzden hepimiz çobansak, Hadis-i Şerif öyle, hepimiz sürümüzden sorumluysak, aile reisi ailesinden, belediye başkanı belediyesinden, Cumhurbaşkanı da madem bütün milletin birliğini temsil ediyor, bir taraftan da AK Parti'nin Genel Başkanı, hem milletin birliğini temsil edecek, ona zillet, buna illet demeyecek, hem de partisini ayakta tutacak. Bir Davutoğlu kolay yetişmiyor, bir Ali Babacan kolay yetişmiyor, bir Abdullah Bey kolay yetişmiyor. Bunlar bizim insanımız, bunları bir arada tutmamız lazım. Gene liderlik sende olsun, ama şu partinin ayrılıklara tahammülü yok.

Bahçeli bizi yüzde 35'lere düşürdü. Yüzde 35'lere düştüysek biz, kendi ifadesine göre söylüyorum, parti olarak, seçimde aldığımız sonuç olarak değil, biz yüzde 19'uz dediği zaman bize kalan yüzde 32. Bu doğruysa bir alarm zili çalması lazım. Tekrar ayağa kalkacağız, kucaklaşacağız. Bu iş çok kolay."

KAYNAK; İnternethaber

Editör: TE Bilisim