Gelecek Partisi Kocaeli İl Başkanı Ömer Faruk Başaran, Gelecek Partisi’nin konuyla ilgili
yayımladığı mesajı kamuoyuyla paylaştı.
ABD Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan açıklaması konusundaki temel değerlendirmemiz üç ana
unsura dayanmaktadır:
1. Dün yaptığımız açıklamada, ABD yönetimine, Türk-Amerikan ilişkilerine bugün
hakim olan sıkıntılı konjonktürü istismar çabalarına imkan verilmemesi, yaşanan tarihi
acıların iç siyaset malzemesi yapılmaması, ABD’nin karşılıklı empatiye dayalı bir
diyalog sürecine ve barış vizyonuna katkıda bulunması yönünde çağrıda bulunmuştuk.
ABD Başkanı Joe Biden’ın bu çağrımızın aksine subjektif ve tek yanlı tarih
yorumlarına dayalı “soykırım” açıklamasında bulunmasını şiddetle kınıyoruz. Siyasi
istismara dayalı bu açıklamanın ikili ilişkilere, Kafkasya’da bölgesel barışa ve Türk ve
Ermeni toplumları arasında kurulabilecek yeni bir diyalog zeminine darbe vurmuş
olduğu açıktır. Ayrıca bu açıklamada Birinci Dünya Savaşında milletimizin verdiği
kayıplara ve Asala terör örgütünün saldırılarında hayatlarını kaybeden masum
diplomatlarımıza ve sivillere hiçbir atıfta bulunulmamış olması ABD Başkanının
temel amacının bir tarihi gerçeklik arayışı değil, milletimize dönük haksız bir
yargılama çabası olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
2. Gelecek Partisi olarak bu haksız ve hasmane açıklama karşısında yetkili makamlarca
yapılacak diplomatik girişimlere ve atılacak doğru adımlara destek vereceğimizi ve
dayanışma içinde olacağımızı beyan ederiz. Ancak, yarım asrı aşan kararlı bir
diplomatik mücadele sonrasında gelinen bu son derece onur kırıcı tabloda koalisyon
iktidarının hamasete dayalı, irrasyonel, bilgi ve donanımdan uzak ve teslimiyetçi
yaklaşımlarının payı büyüktür. Dış politikada tarafların gösterdiği tepkiler ülkelerin
genel itibarına göre şekillenmektedir. Böylesi bir açıklamanın 100. Yıl gibi sembolik
bir tarihte yapılmadığı halde şimdi yapılabiliyor olması, 2015’ten bu yana dış
politikada kaybedilen itibarın ve sarsılan caydırıcılığın bir göstergesidir. Öte yandan,
bir önceki ABD Başkanı’nın “aptal olma” hitabına hak ettiği tepkinin gösterilmemiş
olması, aylardır bir telefon görüşmesi için neredeyse yalvarır bir tavır sergilenmesi ve
nihayet telefon görüşmesinin açık bir mesaj ve istiskal niteliği taşıyacak şekilde 24
Nisan’dan bir gün önce gelmesinin de kabullenilmesi milletimizi temsile yakışmayan
edilgen ve teslimiyetçi tutumun bir yansımasıdır. Bütün bu itibar kaybı, teslimiyetçi
ruh hali ve diplomatik rasyonaliteden kopuş ABD’deki lobileri ve ABD Başkanı’nı
cesaretlendiren unsurlar olmuştur.
3. Şimdi yapılması gereken bir taraftan ülkemize yeniden itibar kazandıracak bir dış
politika stratejisinin benimsenmesi, evrensel geçerliliği olan bir söylemin inşa
edilmesi ve tarihi olayların tek taraflı yorumlanmasını engelleyecek şekilde ortak
acıları paylaşmayı amaç edinen “adil hafıza” ilkesine dayalı cesur ve proaktif bir
eylem planının hayata geçirilmesidir. Asırlarca birlikte yaşadığımız Balkanlar,

Kafkaslar ve Ortadoğu halklarıyla omuz omuza karşılıklı anlayışa dayalı yeni bir
bölgesel düzen misyonu doğrultusunda çaba sarf etmek üçüncü tarafların siyasi
istismarını engelleyecek yegane yoldur.

Editör: TE Bilisim