Aklî dengesini yitirmiş kimi insanların yaptıkları öyle işler vardır ki, bunu akıllı insanlar bir araya gelse ne yorumlayabilir, ne de çözebilirler.

Kimi zaman bir insan öyle delice bir iş yapar ve zarara yol açar ki, pek çok akıllı kimse bir araya gelir ama bu zararı gideremez; işi de düzeltemez

Sözun özü:
Şurası muhakkak ki, insanın ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Çoklukla güven de vermez. Hiç umulmadık bir anda nankörlük edip çıkarı için iyilik gördüğü kimseye bile kötülük yapabilir.

Kedinin biri dağda kuş kovalarken birden kendini bir aslanın ininde bulmuş. Gürültüye uyanan aslan kükremiş:
“Bre sen kimsin? Ne işin var, benim inimde?”
Kedi korkmuş, paçayı kurtarmak için: “Tanımadın mı beni? Ben senin dayınım,” demiş.
Aslan, baştan ayağa süzmüş kediyi: “Yüzün gözün, elin ayağın, postun tüyün aslana benziyor ama pek bir küçüksün. Sen nasıl benim dayım olabilirsin ki?” diye sormuş.

Ah yeğenim,” demiş kedi, “ben de senin gibi büyüktüm. Ama şu insanoğlu var ya çiğ süt emmiş. Bana etmediği zulüm kalmadı, küçülte küçülte bu hale soktular beni.”
Aslan öfkelenmiş:
“Vay vicdansızlar! Demek öyle ha!”
“Yaa… Böyle işte!”
Kısa bir an düşünen aslan, birden fırlayıp kalkmış ayağa:
Hadi, kalk gidiyoruz,” demiş.
“Nereye?”
Göster bana şu insaoğlunu da yaptıklarının hesabını sorayım!” Bakmış aslan ciddi, vazgeçirmeye çalışmış kedi:
Aman etme, bu insanoğlu çiğ süt emmiştir. Ben yandım, sen de yanma!”
“Olmaz!”
demiş aslan.
Hesap soracak, kafaya koymuş bir kere.
Uzun süre yürüdükten sonra ormanın kıyısında bir oduncuyla karşılaşınca kedi durdurmuş aslanı, “İşte bu,” demiş.
Aslan, oduncuya doğru kükreyerek:
İnsanoğlu denen çiğ süt emmiş sen misin?” diye sormuş. Oduncu, dönüp şöyle bir bakmış:
Benim, ne olacak?” demiş.
“Dayıma yaptıklarının hesabını vereceksin!”
“Ne yapmışım dayına?”
“Daha ne yapacaksın? Baksana ne hale getirmişsin? Dayak yemekten ufalmış iyice…”

Oduncu, kediye bakmış. Kedinin bir oyunuyla karşı karşıya olduğunu anlamış. Aslana derdini anlatamayacağı ya da kaçıp kurtulamayacağı için:
Peki, hesaplaşalım,” demiş. “Ama önce şu kütüğü yarmalıyım. Yardım et de çabuk yarayım.
Bir an önce hesaplaşmak isteyen aslan:
Tamam,” demiş, “nasıl yardım edeyim, çabuk söyle!”
Oduncu, kütüğün ortasına bir kama saplayıp boydan boya yardıktan sonra aslana dönüp:
Şu yarığa bir pençeni sok da çabuk yarayım,” demiş.
Aslan, kütüğün aralığına bir pençesini sokmuş. Oduncu, aynı anda kamayı çekince aslanın ayağı sıkışıp kalmış. Başlamış acı içinde bağırmaya.
Oduncu, doğrulmuş olduğu yerde:
“Tamam mı?” demiş, “Hesaplaştık mı çimdi?”
Acıyla haykıran aslan:
Tamam, tamam!” demiş. “Dayım, insanoğlu çiğ süt emmiştir, demişti de inanmamıştım. Doğruymuş meğer!

Bunları neden yazdım:
Küresel bir Felaketin içinde olan dünya  nin bir Yarım Adası olan Turkiye'mız de bu felaketin bir şekil de içindedir.
Devlet yöneticilerimiz, çok büyük bir özveri ile ki Başta  Sağlık.Bakanımız 
Tehlikeyi önceden fark ederek  acil tedbirler ile çok fazla kıyım olmadan  (şimdilik çok şükür ölüm olayı yok) çok başarılı bir önlem tedbiri aldırdı.
Daha sonra da Tüm Hükümet yetkilileri ortak bir tutum sergilediler ve az bir zarar ile nasıl atlatırızın tedbirlerini aldılar.
Yani bu arada şer insanları rahat  durmadı.
Birer yazı kaleme alarak, insanları tedirgin ederek huzursuzluk çıkardılar.
Sosyal medya da çeşitli yazılar ile ,hem Sağlık Bakanlığını ,hem de Emniyet camiamıza yok yere meşgul ettiler.

Demem o ki,Yukarıdaki giriş kısmında yazıldığı gibi,İnsan oğlu çiğ  süt emmiştir Atasözünü ispatladılar.
Yapmayın,yalan Yanlış yazılarla insanları meşgul etmeyiniz.
Devlet yönetimi sadece bu KOVİT-19 virüsüne yönelik mücadele ederken biz de yanlarında olalım, lütfen asılsız yazılar ile dikkatleri dağıtmayınız.
Sosyal Medya ile insanları panik yapmaya sürüklemeğiniz.
Millet olarak kazasız, belasız kurtuluruz inşallah.