Sülün Osman ile başlayan Banker Kastelli ile devam eden yurdum insanının dolandırılmaktan bıkmayan süreci olanca hızı ile devam ediyor, Daha çok “bul karayı al parayı” ifadesinde kendisini bulan dolandırıcılık mesleği de yıllara sarih değişim ama daha çok gelişim gösteriyor.

İnsanoğlu oldum olası çalışmaktan çok kısa yoldan zengin olmak gibi bir hayale sığınır bir kısım insan zorda olan ekonomik durumunu düzeltmek başka bir kısım insan da var olan ekonomik birikimini kısa yoldan iki-üç katına çıkarmak adına sonradan kendisini hüsrana uğratacak riskleri almaktan bir türlü çekinmiyorlar.

Son dönemlerde birbiri ardına patlayan büyük çaplı dolandırıcılık olaylarının kanunlarda var olan boşluklardan kaynaklandığı artık çok net bir şekilde ortay acıkmışken kanun yapıcılar bu boşlukları neden doldurmazlar onu da anlayabilmiş değiliz.

Bugün yerleşim merkezlerinde var olan iyi bir iş merkezinde son derece donanımlı bir ofis yapan bir insan “Yurt dışına büyük bir firmanın şantiyesinde şu nitelikleri taşıyan elaman şu kadar maaşla görevlendirilecektir, İşe başvuru ücreti ise şu kadardır” şeklinde bir duyu yapsın hiç endişeniz olmasın binlerce insan bu fırsattan faydalanmak için sabahın erken saatlerinde ofisin kapısında kuyruğa girer, hatta o yerleşim merkezinin ileri gelenlerinden kendi sırasının biraz öne alınması adına devreye sokmaktan çekinmezler.

Piyasa değeri belki 200 bin lira olan bir otomobili herhangi bir dolandırıcı “-Bu araçlar fabrikadan promosyon olarak belli sayıda 75 bin liraya verilecek” şeklinde duyuru yaparak satmaya kalksın yurdum inşanı bu işin sonunda arıza olduğunu bile bile otomobili almaktan asla geri durmaz.

Bu şekilde yüzlerce binlerce örnek vermek mümkün, Batı ülkelerinde de böylesi dolandırıcılık elbette ki var ancak orada kanunlar bize göre vatandaşı daha fazla koruyup kollamaya matuf bir şekilde olduğu için hasar bizdeki kadar fazla olmuyor.

Bütün bunların sebebi insanoğlunun ekonomik durumunu çok daha iyi noktalara taşıması isteğinden kaynaklanıyor, İşsizliğin bu kadar fazla olduğu, Liyakat denilen olgun yerle yeksan edildiği, torpilin en üst noktaya taşındığı , siyasetin hiç olmadığı kadar hayatımıza egemen olması ister istemez insanımızı kısa yoldan para kazanma yoluna sevk ediyor.

Toplumu tüm kötülüklerden koruyacak temel bir eğitim sistemimiz yok, Çok partili hayata geçileli beri iktidara gelmeyen siyasi görüş nerede ise kalmadı ancak her gelen iktidar eğitim sistemimizi yap boza çevirdiği için ne akıllı insan yetiştirebildik nede ahlaklı insan.

Eğitim noktasındaki sıkıntımızın daha beterin Kültürel noktada yaşıyoruz, Milletin değerlerine ters nesilleri yetiştirip sokağa salan bu sistem aslında vatandaşın canını her geçen gün daha fazla yakan dolandırıcıların ortaya çıkmasına imkan sağlıyor.

Birkaç gün önce 28 yaşındaki bir gencin yaklaşık 400 bin kişiyi dolandırması ve söylenenlere göre 2 Milyar dolar para ile yurt dışına kaçması nasıl bir zafiyet içerisinde olduğumuzun da en büyük göstergesi.

Vatandaşın canını yakan bu dolandırıcıların ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından neden daha dikkatli bir şekilde denetlenmediğini oldum olası anlayamıyoruz,

Biz gazeteciyiz, toplumu aydınlatmak adına bir yayın kuruluşunu hayata geçirmek istediğimizde onlarca kurum ve kuruluşun denetiminden geçtiğimiz noktada vatandaşı 2 milyar dolar dolandıran 28 yaşındaki bir gencin bu kadar başıboş bırakılmasının hesabını kim verecek, doğrusu merak ediyoruz.

Kanunlarımızda bu kadar boşluk varken biz var olan dolandırıcılık çeşitliliğinin önümüzdeki dönemlerde daha da tavan yapacağını düşünüyoruz, Çalışmakla bir yere varılacağının farkına varan vatandaş yıllar yılı bir taraftan Milli Piyango-Spor toto-Spor Loto-at yarışları başta olmak üzere pek çok şans oyunlarının peşine düşerken çok sayıdaki yurdum insanı da sonunda hüsran olduğunu bile bile “belki hayatım değişir” diye hemen sokağın başındaki tokatçıların elinde mağdur oluyor.

Kimi kime şikayet edeceğiz.?..

inanın bizde bilmiyoruz..