Hayat bir alış-veriştir. Nefes alarak başladığın hayata, aldığın nefesi vererek gözlerini yumacaksın. Tüm sahip oldukların bir gün verilecek. Âmâ gönüllü, ama zorunlu. Gönüllü verirsen haz duyarsın, zorunlu verirsen ömründen verirsin.   Çünkü dünya vermek üzerine kurulmuş bir düzenin adıdır. Her şey kendinde olanı, kendinin olanı verir. Hayatını sürdürür.

Güneş; hiçbir canlı ve cansız varlığı ayırt etmeden ve hiçbir talep gelmeden ışığını, ısısını verir. Ay, geceyi aydınlatırken kimlik sormaz. Bahçenizdeki nar ağacı da böyledir, sütünü sağıp içtiğiniz keçi ’de öyledir. Toprak hiçbir ayrım yapmaksızın kim ekerse, ne ekerse onu verir. Vermekten hiç yorulmaz. Yaşamak için, yaşatmak için vermek gerekir. Vermekten kaçınmak yok olmaktır.

Çiçeğin görevi arıya bal vermektir. Arının görevi topladığı balı işleyip varlığın hizmetine sunmaktır. Çiçek, arıdan nektarını kıskanmaz, arı nektarı toplamaktan yorulmaz.  Çiçek arıyla, arı çiçekle hayat bulur.

Aldığın bir nefes, verdiğin bir nefes. Siz hiç iki nefes alıp, bir nefes vereni hiç gördünüz mü?  Emanetçi olduğun bir yerde tasarruf yapamazsın, mülk sahibi olamazsın.

İbrahim Ethem, Belh şehrinin sultanı iken bir gece kapıya bir yabancı geliyor ve ısrarla ben bu gece bu handa konaklayacağım diye tutturuyor. İbrahim Ethem dışarıya çıkıyor o yabancı adama diyor ki “burası han değil ki benim sarayımdır. Yabancı adamın cevabı düşündürücüdür:

Bu saray senden önce kimindi?”

-“Babamın”

- “Ondan önce?”

-“O’nun babasınındı”

-“Ondan da önce?”

- “Her halde bir başkasınındı ne bileyim”

-“Peki, şimdi onlar neredeler?”

-Hepsi de bu dünyadan göçtüler artık yoklar.”

Peki, herkesin bir müddet oyalanıp sonra da gittiği yer bir han değil de nedir?” Bir gün biz de bize ait zannettiğimiz her şeyi bırakıp gideceğiz. Gitmeden önce, güneş gibi, ay gibi, yıldız gibi, alınan bir nefes gibi olmak lazım. Yani vermek lazım.

Bütün hayatı boyunca, helal, haram demeden miras biriktirdiğini düşünen, vakti gelince hepsini mirasçılarının bir kısmına toptan verecek farkında değil. Ben etrafımda babasının miras bıraktığı evde uzun süre oturan hiç kimseye rastlamadım. Sizin vermediğinizi mirasçılar verecek. O halde nefes alırken verin, kâinatın işleyişine ters düşmeyin. Tüm sahip olduklarınız bir gün verilecek.

Seven sevgisinden, bilen bilgisinden, gören görgüsünden verecek. Allah, verenlerin elleriyle nimetleri dağıtır, dillerinde dua olur, şifa olur, gözleriyle merhamet olur gülümser kâinata.

Toprak ayrım yapmaz, ne ekersen onu biçersin. Toprağa ne verirsen onu fazlasıyla alırsın. Toprak cömerttir. O halde aldığın nefese son verirken ne ekmek istersin?