Hala inanmadığım ve ne olduğu belli olmayan aşısını reddettiğim coronanın ara verdirdiği irili ufaklı stk'ların art arda yapılan kongrelerinin yanında aydın, adaletli, hukukçu yani kısacası toplum önderleri olarak sayılabilecek insanların içinde olduğu kurumlarda seçimlerini yapmaya başladığı şu günlerde bir şey sormak istiyorum.
Ve bu sorumu gerek bu ülkenin ileri gitmesi için çabalayanların, kentlerinin istenen yere ulaşmasına çalışanların, kalben, gönülce hatta ailesini, çevresini, kazancını ikinci plana atarak cebinden yaptığı masraflarla toplumuna bir şeyler vermek isteyenlerin paçalara yapışıp, aşağı çeken zehri olduğunu sanıp, kendilerini zehirlemekten öte bir yere gidemeyen akreplere, yengeçleredir..
Ve soruyorum..
Sen ey zehiri bile sahte olan akrep ya da bacakları çarpık yengeç sorum sana..
Ya paçalara yapışıp, içinde bulunduğun çukurdan daha çukur yere çektiklerine zaman kaybettirmekten öte sen kendin ne kazandın?
Lütfen söyler misin..
Bugüne kadar yaptıklarınla muhtar mı oldun, dernek, federasyon başkanımı, partinde boş üyelikten öte delege, vekil, bakan mı oldun?
Ya da paçasına yapışıp, çektiğine kaybettirirken sen paramı kazandın yoksa adam mı veya insan mı oldun?
Lütfen söyler misin paçalara yapışarak, salağanları, sarhoşları, kendine, ülkesine olduğu gibi çevresine, hatta ailesine hayrı olmayanları, etrafını görmeyenleri, anasına, babasına dahil ülkesine beş kuruş faydası olmayanları ya da kızını, çocuğunu oğlunu hatta eşini mutlu mu ettin, işe mi koydurdun, ihalemi aldın, dava mı kazandın?
Evet ne kazandın bugüne kadar Akreplik ve Yengeçlik yapmaktan öte..
Bilmiyorum ama böcekler sülalesinde olan Akrep ve Yengecin birbirleriyle oldukça uyum içinde olduklarına inanmayıp, onsuz da kalmadığımı fallarda söylendiğini biliyor, anlıyorum.
Ve Yengeç ile Akrepin aynı grupta bulunduklarından dolayı da birbirleri ile bir hayli uyum içinde olan iki böcek olduğunu sanırım sen bilmiyorsun?
Çünkü sana, size çok benzediğini düşündüğüm bu iki böceğin duygularının da aynı yoğunlukta yaşadığını da bu yaşıma kadar yaşadıklarımla çok iyi biliyorum.
Ve bir taraftan meslek edindiğin sahtekâr tutum ve alçakça davranışlarınla arkadaş, dost, kardeş, yoldaş dediğine Akrep ve Yengeç misali hep paçasına yapışıp, içinde bulunduğu çukurdan dışarı çıkmaya çabalarken ve paçasını tuttuğuna kaybettirdiğin zamanı, mevkii, makam gitti derken senin de hep içinde bulunduğun çukurdan kendini dışarı atamadığını da niye anlamıyorsun?
Ha çıktım diye sevindiğinde ise ışıkları ile seni tanıyan, bir damla su bile vermeyip, yakıp kavuran güneşin sıcaklığında ya yanar, kavrulursun veya kendine benzetmeye çalıştığın ama tüm engellenmelere, adice, acıtarak paçasına yapışanlara karşın özgüveni ile, insanlığı ve en önemlisi kin ve nefret taşımayan yüreği ile hep uçan Kartalın daima Kartal olduğunu niye bir türlü anlamazsın?
Ve er geç o Kartal'ın pençelerine yakalanıp, gagasıyla param parça edilip, derme, çatma bacakları ve kuru kafası çöpe atılanların Akrep ve Yengeçlerin olduğunu ve onların toplumdan dışlanmış insan misali hep tek kalmış halde ya sahil kenarında, çöllerde veya çer, çöplerde en önemlisi karanlık çukurlarda olduğunu da unutma sakın.
Çünkü, paçasına yapıştığın ve 'Ona kaybettirdim' diye sevinirken asıl kaybeden sürüngen böcek olduğunu unutup, insan olacağını sanan sen sayın Akrep, Yengeç...