Dünya var olalı beri insanoğlu daha rahat bir hayat yaşamak adına uğraşır durur, Hayatını devam ettirebilecek bir işe sahip olduktan sonra rahat yaşayabileceği bir ev seyahatler için bir otomobil sahibi olmak ister, bu iki ihtiyaç sonrası hesabında bir miktar parası olursa emeklilik süresi boyunca rahat huzurlu bir hayat sürer.

İnsanın rahat yaşaması adına bu taleplerin karşılanacağı ülkeler elbette ki değişiklik gösteriyor, Ekonomik durumu iyi olan, Sınırları içerisinde yaşayan vatandaşların rahat bir hayat sürmesi adına gerekli teknolojik süreci tamamlayan ülkeler ile bu imkanları sağlayamayan ülkeler arasındaki uçurum arttıkça insanların refah düzeyi de değişim gösteriyor.

Türkiye maalesef sözünü ettiğimiz gerekli teknolojik devrimi sağlayamayan, İnsanlığın ihtiyacı olan bilimsel gereçleri üretemeyen ülkeler sınıfında çakılı kaldı, En basit ihtiyaçlarını bile diğer ülkelerden sağlamak zorunda kalan Türkiye’de talep edilen rahat yaşam bir türlü hayata geçirilemiyor.

Başta Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde bizim için ulaşılmaz durumda bulunan ev araba ve diğer ihtiyaçlar AB ülkelerinde yaşayanlar tarafından kolaylıkla sahiplenebiliyor.

Ekonomide başlayan ve bir türlü durdurulamayan daralma yüzünden artık temel ihtiyaçlarımızın başında gelen ev ve otomobil sahibi olabilmek nerede ise mucizelere kaldı.

Emekli oluncaya kadar işten atılma tehlikesinin olmadığı bir devlet kurumunda iş bulabilen bir vatandaşımız ortalama 5 bin lira maaş alıyor, 5 bin lira maaş alan bir vatandaşımızın bu para ile evini geçindirmesi sonrasında da ev ve araç alabilmesi bu aşamada artık imkansız bir hale gelmiş durumda.

Uzun yıllardır yap-sat işi ile uğraşan bir arkadaşımıza geçtiğimiz gün “-Uzun bir süredir konut inşaatı yapmıyorsun, paraya ihtiyacın kalmadı galiba” dediğimizde “-Abi ihtiyaç var ancak bu şartlarda  yapacağım konuttan para kazanmam mümkün değil, inşaatın başlangıcı ile bitiş süreci arasında artan maliyetler ile bırak para kazanmayı elimizdeki paranın da gideceğini düşünüyorum” cevabını verdi.

İkinci araç fiyatlarında geçtiğimiz yıl birden bire başlayan artış hepimizin malumu, normal şartlarda 70 bin liraya alınacak bir binek otomobilin birden bire 170 bin liraya çıktığı bir süreçte vatandaş araç alamıyor araç satanda sattığı miktar ile araç almakta zorlanıyor.

Yurt dışına çıktığımızda o ülkelerde var olan araç ve konut fiyatlarını gördüğümüzde inanın şaşırıp kalıyoruz, Dünyada var olan araç marka ve modelleri belli, araç üreten ve ürettikleri araçları dünyanın hemen her ülkesine gönderen ülkelerden çıkan araç fiyatları hemen herkes tarafından biliniyor.

Bizde artık aracın en az 3 yada dört katı olan vergiler yüzünden Avrupalının on liraya bindiği araca Türk insanı 40 yada 50 liraya biniyor, “-Biz neden elin Avruplalısı gibi ucuza araç binemiyoruz.?” şeklindeki soruya araç üreticilerinin cevabı “ Sorun bizim araç fiyatlarında değil sizin ülkenizdeki vergilerin anormal yüksek olmasında” oluyor.

İhtiyacımız olan gereçlerin pahalılığını sadece konut ve araç olarak sınırlamak tabi ki yanlış, Cep telefonundan tutunda eldivenden merdivene kadar bizim üretemediğimiz ve dışarıdan gelen tüm ihtiyaçlar olağanüstü vergiler ile donatılınca bizi şaşırtan olağanüstü rakamlardan da maalesef kaçış olmuyor.

Sözünü ettiğimiz ihtiyaçların en azından bir kısmını kendimiz üretmeden ürettiklerimizi de dünyanın başka ülkelerine satmadan içerisinde bulunduğumuz bu sarmaldan kurtulmanın mümkün olmadığını bizde biliyoruz bizi yönetenlerde biliyor.

Aksini iddia eden varsa gelsin bizi de ikna etsin..