Zorlu covit günlerinden, sonra bugün izalosyon günlerimiz bitti.Ani gelişen bir arkadaş görüşmesi için  evimizin bulundugu sokağa on dakikalığına indim.Görüsme bitmiş tam eve yöneldiğimde,karanlık kaldırımda birden gözüme çarpan beton  duvarda yetişen çiçekti.Hemen telefona sarılıp onun resmini çektim.

Tarih boyunca buna benzer binlerce olaya şahit olmuştur insanlar, hatta bizler de benzeri şeyleri görmüşüzdür. 

Fakat bizler böylesi ibretlik olaylarda, şu ayet-i kerimede Yüce Rabbimizin buyurduğu gibi olmamalıyız:

"Göklerde ve yerde nice ayetler, işaretler var ki, onlar [üzerinde düşünmeden] sırtlarını çevirerek yanlarından geçip giderler!" (Yusuf Suresi, 105. ayet)

Sırtımızı çevirip dönüp gitmemeliyiz. Bu ufacık gibi görünen şeyler birer ayettir. Birer işarettir, birer uyarıdır...

Şu beton duvarda açan çiçek nasıl sert betona rağmen "Bismillah" deyip, (mücadele) ediyor, kök salıyor, çaba ve gayretini sonuna kadar sürdürüyor ve Allah'ın rahmetinden hiç ümidini kesmiyorsa bundan ibret almalıyız.

Gerçekte de hayatımız da aynı o çiçek gibi, beton kadar sert ortamlarda ve şartlarda bulunabiliriz...

Hastalıklar, ölümler, ayrılıklar, yenilgiler, evlendirilmesi gereken gençlerimiz, kayıp giden nesillerimiz, toplumun cehaleti, yöneticilerin adaletsizlikleri, çevremizi kuşatan cahili yaşam, haramlar, günahlar, bitmesi gereken bir okul, ödenmesi gereken faturalar, kiralar, borçlar, nefsimizin azgın arzuları, küfrün galibiyeti ve zulümleri, gevşemiş umudunu kaybetmiş dostlar, tartışmalar, fitneler, cedeller, iftiralar.... hasılı say ki say!

Evet, tüm bunlara rağmen, tüm bu "betonumsu şartlara" rağmen Yüce Allah'ın rahmetinden ümidimizi kesmemeli şu narin  çiçek gibi gayretine bakıp utanmalıyız...
 
Sonuçta bizler "başarı" dan sorumlu değiliz, "mücadele"den sorumluyuz. İnsanca yaşama ve yaşatabilme mücadelesinden...

Ve unutmayalım ki...

Tüm bu çabalarımız aslında kendi eteğimizi cehennem ateşinden kurtarmak içindir.