Yeni bir ayın ilk günü öncesi geride kalan günlerde yaşananları arkada bırakmanın hüznüyle "bir günü daha geride bıraktık" diyerek eve dönerken aldığım güzel bir davet üzerine uzun süredir gidemediğim, katılamadığım konserde buldum kendimi.
Kardeşliğin önemine dikkat çekilip, bu önemin çok da önemsenmediği bir zamanda türküleriyle kardeşliği anlatmaya çalışan gurubun Kürtçe, Türkçe, Ermenice, Lazca tüm kardeşlerin türkülerini halaylar eşliğinde sıraladıkları İst./Beşiktaş/Maçka Küçükçiftlik parkındaki Birgün Gazetesinin organize ettiği konserdeydim.
10 yıl önce imzamla atılan ve bugün çöken 'İşte Fatih Projesi' gibi yıllarca birlikte ülke gündemine manşet ve sürmanşetler attığımız Birgün Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni, sevgili gazeteci meslektaşım İbrahim Aydın'ın özel daveti üzerine gittiğim konserde günün yorgunluğunu atarken omuzlarına binen yükün hafiflediğini de hissediyordum.
Ve bu tür etkinlikleri bilen, düzenleyen ama bir türlü kimseye yaranamayan biri olarak etkinliğin yoğunluğunun bir hayli yerinde olmasına sevindi, beş on insan değil, bir iki insanın bir araya gelmekten korktuğu bir zamanda..
Günü birlik dolaştığım İstanbul'un her köşesini gezdiğimi düşünüp bitirdiğimi zannederken daha önce görmediğim yeni bir köşesinde kendimi bulmama vesile olan bu konserde dikkatimi çeken diğer önemli bir konuda, gördüğüm bu yoğunluğun neden gazete tirajlarında olmayışıydı.
Her iktidarın değil, halkın ve kamuoyunun yanında olmayı kendisine ilke sayan Birgün Gazetesinin organizasyonuyla gerçekleşen ve gazetenin Genel Yayın Yönetmeni, meslektaşım İbrahim Aydın'ın birileri gibi kendilerinin olmayan, kiralık, şirketlerin 4x4 lü ciplerle korumalarla değil, ev sahibi olarak misafirlerini tüm mütevaziliğiyle konser giriş alanında karşılaması diğer ayrı bir güzellik olsa da bu yoğunluğun neden gazete tirajlarına yansımadığını sorgulatıyordu.
Çünkü başta biz sol orijinliler olmak üzere Sağ ve muhafazakâr kesimin Birgün Gazetesi gibi ciddi gazetelerin niye bu yoğunlukta tiraj alamadığını bir gazeteci olan bana da sorgulatırken organizasyonu yapan arkadaşların büyük emek harcayarak her gün çıkardıkları ama okurun her gün bir tane almaktan erindiği, sahiplenmediği gazetelerini konser alanının girişine niye getirmediklerini de üzülerek soruyordum. 
Buna neden ise günlük gazete alma alışkanlığı olmayan o yoğunluğa bir gazete satardık en azından diyerek.
Ama inancım o ki başta Birgün Gazetesi olmak üzere hepimiz, haberlerimiz, yorumlarımız ve o haberlerle, yorumlarla her gün yazılıp, basılıp alınması için büyük emekler harcanarak bayilere dağıtılan gazeteler, kitaplar ve bugünlerin yaşanacağını anlatan on yıl önceki 'İşte Fatih Projesi' manşet haberimiz gibi er geç bir gün, Birgün Gazetesi anlaşılacak.
Umarın o anlaşılmalar daha da geç olmaz, bugün yaşananlar gibi...