İddia edebilirim ki günümüzdeki hiçbir spor dalı ilk ortaya çıktığı haliyle icra edilmiyor. Tarih içinde ihtiyaç duyulan çok farklı sebeplerle, temel kurallar haricinde her spor türünde önemli değişiklikler ola gelmiştir

Profesyonelleşme ile birlikte, başta futbol olmak üzere, takım oyunlarının geçerli olduğu her spor dalında oyuncular, oyunun oynandığı alan ve takımların yönetim biçimlerinde önemli değişimler meydana gelmiştir.

Paranın ön plana çıkıp kapitalist sistemin eğemen olmaya başladığı yeni süreç, hayatın her alanında olduğu gibi, spora ait bütün değer yargılarını da değiştirmiş, sportif etkinlikleri bir oyun olmaktan çıkartıp ekonomik manada birer endüstri haline getirmiştir. Bu değişimin sonucu olarak da, kazanma kültürü ve başarma arzusu her türlü sportif değerin önüne geçmiş vaziyettedir.

Diyebilirim ki, kapitalist değerlerin en çok etkilediği spor dalı futboldur. Profesyonelleşen futbol artık sadece bir spor faaliyeti değil, ekonomisi milyar dolarları bulan büyük bir endüstrinin adıdır.

Sahada top koşturan futbolcuların çoğunun gayesi hala karşı kaleye gol atıp maçı kazanmak olsa da, bu gaye futbolu yönetenlerin asıl amaçları içerisinde küçük bir ayrıntıdan öteye geçmemektedir. Futbol artık sadece spor yapmak ve haz almak için değil, aynı zamanda para kazanmak ve yatırım yapmak için icra edilen ticari bir metadır.

Bahisler, transfer ücretleri, spor malzemelerinin satışı, medya, turizm ve diğer pekçok bağlantılı sektörlerle birlikte futbolun endüstriyel boyutu inanılmaz seviyelere ulaşmış vaziyettedir. Böylesi bir endüstriye yatırım yapan futbol baronlarının bir kısmının futbolun "f" sinden bile anlamıyor olmaları ise, akıl almaz bir garabettir. Kısacası, futbol artık sadece futbol değildir...

Futbolun endüstrileşip sonuç odaklı bir oyuna dönüşmesiyle birlikte acımasız bir rekabet ortamı oluşmuş, büyük takımlar (tekeller) ortaya çıkmış ve küçük takımlar bu sektör içerisinde birer piyon haline gelmişlerdir. Bütün bunların neticesi, eşit olmayan ve adaletsiz bir futbol olgusunun ortaya çıkmasıdır...

Eşit olmayan ortamlarda icra edilen futbol maçlarındaki en önemli aktörler, hiç şüphesiz ki hakemlerdir. Devasa paraların döndüğü bir sektörde adaleti sağlamakla yükümlü olanların, o ya da bu sebeple de olsa bazen adaletsizliğin baş aktörü oldukları da bir gerçektir. Ne yazıktır ki, günümüzde artık sadece fikstürdeki rakiplere değil, karşılaşmayı yönetecek hakemlere de bakmak gerekiyor. Çünkü, bazen rakiple birlikte hakemi de yenmek zorunda kalabiliyorsunuz...

Çok büyük bir endüstri haline gelen, her maç için büyük bahislerin oynandığı ve eskisiyle kıyaslandığında çok daha fazla görselliğin ön plana çıktığı futboldaki hataları en aza indirmek için hemen hemen her yıl pek çok yeni uygulamalar devreye sokulmaktadır. Bu yeniliklerin çoğunda ise, teknoloji ön planda yer almaktadır. Diyebilirim ki, ister amatör ister profesyonel olarak icra edilsin, teknoloji artık futbolun olmazsa olmazlarının başında gelmektedir.

Son yıllarda profesyonel futbolun tanıştığı önemli teknolojik yeniliklerden biri de "VAR" sistemidir. Türkçe açılımı "Video Yardımcı Hakem" olan bu sistemin uygulamaya konulmasındaki en temel gaye, futbolda adaleti sağlamaktır.

Ancak, futbolla buluşturulan bu yeni sisteme yönelik pek çok itirazın olduğu da bir gerçektir. Bu itirazlardan biri, varın futbolun ruhuna uygun olmadığı ile ilgiliydi.

Diğer bir tartışma konusu ise, var uygulamasının teknolojik tabanı yeterli düzeyde olmayan stadlarda nasıl uygulanacağı ile alakalıydı.

Ayrıca, var uygulamasıyla taraftarların sürecin dışında kalacağı, sisteminin futbolun hızını yavaşlatıp seyir zevkini azaltacağı, teknolojinin yardımını alırken son karar merciinin hala bir insanın oluşu gibi hususlar, var sistemi ile ilgili diğer eleştiri noktalarını oluşturdu.

Aslında, var sistemiyle ilgili olarak sorulması gereken en önemli soru şu;

Madem ki son teknolojiden yararlanılıyor ve oyundaki pozisyonları tekrar tekrar izleme olanağı var, hakemler neden hala doğruyu seçemiyor ve hatalı kararlar verebiliyorlar?

Çünkü her alanda var olan çürüme ve güvensizlik ortamı futbolda da mevcut. Var sistemi adaletin yeni sembolü olsa da, insan unsuru hala son kararı vermekte. Kötü niyetli ya da yetersiz insanların masa başında ya da sahada oldukları ve son kararı verdikleri müddetçe, futbolda adaletsiz kararlar verilme ihtimali her zaman var olacaktır.

Öte yandan, var sisteminin nihai karar verici bir sistem olmayıp, maçı yöneten ve asıl karar sahibi olan hakem için sadece yardımcı bir sistem olduğunun da unutulmaması gerekmektedir...

Yine, var sisteminin maçlardaki her pozisyona müdahil olmayacağı da göz ardı edilmemelidir. Sistem ancak penaltı, kırmızı kart, gol ya da yanlış oyuncuya kart gösterimi gibi durumlarda devreye sokulabilmekte iken, futbolda var olan diğer pek çok alana sistemin müdahale hakkı bulunmamaktadır.

Bütün eksik ve kusurlarına rağmen, var sisteminin uygulamaya girmesinden önceki döneme göre hataların büyük ölçüde azalmış olduğu da bir gerçektir.

Son söz;

Spor olmaktan çıkıp ticari bir meta haline gelen futbolda, "kazanmak için her yol mübahtır" anlayışı var oldukça, her türlü teknolojiye rağmen adaletsizlikler de var olmaya devam edecektir...

Esen Kalın...