Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram yaptığı açıklamada, dünyanın, fosil yakıtların artması ve atmosfere salınan karbondioksit başta olmak üzere diğer sera gazlarının artışı nedeniyle sıcaklık artışı, buzulların erimesi, kuraklık, çölleşme, sıra dışı doğa olayları ve küresel iklim felaketleriyle karşı karşıya kaldığını belirtti.

İklim Değişikliğinin Bir Sonucu

Meteoroloji Genel Müdürlüğünce hazırlanan 2019 Yılı İklim Değerlendirmesi Raporunda,
935 şiddetli yağış-sel, fırtına, yıldırım, şiddetli kar ve heyelan gibi gelişmeyle "ekstrem hava
olaylarının en fazla yaşandığı yıl olduğunun belirtildiğini aktaran Bayram, şunları söyledi:
“Ülkenin 2019 yılı ortalama sıcaklığı 14,7 derece olurken, söz konusu yıl 1971'den bu yana
ölçülen en sıcak 4’üncü yıl olarak değerlendirilmiştir. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün
geçtiğimiz günler içinde Şırnak, Siirt, Mardin, Antalya, Manisa, Aydın ve Balıkesir için kum
fırtınaları uyarısı ve geçen hafta sonu Ankara’da görülen kum fırtınası da değişen iklim
krizinin bir sonucudur”
Bayram, kum fırtınalarının meteorolojik olaylar olduğunu ve dünyanın birçok bölgesinde
sıklıkla meydana geldiğini belirterek, şu bilgileri paylaştı:
“Kum fırtınaları, tozun uzun mesafeli taşınmasının ana kaynağıdır, hava kirliliği ve çeşitli
sağlık sorunlarına neden olur. Bu nedenle, kum fırtınasına maruziyetten kaçınılması
sağlanmalıdır. Kum fırtınaları, kıtalar arasında dolaşan çeşitli toz ve biyolojik parçacıkları taşır.
Birincil kirleticiler doğrudan atmosfere salınırken, ikincil kirleticiler atmosferdeki diğer
kirleticilerle kimyasal reaksiyonlardan üretilir. Kum fırtınaları, tozla ilişkili biyolojik
parçacıkların uzun mesafeli dağılımını kolaylaştırır”

Öksürük, burun akıntısı, hırıltı, akut astım atağı, baş ağrısına neden olur

Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı Dr. Öğr. Üyesi
Nilüfer Aykaç ise mikro-biyolojik organizmaların kum fırtınasında hayatta kaldığına işaret etti.
Kum fırtınası tozunun bakteri, mantar, polen, toz ve virüs benzeri parçacıklar içerdiğini ve
solumakla da önce üst hava yolları, sonrasında alt hava yollarını etkileyerek akut etkilerle
sistemik dolaşıma geçerek kronik etkiler oluşturabildiğini anlatan Aykaç, sözlerine şöyle
devam etti : “Kum fırtınasına maruziyet öksürük, burun akıntısı, hırıltı, akut astım atağı, gözde
tahriş/kızarıklık, baş ağrısı, vücut ağrısı, uykuyla ilgili ve psikolojik rahatsızlıklara neden olur.
Bu etkiler maruz kalmanın süresiyle artış gösterir. Özellikle rinit, kronik bronşit ve astım gibi
altta yatan solunumsal hastalığı olan kişilerde bu dönemde hastalıklarında alevlenme ortaya
çıkabilir. Yapılan çalışmalarda toza maruz kalmanın solunum ve genel sağlık semptomlarını ve
öksürük, astım, rinit ve konjunktivit görülme sıklığını arttığı bulunmuştur. Ayrıca bu dönemde
kronik solunum ve kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde, acil servis ziyaretlerinde, hastane
başvuruları yanı sıra astım ve solunum hastalıklarının alevlenmelerinde artışlar ortaya
çıkmaktadır”
Aykaç, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının kum fırtınasına maruziyeti en aza
indirmek için özellikle kum fırtınası bölgelerindeki insanlara kesin tarihi ve saati hakkında uygun bilgileri paylaşmasının ve bunun için alandaki sivil toplum kuruluşları, basılı ve elektronik medyayı dahil etmelerinin önemli olduğunu kaydetti. “Kronik hastalığı ve alerjisi olanlar maske ve gözlük ile korunmalı”
Kişisel koruma yöntemleri için de halkın bilgilendirilmesi gerektiğini ifade eden Aykaç, şu
önerilerde bulundu:
“Özellikle altta yatan hastalığı olan ve dışarıda çalışmak zorunda olan kişilere ek önlemler
(izin, çalışma yeri değişikliği vb.) sağlanmalıdır. Özellikle riskli bölgelerde yaşayan kişilerin
altta yatan akciğer hastalığı, alerjisi olanların dışarıya çıkmaması, pencere ve kapılarını
kapatması önemlidir. Eğer dışarıya çıkmak zorunlu ise bu dönemde küçük partikülleri
filtrelemek için tasarlanmış bir maske ve gözleri korumak için hava geçirmez gözlükler
kullanmak yararlı olacaktır” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Editör: TE Bilisim