Tofaş'ın genç ama tecrübeli teknik patronu Ahmet Çakı net açıklamalar yaptı.

Mehmet ÇETİNKAYA/ BURSA İNTERNET GAZETESİ/BURSA (İGFA) Uzun yıllardan beri Bursalılara basketbolu sevdiren ve adeta bir mihenk taşı olan TOFAŞ'ın tecrübeli başantrenörü Ahmet Çakı, geçtiğimiz sezonun analizini yaparken, kulübün geleceğine dair önemli mesajlar verdi. 

- Tofaş'ta 2012 ve 2014 sezonları arasında da görev almıştınız. O dönemde play-off'lara çeyrek finalde veda edilmişti. 26 Kasım’da geldiğiniz ve kendinizin kurmadığı bir takımın parçası olan oyuncu grubuyla ilgili neler söylersiniz?

'İlk görev yıllarıma dönersek, bu süreçte yaptığımız görüş alışverişi sonucunda Tofaş'ta yeni bir yapılanmaya gitmeyi düşünmüştük. Kendi öz kaynak oyuncularımız olan Can Altındağlı, Kenan Sipahili,  Doğan Şenli, Samet Geyik'li kadronun etrafına takımı kurgulamıştık. İkinci dönem Kenan Sipahi Fenerbahçe'ye gitti. Bu dönemde elimizdeki oyuncuları geliştirirken; Avrupa Kupalarında da gücümüz oranında bir şeyler yapmaya çalıştık. Sezon ortasında takım çalıştırmak, daha doğrusu görev kabul etmek her zaman zordur. Bana teklif yapılınca Tofaş gibi bir organizasyona gelirken en küçük bir tereddüdüm olmadı. Her coach kendi basketbol tarzına uygun bir takım kurmak ister.

Coach'luktaki önemli konulardan birisi de her türlü takım kimyasına adapte olup, en yüksek verimi almaktır. Sonuçta ben de bu takımdan ortaya en iyisini çıkartabileceğime inandığım için ve kendime güvendiğim için görevi kabul ettim. Kendi düşüncelerimle değişiklikler yapmaya çalıştık. Dönem dönem başarılı olduk; dönem dönem yaşanılan sakatlıklar nedeniyle başarılı olamayıp istemediğimiz sonuçlar aldık. Son iki haftada Avrupa Kupası'nda son 8'e kalsak da; maalesef Türkiye Ligi'nde play-off dışında kaldık.

-Tofaş uzun yıllar sonra play-off’tan uzak kalarak ligi erken tamamladı. Neden böyle oldu?

Tofaş 2. Lig'den Süper Lig'e çıktığı son 6 yılda da her yıl play-off'a kalmıştı. Tabii ki bu yıl da hedefimiz play-off'ta olup, hem önümüzdeki yıl Avrupa kupalarında olma hedefini devam ettirmek; hem de sezon boyunca oynadığımız basketbolun zirvesini yakalayarak kendimizi test etmekti. Bence bunu başaramamamızın en önemli nedeni milli takım arasından sonra Şubat ayında Bursaspor maçıyla başlayan ve Avrupa Kupası'ndaki TOP 16 turu ikinci maçlarıyla devam eden bölümde takımda yaşanan sakatlıklarla birlikte gelen düşüştü. Berk, Pako ve Tyler gibi oyuncularımızı tekrar takım içine dahil etmeye çalışırken; aynı zamanda bu süreci gerekli maçları kazanarak hem Avrupa kupalarında son 8'e kalıp, hem de hedef maçlarımızı kayıpsız atlatmaya çalıştık. Şampiyonlar Ligi'nde bunu başarsak da; Türkiye Ligi'ndeki mağlubiyetler play-off hedefinde yara almamıza neden oldu. Şampiyonlar Ligi maçlarını bitirdiğimiz Tenerife serisinden sonra oynadığımız Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarını son anda kaybedince bu hedefimizi gerçekleştiremedik. Burada Bursaspor Basketbol Takımı ve Bahçeşehir'in de kaliteli kadrolarıyla beraber yakaladıkları yükseliş de bizim play-off dışında kalmamıza neden oldu. Sonuçta Şampiyonlar Ligi'nde kendimizi başarılı görüyorsak da; play-off'ta olmamamız da tabii ki bir başarısızlık. Bundan başta ben olmak üzere hepimiz gerekli dersi alıp, önümüzdeki yıl hem Şampiyonlar Ligi'nde hem de Türkiye Ligi'nde hedefi yakalamak için daha iyisini yapmak adına eksiklerimizi görmeliyiz.

- Takım mühendisliği ile ilgili bir özeleştiri yapılmalı mı? Transferde sizin nasıl bir etkiniz olurdu?

Oyuncu transfer edildiği şartlarda değerlendirilmelidir. Tofaş kadrosunda bulunan her oyuncu da transferin yapıldığı temmuz- ağustos aylarına göre bu takım için değerli olduğu öngörülerek takıma katılmış oyuncular. Ama bir takımı kurduğunuzda, yetenekli oyuncuları bir araya getirdiğinize inansanız bile oyuncuların birbiriyle yakaladığı uyum çok önem kazanıyor. O uyum istenilen seviyede olmadığı zaman elinizde en yetenekli oyuncular olsa bile istediğiniz performansları onlardan alıp, istediğiniz sonuçlara ulaşamıyorsunuz. Bu yıl Tofaş olarak iyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Ama yetenek olarak oyuncuların birbiriyle örtüşen çok fazla yanları da olduğu için bazı oyunculardan gerekli verimi tam olarak alamadık. Eksik kaldığımız bir yan olduysa; bu yılki Türkiye Ligi'nde fiziksel ve atletik anlamda daha iyi olabilmeyi isterdim. Ama şunu da açık yüreklilikle söyleyebilirim ki Tyler Ennis'in de aramıza katılmasıyla bu takım Türkiye Ligi'nde Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes dahil herkese karşı son topa kadar çok kaliteli basketbol oynayarak mücadele etti. Şampiyonlar Ligi finalisti Manresa ve Tenerife ile de sonuna kadar oynadık. Türkiye Ligi'nde play-off'u kaçırmış olsak da; basketbol adına ortaya koyduğumuz çok fazla şey olduğunu düşünüyorum.

- Beklentilerinizin altında kalan veya üstüne çıkan sporcular kimlerdi?

'Oyuncularla ilgili üzen yada mutlu eden kimlerdi diye bir sınıflandırma yapmak istemiyorum. Çünkü dönem dönem mutlu olduğunuz, dönem dönem de performansından memnun olmadığınız oyuncular olmadı değil. Benim daha çok eksik hissettiğim bölüm, takım halindeki fiziksel oyunumuz ve atletizmimiz oldu. Daha önceki soruda da anlattığım gibi Pako Cruz, Tyler Ennis ve Berk Uğurlu'nun sakatlık sonrası geri dönüşünde yaşanan inişler çıkışlar bizi etkiledi. Sonuç olarak bütün oyuncularımdan ben ve bütün teknik ekip, düzenimiz içerisinde maksimum verim almaya çalıştık. Oyuncularım da bütün iyi niyetleri ve yetenekleri ölçüsünde ellerinden geleni yaptılar. O yüzden hepsinin ortaya koyduğu performans ve mücadeleden memnun kaldım diyebilirim.

- Pako Cruz geçtiğimiz yılın sayı kralıydı, size göre nasıl oynadı?

'Pako Cruz geçen sezon Türkiye Ligini domine etmiş, önemli skorerlerden biriydi. Bizim takımın da ana yaratıcı olarak tercih edilmiş 2 numarasıydı. Sakatlanana kadar hücum yönünde gerekli katkıyı verdiğini düşünüyorum. Ama savunmada daha atletik ve fiziksel rakiplerine karşı oynarken performansında düşüşler oldu. Bu da bir anlamda normal. Çünkü Afyon takımıyla haftada bir maç oynarken ve ligde kalma hedefi olan takımın bir parçasıyken, Tofaş gibi play-off'un içinde olmayı planlayan ve Avrupa'da da hedefleri olan bir takımda oynayınca gördüğü direnç ve sertlik de farklı oldu. Ama daha önce bahsettiğim gibi ağır bir sakatlık geçirdi. O yüzden onun sezonun sonundaki performansını konuşmak çok doğru olmaz. Bizim takım kimyasında daha iyi yapabileceğimiz bölüm, Pako'nun etrafını daha sert hale getirebilmek olurdu. Sorunuzun cevabı olarak; sakatlanmadan önceki Pako gayet iyiydi. Sakatlık sonrasında da son 2 haftada yüzde 80'lerini yakalamıştı diyebilirim'.

-Tofaş kendi yerli rotasyonuyla da öne çıkan bir takım. Bu seneki yerli oyuncuların performansını nasıl buldunuz?

Tofaş'ta her dönem bir jenerasyon öne çıkar. Benim ilk Tofaş dönemimde Samet Geyik, Doğan Şenli, Kenan Sipahi gibi isimleri öne çıkarmıştık. Devamında Berkan Durmaz, Yiğit Arslan ve Muhsin Yaşar etrafında bir takım kuruldu. Üç yıl öncesinde Berk Uğurlu'nun Tofaş altyapısından olmasa da; bu organizasyona dahil edilmesiyle bu yılki Türk kimyasını yakaladık. Bu yılın kazancı ise Emre Tanışan ve Bora Satır oldu. Berke Büyüktuncel'e istediğimiz süreleri veremesek de onun da geliştiğini düşünüyorum. Ama asıl önemli olan işin, yeni bir jenerasyon yakalamak adına Emre, Berke, Bora'nın yanına Ege Demir, Kıvanç, Batın, Ali gibi oyuncularla bu yerli rotasyonunu önümüzdeki yıl öne çıkarmanın olacağını düşünüyorum. Aynı daha önceki yıllardaki isimler gibi 3-5 yıl bu kulübün Türk oyuncu temelini sağlamalarının önemli bir iş olacağına inanıyorum. Berk'ten sakatlık öncesinde, Muhsin'den son 2 ayda ve Yiğit'ten de genel anlamda fayda aldığımızı düşünüyorum. Ama Türkiye Liginde hedefi kaçırmamızda sonuçta coach olarak ben ve Türk oyuncuların; yani biz Türklerin biraz daha sorumluluğu almamız gerektiğini söyleyebilirim.'

- Kaptan Berk Uğurlu’yu farklı bir yere koyuyor musunuz?

'Berk Uğurlu, benim için önemli bir oyuncu olduğu gibi Tofaş için de ayni değerde bir oyuncudur. Üç yıl önce kulübe geldiğinden bu yana yaşadığı gelişim, A Milli Takım seviyesine bir Türk oyun kurucu olarak gelmesi ve hala gideceği yol olması, bu anlamda Berk'in ne kadar değerli bir oyuncu olduğunu ortaya koyuyor. Tofaş'a gelmeden önce Milli Takımda iken de Berk'in sadece ikili oyunu oynayıp, skor atan bir oyuncudan çok; topa baskı yapıp, iki pota arasını tempolu gidip, oyuna çok farklılık getirebilen bir yeteneği olduğunu düşünüyordum. Zaten bu yönünü öne çıkarmaya çalıştık ve bir çok maçı kazandığımız Ocak ayı, Berk'in de maksimumunu yakaladığı bir aydı. Bu yıl takımımızda yaşanan en ağır sakatlıklardan birisi Berk'in başına geldi. Fenerbahçe ile oynadığımız Türkiye Kupası çeyrek final maçındaki o pozisyon başka bir oyuncunun başına gelmiş olsa sezonu kapatabilirdi. Kaptan geri dönüşünde Ocak ayındaki seviyesini yakalayamasa da bunu normal karşılamak gerekiyor. Berk'in diğer oyun kuruculardan farklı, onu o yapan bir tarzı var. Onu öne çıkardığında her zaman fark yaratan bir Türk oyuncu oldu.

- Uzun oyuncu grubu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Elimizde Jeremy Simmons ve Muhsin gibi birbirini tamamlayan iki 5 numaramız vardı. Muhsin daha çok hücumda farklılık yaratan, Jeremy de daha çok savunmada ve adam değişiminde katkı sağlayan bir oyuncu. Geldiğim ilk dönemde özellikle savunmada ben Muhsin'den gerekli katkıyı alamadığımı düşünüyorum. Sonuçta coach değişimiyle beraber savunma tarafında yaptığımız değişikliklerde uzun oyuncuların daha fazla zamana ihtiyacı oldu. Ama sezonun son 2 aylık bölümünde bize çok büyük katkılarını gördük. Uzun tarafında fiziksel katkıyı aldığımız tek oyuncunun Jeremy Simmons  olması onun yükünü daha fazla arttırdı. 4 numara pozisyonu olarak da Zubcic ve Emre'yi kullandık. Dönem dönem de Elgin Cook'u 4 numaraya çekerek dört kısa kullandık. Rakiplerimizin bizlere karşı en çok kullandığı 4 ile oynanan ikili oyunlarını durdurmakta zorlandığımız için bunu tercih ettim. Bu anlamda transfer ettiğimiz diğer isim de Eigirdas Zukauskas'dı. Ukrayna'da yaşanan savaştan dolayı 1 ay kadar antrenman yapmadan geldiği için forma girmesi zaman alsa da oynadığı maçlarda bize katkıda bulundu. Takımla ilgili genel olarak fizikselliği eksik bulduğumu söylemiştim. Uzun bölümünde de bu eksikliği açıkça hissettik.

Kaynak: igf