Türkiye’nin ekonomik durumu herkesçe malum… Yeniden aynı şeyleri tekrarlamanın kimseye bir faydasının olmayacağını biliyorum. Önemli olan ekonominin bu hale gelmesindeki sebepleri ortaya koyup doğru çözüm önerileri tespitinde bulunmak.

Bir zamanlar taşı toprağı altın diyerek kendilerini İstanbul’a atan gurbetçi işçiler, dar gelirli insanlar bırakın insanca yaşamayı, başlarını sokacak sıcak bir yuvanın dahi hasretini çeker oldular. Bu durum sadece İstanbul’da değil Türkiye’nin genellikle büyük şehirlerinin hemen hemen birçoğunda görülüyor.

Çok değil bundan birkaç yıl önce İstanbul’da konut fazlası vardı ve çok kişi bu boş binaların boş-beton yığını olmasından şikâyetçi oluyordu. Ancak Türk parasının değerini kaybetmesi ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonucu İstanbul’daki satılık boş binalar birden bire tükenip el değiştirdi, birçoğu yabancıların eline geçti. 

Bu yetmezmiş gibi Suriyeli ve diğer ülke sığınmacılarının ucuz konutları tercih edip oralara sığınmaları İstanbul’da yaşayan dar ve orta gelirli insanları çözüm yolları aramaya yöneltti.

Bunlardan bir kısmı yıllar önce bırakıp geldikleri köylere geri dönmeğe başladılar.

Sorun geri dönmekle bitse gene iyi. Baba ocağı yıkılıp viran olmuş, tarlalar kardeşler arasında bölünerek küçülmüş.Şehirde doğup büyümüş çocukların okul durumu ve yaşama şartları, köye uyum meselesi büyük sorun. Velhasıl her şeye yeniden, sıfırdan başlamak gerekiyor.

Ekonomik sorunlar sadece şehirlerde değil aynı oranda belki daha da fazla köylerde de yaşanmaya başlanıldı. Ege ve Akdeniz bölgeleri dışında Anadolu’da tarım tamamen feodal bir sistemle yapılıyor. Dededen babadan nasıl görülmüşse aynı şekilde devam ediyor.

Köylünün, modern tarım ve hayvancılık konusunda bilgisi yok. Hemen hemen her köy evinde bir traktör var ama çoğunlukla binek aracı olarak kullanılıyor. Bir evin traktörünün olması yeterli değil, ona tam teşekküllü tarım aletleri: Römork, pulluk, su motoru, sulama boruları, mibzer gibi takımların da olması gerekiyor.

Şeker fabrikaları özelleştirilmeden önce pancar ekicileri kooperatifiyle birlikte koordineli olarak çiftçileri eğitici örnek modern tarım ve ziraat eğitimi yapılırdı. Köy çocuklarına her sene belli dönemlerde ziraieğitim kursları düzenlenirdi. Bu eğitici kurslardan birisine köy çocuğu olarak bizzat ben de katılmıştım.

Şimdi o örnek tarım yapılan araziler şeker fabrikalarının özelleştirilmelerinden sonra fabrika ile birlikte ya fabrikanın alıcısına devredildi veya kupon arazi karşılığında eşe dosta peşkeş çekildi.

Köylerde yaş ortalaması 50 yaşın üzerinde, yani köylü nüfus yaşlanıyor. Köy çocukları eğitim, sağlık ve sosyal birçok hizmetten mahrum oldukları için köylerde kalmak istemiyorlar. Anadolu köy çocuklarının öyle yükseksek idealleri de yok. Yeter ki sosyal güvenceli bir işleri olsun. O konuda da en kısa yoldan ya uzman çavuşluğa başvuruyorlar, ya da özel güvenlik uzmanlığına.

Köylü, girdi fiyatlarının yüksekliğinden dolayı tarlasına yeterli gübre atamıyor, mazot fiyatları da aynı şekilde yüksek olduğu için tarlasını sürmekte zorlanıyor. Arazilerinin bir kısmını ekemiyor, tarla boş kalıyor.

Süt üreticileri ile konuşacak olsanız hemen herkes aynı şeylerden şikâyetçi: “Bundan böyle bu ülkede hayvancılık yapmak çok zor. Yeme para yetiştiremiyoruz. Ürettiğim yemi satsam para kazanabilirim, ama yemi ineğe yedirip süt sağınca sütten zarar ediyorum.” Diyor.

Birçok süt üreticisi girdi fiyatlarının yüksekliğinden sağılan süt ineklerini mezbahaya kesime götürüyor.

İnekler kesilince, buna bağlı olarak süt üretimi azalıyor ve süt bulmak zorlaşıyor. Süt azalınca peynirin, yoğurdun, ayranın, tereyağının fiyat artıyor. Tüketici mevcut fiyatlarla zaten: “satın alamıyorum, alım gücüm yetmiyor” diye şikâyet edip yakınıyor.

AKP iktidarının köye ve köylüye şaşı bakmasının sonucu hatırladığım kadarıyla günümüzde peynir fiyatları ilk defa et fiyatlarının üzerine çıktı.

Yazı başlığımı Ferdi Tayfur’un: “Hadi ge köyümüze geri dönelim” türküsünden esinlenerek yazdım ama köye geri dönmek türküde olduğu kadar kolay değil. Köye döndükten sonra her an beklenmedik bir sürprizle karşılaşmanız, hayal kırıklıkları yaşamanız an meselesi.              

Sağlıklı kalın.