Değişimlerin değişmeyen yasaları vardır. Hiçbir değişen yoktur ki, onda bir değişmeyen, hiçbir değişmeyen yoktur ki, onda bir değişen olmasın. Bu genel kural, din veya inanç alanındaki değişimler için de geçerlidir...

Türklerin hepsi aynı tarihte Müslümanlığa geçmemişlerdir. Eskiden Şamanizm inancına sahip olan Türkler, 9'uncu yüzyılın başından itibaren peyderpey Müslümanlığa geçmeye başlamışlar ve bu geçiş ancak 14'üncü yüzyılın sonlarında tamamlanabilmiştir.

Bir gerçek var ki, her büyük din eski batıl dinlerin etkisinden tamamen kurtulamamış, eski dinlere ait pekçok gelenek ve görenek "kitabına uydurularak" yaşatılmıştır.

Bu gerçeklik, Şamanizmden İslam'a geçen Türkler için de değişmemiştir.

Türkler Müslüman olduktan sonra da Şamanizmin bazı gelenek, görenek ve özelliklerini korumuşlar ve bunun sonucunda da, Şamanizmin bir takım kalıntıları "İslam'ın kendisindenmiş gibi" uygulanmaya devam etmiştir.

Kısacası, Türkler'in Şamanizm'den İslamiyete geçişi yüzyıllar öncesine dayansa da, kültürümüze ait pek çok gelenek ve göreneğimizin temelinde Şamanizm kökenli davranışların olduğu da bir gerçektir.

Şimdi gelelim Şamanizmden kalan ve artık kültürümüzün bir parçası haline gelen inanç, gelenek ve adetlerimizden bazı örnekler vermeye:

Gidenin Ardından Su Dökerek Uğurlamak

Şaman inancında su kutsal sayılırdı ve bereket demekti. Bu adet Şaman kültüründeki suyun kutsallığı olgusundan gelmekte olup, “Su gibi ve kazasız belasız git gel, çabuk dön,” anlamı taşır.

Kurşun Dökmek

İnsana musallat olan kötü ruhların ve cinlerin olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak uygulanan kurşun dökme adeti de şamanizm geleneklerindendir.

Şamanizm'de kurşun dökmeye "kut dökme" denilirmiş. Bu adet, kaybolan talih ve mutluluğu geri getirmek için yapılan bir sihir ayindir.

Günümüzde nazardan ve kötü bakışlardan korunmak veya kötü bakışların insan üzerinde yarattığı etkilerden kurtulmak için, kurşun dökme adetinin devam ettigini görüyoruz

Nazar ve Nazar Boncuğu

Anadolu'da halk arasında bazı insanların bakışlarının kötülük getirdiğine inanılır ve bunun önüne geçmek için de “nazar boncuğu" takılır.

Nazar olgusu da eski Türk inançlarından olup, Şamanizm'den kalmadır. Her ne kadar İslam inancında da nazar olsa bile, nazar boncuğu takmak İslam inancında yoktur.

Kırmızı Kurdele Bağlamak

Lohusa kadınların başına kırmızı kurdele bağlamak Şaman döneminden günümüze kadar ulaşmış bir adet olup, bu kurdelenin anneyi ve yeni doğan çocuğu, albız denen şeytana karşı koruduğuna inanılır.

Bunun gibi, gelinliğin üzerine, nişan törenlerinde yüzüklere, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler, hep uğuru ve kısmeti temsil eder ve ayrıca kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına inanılır.

Gelinin Başı Üzerinden Yiyecek Atmak

Anadolu düğünlerinde bereket getirsin diye gelinin başı üzerinden kuruyemiş, pirinç ve buğday gibi şeyler atmak da, kökeni Şamanizm olan bir Türk gelenektir.

Türbelere, Ağaçlara ve Çalılara Çaput Bağlamak, Dilek Tutmak

Şamanizm inancında ağaçlara çok önem verildiğinden ve ağaçlar yaşamın sembolü olarak kabul edildiğinden, bunların dallarına küçük kumaş parçaları bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenirdi.

Günümüzde bu eski gelenek halen devam etmektedir ki, bunun temelinde, doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu inancı yatmaktadır.

Dilek tutmak da Şamanizm kökenli bir davranış şekli olup, tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleşmesine aracılık ettiğine inanılır.

Tahtaya Vurmak

Olumsuz bir olay konuşulurken üç kere tahtaya vurmak aslında eski bir Şaman inanışıdır.

Eski Türklerde ormanda veya ağaçlık alanlarda kötü ruhların yaşadığına ve bu ruhların tahtaya da sindiğine inanılırmış. İşte bu nedenle, daha önce girmedikleri ormanlara girerlerken, ormandaki kötü ruhları kovmak amacıyla ağaçlara vurur ve bağırarak gürültü çıkarırlarmış.

Tahtaya vurma adeti, sadece Türk kültüründe değil bir çok Avrupa kültüründe ve Amerikada da vardır.

Tütsü

Yağlı paçavrayı ateşte tutuşturup hasta üstünde gezdirmek de Şamanizmden kalma bir adettir.

Sadaka Verirken Başta Çevirmek

Sadaka veya çok istenen bir şeyi verirken "haydi başımın gözümün sadakası olsun" diye kafadan dolaştırıp verrnek de Şamanizm inancının bir ritüelidir.

Ölünün Ardından Belirli Aralıklarla Toplanmak

Şamanizme göre, ruh fiziki bedenini ölümden 40 gün sonra terk etmektedir. İşte bu nedenle, "ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğuna başlasın ve öteki ruhlar etrafına doluşmasın" diye, ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapılır ve yas tutulurdu.

Günümüzde, birisi öldükten sonra evinde toplanıp dua okumak, 7, 21 ve 40'ıncı günlerde cenaze evinde toplanmak gibi eylemlerin hepsi Şaman kültüründen kalmadır.

Bizdeki “40'ın çıkması” deyimi de buradan gelir.

Su İçerken Kafanın Elle Desteklenmesi

Bu adet de bir Şaman geleneğidir. Şamanlar su içerken, insan aklı başından kaçabilir diye, kafalarını elle tutarlarmış.

Mezar Taşları ve Suluklar

Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşların sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir.

Günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı şaman geleneğin devamıdır.

Mezarların ayak ucunda bulunan küçük suluklar ise, ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır. İslamiyet'e geçiş ile birlikte, "sevaptır, kuşlar su içer" şekline bürünse de bu alışkanlığın eski inanışlardan geldiği söylenmektedir.

Ayrıca kuşların ve böceklerin o suluklardan su içmesinin, ölmüş kişinin ruhuna fayda edeceğine de inanılır.

Köpek Ulumasının Uğursuzluk Sayılması

Şamanizm'de köpeklerin bazı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır.

Bu nedenle de Anadolu’nun kimi yerlerinde köpek uluması uğursuzluk sayılmaktadır.

Giysi ve Kilim Motifleri

Eski Türklerde bir Şamanın giysisine yılan, akrep, çıyan, kunduz gibi yabani hayvan şekilleri çizmesinin, bu hayvanları insanların yaşam alanlarından uzak tutmaya yardımcı olduğuna inanılırmış.

Günümüzde Anadolu’daki Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim, örtü ve perdelere işlenen desenler ve giysiler üzerinde kullanılan motiflerin pek çoğu Şamanizm kaynaklıdır.

Müzik ve İlahiler

Şamanlar, ayinlerinde davul ve kopuz kullanırlar, müziksiz ayin yapmazlardı.

İslam Dininde Kur’an ve diğer dinî eserlerin müzik eşliğinde okunması hoş karşılanmaz. Buna rağmen, Şaman inancından kalma bir adet olarak dini merasimlerde mevlit ve ilahi okunması yaygındır. Bu uygulama sadece Anadolu’da mevcut olup, başka Müslüman ülkelerde nadiren görülmektedir. Kısacası, İslamın özünde ölünün ardından mevlit merasimi yapılması diye bir adet yoktur.

Çocuklara Doğadan Esinlenen İsimler Koymak

Eski Türkler doğanın bazı gizli kuvvetlerinin olduğuna inandıklarından, ona karşı korkuyla karışık  saygı duyarlar, bu sebepten de çocuklarına verdikleri isimlerin pek çoğu doğa ile alakalı olurdu. Bu adet günümüzde de yaygın olarak sürdürülmektedir.

Bütün bu anlatılanlardan sonra, şimdi size şu kritik soruyu sormak istiyorum;

Yukarıda bazı örneklerini verdiğim gelenek, görenek ve adetlerden hiçbirini uygulamayan kaç kişi varız?

Mesela hiç mevlid dinlemeyen var mı?

Ya da kırmızı kurdelayla işi olmayan kaç kişiyiz?

Ya da evlenirken bereket olsun diye başından kuruyemiş vs atılmayanları görelim...

O halde, bilerek ya da bilmeyerek, hepimiz biraz Şamanız...

Esen Kalın...