İnsan vardır “yokluk içerisinde varlık görür”, insan vardır” varlık içerisinde yokluk görür.” Varlıklıyken “yok yoksul kalmakta “,yoksulken “zengin varlıklı olmakta” insana has bir davranış şeklidir.

Kimi sımsıkı sıkılmış kendine doğru uzatılan bir eli yumruk olarak görür, kimi yumruk içinde gizlenmiş selamı görür. Velhâsıl kelam göz nasıl bakarsa öyle görür.

Hayvanlarda bizim baktığımız nevruz çiçeklerine bakar ama baharın gelişini müjdeleyen, tabiatın yeniden dirilişinin resmi olarak görmek yerine, yiyeceği ot olarak görür.

Çiçeğe ot olarak bakmakta var, çiçeği bir sanat eseri ve güzellik olarak görmekte var. Görmek, dikkat-i nazar, basiret ve şuur gerektirir.

Bakış açınız, verdiğiniz değer sizi insanla hayvan arasında bir yerde konumlandırır.

Kimi gülde ki güzelliği, güzelliği resmedeni görür, kimisi midesine indireceği nimet olarak görür.  Ne görmek istersen öyle görürsün, neysen öyle görürsün. Ne görürsen öyle kıymetlendirirsin, verdiğin kıymet kadar kıymet bulursun.

Fransız romantizm ressamı Delacroix; ”biz romantik olduktan sonra dağlar daha da güzel oldu” diyor. Dağlar aynı dağlar, kimine göre geçilmesi zor engeller, kimine göre sırtını güvenle dayadığın en yakın arkadaşlar. Kereme göre Aslı’ya kavuşmak için delip geçmen gereken engel, Hamza’ya göre sevdiğini korumak için sırtını dayadığın güvencen.

Kimi bağı görür, kimi bağda bağbanı görür. Bağı gören bir salkım üzüme tav olur, bağda bağbanı gören sanat-ı hayali karşısında ram olur.

Kimi bir bardak çayda dostla muhabbet arar, kimi bir bardak çayda dostunda kusur arar. Kimi bardağın dolu tarafını, kimi boşunu görür. İçinde ne varsa demliğinden o süzülür. Yüreği kir tutanın, çayı bulanık olur. Kirli suyu, çayın rengi kapatmaz.

Sende hata ve kusur aramaya odaklanmış biriyle sohbet olmaz, malayani konuşma olur. Kendine kıymet vermeyenler, kendini değersiz görenler, değersiz şeylerin peşine düşerler. Başkasında ne ararsan kendinde onu bulursun. Mühim olan toprağın arasına saklanmış cevheri arayıp bulmak. Cevheri bilmeyenler, toprakla, çakılla yetinirler. Ama toprakta saklı cevher kaybolmaz.

Mecnun’u Mecnun yapan Leyla’ya verdiği kıymettir. O büyük aşk olmazsa Leyla ile Mecnun asırlar boyu dilden dile dolaşamazdı. Tersi de doğrudur. Kıymet ver ki kıymet bulasın.

Karşısındakini küçük görenler aynaya baktığının farkında değil. Kimisi, kirli düşünceleriyle, kibriyle çerçevelenmiş gözlükleriyle, karşısındaki en masum insanları bile bakışlarıyla kirletir. Yani kendine benzetir.

Kimisi merhametiyle, insanlığıyla, edebi ve adabıyla süslediği gözlükleriyle dolaşıp ayıpları kapatır, çirkinlikleri örter ve güzelleştirir. Yani kendi gibi güzelleştirir. Kendi güzel olanın, gönlü güzel olur. Düz bakan düz görür. İnsan, kendini karşısındakine yansıtan en büyük aynadır. Kendini başkasında görür.

Bal fıçısından bal akar, şarap fıçısından şarap akar. İçini güzelliklerle dolduranların dilinden güzel kelimeler, güzel cümleler, dualar dökülür. İçini, kin, nefret ve kibirle dolduranların dilinden kir akar, kötülük akar, beddualar dökülür. Ne söylersen, ne düşünürsen, nasıl bakarsan” O “sun. Boşuna başkalarını suçlama.

Gül’ün kıymeti sende, bir bardak “Çay’ın” kıymeti sende ,”Dost’un” kıymeti sen de saklı. Gül’e verdiğin kıymet kadar kokusundan mest olursun. Çay’a verdiğin kıymet kadar içiminden zevk alırsın. Dost’a verdiğin kıymet kadar muhabbetinden feyz alırsın.  “ Gül’ü” tartmaya, “Bir Bardak Çay’ın” kıymetini ölçmeye, “Dost’u” kantara çekmeye çalışma. Kantara çık kendin tartıl.