Kör ya da sağır, her ikisi de bedensel engel demek. Biri görme diğeri işitme engelli. Mesele bu engeller değil, mesele birinin diğerini ağırlaması ya da suçlaması. Şu sıralar en çok da Anadolu’da kullanılan birkaç atasözünü uygun durumdan bahsedeceğim.
“Körler, sağırlar birbirini ağırlar. “Çok anlamlı bir söz olsa ki, Anadolu’da çok kullanılıyor. Hala da günümüzde ağırlıklı kullanılmaya devam ediyor. Buradan mecaz bir anlam çıkarmak gerekirse ikisinin de engelinden dolayı doğru davranamayacaklarıdır.
Bir başka atasözü daha var. “Kör köre gülmese körün bağrı çatlar.“ Bu atasözündeki anlam da diğerine benzerdir. Bu da çok yaygın kullanılan bir atasözüdür. Aslında her iki sözde benzer durumları ifade ederler. Yani ikisi de engel olduğundan, birbirine ya tam zarar verir ya da hiçbir zararları olmaz.
Bunları söylerken aklıma bir şey geldi. Horoz dövüşü. Horozlar dövüşür ama kaybeden taraf olmaz. Her ikisi de alacağını alır ve çekilirler. Şimdi bu kadar örnekten sonra gelelim asıl horoz dövüşüne ya da körler meselesine. Bu yazıdan kastım şu an dünyanın dört bir yanında var olan savaşlara. Savaş nedense hiç Amerika kıtasında ya da Avrupa kıtasında olmuyor. Dileğimiz odur ki hiçbir yerde olmasın. Bir tek insanın burnu bile kanamasın. Veren alsın o canı. Ama yaşamın gerçekliği hiçte öyle değil.
Savaşlar ya Asya’da ya Afrika’da ya da Arap Yarımadası’nda oluyor. Savaşan ülkeler de genellikle yer altı zenginlik kaynakları olan ülkeler. Madenleri bol olan ülkeler. Petrol ve su kaynakları çok olan ülkeler. İşte bu tür ülkelere, o dünyanın horozu gibi davranan ülkeler strateji belirliyor, yöntemlerini geliştiriyor ve savaşları başlatıyorlar. Uzun süren savaş dönemleri planlanmış olmalı ki sana destek veriyoruz anlamında bir yığın silah ve mühimmat satışı yapılıyor. Oysa ki zaten amaç buydu. Hem silah satmak hem de sonunda barış gücü vs. Aldatmacasıyla var olan kaynaklara çullanmak. Ve sonuç; kaybeden taraf savaşan o gariban ülkeler, kazanan dünyanın horozları olan ülkeler. Neredeyse yüz yıllık kaynak aktarımı ile varlığını sürdüren kapitalist ülkeler.
Ya kardeşim senin neyine ta Avrupa’dan ya da Amerika’dan gelmişsin de güya Asya’ya, Afrika’ya ya da Arap Yarımadası’na sözde BAHAR getiriyorsun. Getirdiğin yıkım, göz yaşı, kan, revan.
Getirdiğin dağılmış aileler, anasız babasız kalmış çocuklar.
Getirdiğin zam, zulüm, zindan.
Getirdiğin vatanını terk etmiş milyonlarca mülteci yığını.
Getirdiğin virane şehirler, yok olan kaynaklar ve kendine bağladığın yer altı ve yer üstü zenginlikleri.
Getirdiğin yüz yıllarca sana hizmet edecek köle devletler ve köle insanlar.
Kazanan horozlar, kaybeden zavallılar. Sonradan zavallıların aklı başına da geliyor ama çoktan iş işten geçmiş oluyor.
Kazanan sahte horoz dövüşçüleri,
Kazanan körler sağırlar oynayan uyanıklar,
Kazanan sahte dostlar ya da dost görünen aynalar...
Uyanın artık, uyanın!
Uyanın da bu tür oyunlara gelmeyin ya da gelmeyelim.