İSTANBUL (AA) - Medipol Mega Üniversite Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Doç. Dr. Didem Sezgin Özcan, “Özellikle kadınlarda hormonal değişimlerin olduğu ergenlik, menopoz ve çocuk doğurma sonrası gibi dönemlerde ağrılı selülit olarak bilinen lipödem görülebilir. Anormal yağ dokusu artışı erken dönemlerde hastalar için sadece estetik bir sorunken, ilerledikçe hareketlerde kısıtlılık, ağrı ve yürüyüş bozukluklarına neden olabilir." uyarısında bulundu.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi'nden yapılan açıklamada, Doç. Dr. Özcan, bacak ve kollarda sıklıkla görülen orantısız yağ dokusu artışı lipödem hakkında bilgi verdi.

Lipödemin yağ birikimi dışında başka belirtilerde gösterebileceğini ifade eden Özcan, şunları kaydetti:

"Özellikle kadınlarda hormonal değişimlerin olduğu ergenlik, menopoz ve çocuk doğurma sonrası gibi dönemlerde ağrılı selülit olarak bilinen lipödem görülebilir. Anormal yağ dokusu artışı erken dönemlerde hastalar için sadece estetik bir sorunken, ilerledikçe hareketlerde kısıtlılık, ağrı ve yürüyüş bozukluklarına neden olabilir. Hastalığın ileri evrelerinde ciltte yaralar, kalınlaşma, renk değişikliği ve selülit de gelişebilir. Hafif ödem, yumuşak dokuda küçük travmalar sonrası bile kolaylıkla oluşan morartı, sıkılık, ağırlık ve rahatsızlık hissi lipödem belirtilerinden.

Hastalarda etkilenmiş bölgelerde olan ağrı şikayeti de olabilir. Bu nedenle bu hastalık, ağrılı yağlanma sendromu olarak da bilinir. Hastalığın ileri evrelerinde ciltte yaralar, kalınlaşma, renk değişikliği, selülit de gelişebilir. Lenf dolaşımının da bozulmasına bağlı olarak lenfödemle birliktelik görülebilir."

Lipödemin özellikle bacaklarda anormal yağ dokusunun arttığı kronik ve ilerleyici bir yağ dokusu bozukluğu olduğunu aktaran Özcan, “Lipödemde bacak ya da kollardaki şişlik ve genişlemeler simetrik ve genellikle ağrılı olup gövde, el ve ayaklar etkileniyor. Bu nedenle lipödemli hastalarda yağ dokusunun vücuttaki dağılımı orantısızdır. Kol ve bacakları tüm olarak tutabileceği gibi, sadece üst ya da alt kısımları da tutabilir, yağ lobları görülebilir." ifadelerini kullandı.


- "El masajı ve egzersizle hastalığı durdurun"


Lipödemin obezite ya da lenfödem ile karıştırıldığını bildiren Özcan, “Lipödemin tanısı genellikle farkındalık azlığı ve tanı aşamasındaki belirsizlikler nedeniyle çoğu zaman erken dönemde konulamıyor. Bu sebeple sıklıkla obezite ya da lenfödem olarak değerlendiriliyor. Sıkı diyet ve egzersize yönlendirilen hastalarda kilo kaybı ne yazık ki lipödemli olmayan dokulardan oluyor. Bu durumda kilo vermeyle vücuttaki orantısız yağ dağılımı azalmıyor." ifadelerini kullandı.

Özcan, lipödem tedavi süreçlerine ilişkin, "Lipödem tedavisinde lenfödemde de uyguladığımız elle yapılan lenf drenaj masajı, çok katlı bandajlama, egzersiz, ve cilt bakımını içeren kombine boşaltıcı tedavi uygulanıyor. Bu tedavi lipödemde özellikle ağrı ve hassasiyete yönelik olarak fayda sağlıyor. Özellikle lenfödemin eşlik ettiği hastalarda hacimde azalma daha belirgin iken, sadece lipödemi olanlarda da diyet ve egzersizle birlikte, hastalığın ilerlemesini azaltmaya yardımcı olabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Yüzme, yoga, pilates ve kilo kontrolü"

Lipödem ilerledikçe, konservatif tedavinin ötesinde cerrahi uygulamaların gerekebileceği uyarısında bulunan Özcan, “Bu amaçla hastalara lenf koruyucu liposuction uygulanabilir. Liposuction etkilenmiş bölgede soruna neden olan fazla yağ dokusunun alınmasıdır. Hastalar birden fazla seans liposuction tedavisi alabilir. Diyet gibi egzersiz de, lipödemli dokuyu azaltmada etkili olmasa da genel sağlığı korumak için önemlidir. Lipödem hastaları için yüzme, yürüyüş, yoga, pilates, esneme egzersizleri ve solunum egzersizlerini öneriyoruz." açıklamasını yaptı.

Kaynak: aa