24 Şubat sabahı Rusya'nın Ukrayna'yı işgale başlamasıyla Dünya yeni bir savaş iklimine girdi. Sıcak savaş her ne kadar (şimdilik) Rusya ve Ukrayna arasında cereyan ediyor olsa da, tarafların destekçileri ile savaştan etkilenenleri de hesaba katınca, aslında neredeyse bir Dünya savaşı ortamını yaşıyoruz. Çünkü, başta enerji krizi olmak üzere, savaş sebebiyle ülke ekonomilerinde oluşan olumsuzluklar, öyle ya da böyle hemen hemen herkesi etkilenmekte...

Konunun derinliklerine girmeden önce, kamuoyunda yanlış bilinen bir gerçeği açıklamakta fayda var. Çoğu insan bu savaşı Rusya'nın başlattığını ve Ukrayna'nın Rusya tarafından sebepsiz bir şekilde bu savaşa sürüklendiğini düşünse de, savaşa asıl mecbur bırakılan tarafın Rusya' olduğunu söyleyebilirim...

Bilindiği üzere, 90'lı yıllarda Sovyetler Birliğinin çöküşü ile birlikte soğuk savaş dönemi bitmişti. Bu durumda, Rus tehdidine karşı oluşturulan NATO'nun da daha ılımlı bir tutum sergilemesi beklenirken, beklentilerin aksine, söz vermiş olmasına rağmen, NATO Rusya'ya doğru genişlemeye başladı. Bu bağlamda, SSCB'den ayrılarak bağımsızlığını kazanan pek çok doğu Avrupa ülkesi 20 yıl boyunca peyderpey hem NATO'ya hem de Avrupa Birliğine üye yapıldı, yani Rusya ablukaya alındı. Bu da yetmiyormuş gibi, bu ülkelerin çoğuna Amerika öncülüğünde üsler kuruldu ve Rusya'nın burnunun dibindeki bu ülkelerde NATO tarafından sık sık tatbikatlar icra edildi. Kısacası, Rusya ABD öncülüğündeki NATO tarafından peyderpey sıkıştırıldı ve ablukaya alındı.

Rusya NATO'nun bu saldırgan politikasına hep temkinle yaklaştı ve savaş istemedi. Ta ki Rusya'nın (Gürcistan'la birlikte) "dokunmayın" dediği Ukrayna'nın NATO üyesi yapılmak istenmesine kadar...

Bu saate kadar herşeyi sineye çeken Rusya, özellikle Ukrayna'nın Amerika ve AB'nin desteği ile NATO üyesi yapılmak istenmesi üzerine, güvenlik endişesiyle oldukça tedirgin oldu. Zaten 2019 seçimlerinde Batının desteği ile başa getirilen Zelensky, uzun zamandır Rus yanlısı özerk Donbas bölgesine karşı saldırgan tavırlar sergileyerek Rusyayı kışkırtmaktaydı. Bu yetmiyormuş gibi şimdi de NATO'ya girme konusunda hevesli davranmakta ve Rusya'ya karşı ABD ile sıkı işbirliği içerisine girmekteydi. Bu durum Rusya'nın sinir uçlarına dokunmaktan başka bir anlama gelmiyordu...

Peki, bu güne kadar diğer Doğu Avrupa ülkelerinin NATO ve AB Üyesi yapılmasını sineye çeken Rusya, sözkonusu Ukrayna olunca neden bu kadar tepkiliydi dersiniz?

Çünkü Ukrayna'nın NATO üyesi olması demek, NATO'nun Rusya'nın başkenti Moskova'ya bir füze atımı kadar yaklaşması manasına geliyordu ki, bu da Rusya için çok büyük bir güvenlik sorununun ortaya çıkması demekti...

Bu arada ekstra bir bilgiyi paylaşmakta fayda var;

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy aslen Hazarya Türkü olan bir Yahudidir. Asıl mesleği komedyenlik olan ve ABD'nin desteği ile Ukrayna'nın ilk Yahudi Cumhurbaşkanı seçilen bu kişi, komedyenlik yaptığı yıllarda hem Türkiye hem de Tayyip Erdoğan için aşağılayıcı söylemlerde bulunmaktan geri kalmamıştı.

Tekrar konumuza dönecek olursak, Rusya-Ukrayna savaşının görünürdeki nedeni olarak 7 Aralık'ta başlayan Biden ile Putin görüşmelerinden bir sonuç çıkmamasını ileri sürmek de çok yetersiz bir açıklama olacaktır. Bu görüşmelerde Rusya, NATO ve ABD'den yazılı olarak "güvenlik garantisi" talep etmesine rağmen, ABD Moskova'nın endişelerini ciddiye alıp yanıt vermeyi bırakın, her defasında Ukrayna'ya tam desteğini tazeledi. Son birkaç aydaki Ukrayna'nın Rusya'ya karşı tutumu ve Donbas bölgesine yönelik saldırıları da, Rusya'ya Ukrayna'ya askeri müdahalede bulunmaktan başka seçenek bırakmamıştı.

Rusya'nın operasyonu öncesi Batı medyası tarafından Rusya’nın durduk yere Ukrayna sınırına yıpınak yaptığı gibi bir imaj yaratılmıştı.  Oysaki bunun öncesindeki yıllarda NATO tatbikat bahanesiyle Baltıklardan Karadeniz’e kadar, Rusya sınırlarına çok büyük miktarda asker göndermiş ve yaptığı sözde tatbikatlarla defalarca Rusya’yı tehdit etmişti. Bu da yetmiyornuş gibi, başta ABD olmak üzere Batının desteğini alan Ukrayna, savaşın hemen öncesinde ağır top atışları ile Rus yanlısı Donbas bölgesine saldırılarda bulunmuştu.

Şimdi gelelim o kritik soruyu sormaya;

Bütün bu anlatılanlardan sonra, sizce savaşı asıl kim başlattı?

20 yıldır NATO tarafından sıkıştırılan ve türlü şekillerde defalarca tahrik edilen Rusya mı?

ABD'yi, NATO'yu ve Dünyadaki Yahudi lobisini arkasına alarak Rusya'ya karşı her türlü tahrik ve tehditkar tavrı ortaya koyan Zelenskiy mi?

Ya da Soğuk Savaş’ın bitiminden bu yana adeta "köpeksiz köy bulup değneksiz gezen" ABD ve NATO'mu?

Karar sizin...

Peki, Ukrayna'yı her açıdan destekleyen ABD neden sıcak sıcak savaşın içinde değil?

Bir başka deyişle, ABD Ukrayna'ya neden asker göndermiyor?

Bunun birkaç sebebi var;

Öncelikle, Ukrayna Amerika'nın komşusu değil ve Ukrayna'da herhangi bir ABD askeri üssü de bulunmuyor. Ayrıca, Ukrayna'nın stratejik petrol rezervleri ya da ABD ile ticaret ortaklıkları da yok. Kısacası, ABD'nin Ukrayna ile ilgili olarak hiçbir ulusal güvenlik çıkarı bulunmamakta.

Öte yandan, bilindiği üzere herhangi bir NATO ülkesine yönelik bir saldırı, diğer NATO üyesi ülkelere de saldırı sayılır; ancak Ukrayna bir NATO ülkesi değil.

ABD her ne kadar sıcak savaşın içerisinde olmasa da, Ukrayna'ya gerek askeri gerekse de ekonomik olarak verdiği desteklerle ve yine Rusya'ya karşı uygulamaya koyduğu yaptırımlarla savaşın en göbeğindedir. Bu da böyle biline...

Son söz;

Filler tepişir, çimenler ezilir...

Esen Kalın...