Sebebi ne olursa olsun, her savaş kötüdür...

Günahsız yere öldürülen çocukların, gözyaşı döken ana-babaların, yuvaları başlarına yıkılmış ve yurtlarından sürülmüş sivil halkın vebalini kimse ödeyemez. Bu nedenle, savaşın her türlüsüne karşıyız...

Bütün bunlara rağmen eğer savaş kaçınılmaz hale gelmişse, savaşın en iyisini yapmak ve tedbirin en alasını almak lazımdır. Savaşan taraflardan biri olmasan da, savaşa karşı bir tavrın ve politikan olması gerekir. Hele ki savaş burnunun dibindeyse...

İşte Rusya-Ukrayna Savaşı da anlattığımız kabilden bir savaş. Sıcak savaşın içerisinde olmasak da, savaşın hararetini olanca şiddetiyle hissediyoruz. Özellikle petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarındaki tedarik sıkıntısı sebebiyle ortaya çıkan fahiş fiyat artışları pek çok ülkede vatandaşların belini bükmüş ve hayatlarını çekilmez hale getirmiş durumda. Altın fiyatlarının yükselişi için ise savaşın adı bile yetti...

Hal böyle iken, savaşla birlikte ortaya çıkan ve orta vadede Türkiye için olumlu sonuçlar doğuracak güzel gelişmeler de yaşanmakta. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşı kim kazanır bilemem, ama eğer çok büyük bir aksilik olmazsa, bu savaşın en büyük kazananlarından biri Türkiye olacaktır...

14 yıl aradan sonra, İsrail Cumhurbaşkanının geçtiğimiz günlerde aniden Türkiye'ye neden geldiğini hiç düşündünüz mü?

Ya sonrasındaki Almanların ve Yunanlıların en üst perdeden ziyaretlerine ne demeli?

Sakın hiç kimse bütün bu ziyaretlerin birer nezaket ziyareti olduğunu düşünmesin. Zira savaşın ortaya çıkardığı bir gerçek var ki, Türkiye artık hem jeopolitik hem de politik açıdan stratejik bir ülke haline gelmiş durumda.

Bilindiği üzere İsrail Doğu Akdenizde zengin gaz yataklarına sahip bir ülke. Bu gazın Avrupa ülkelerine transferi için İsrailin öncülüğünde 7 ülke tarafından Doğu Akdeniz Gaz Boru Hattı projesi tasarlanmıştı. Bu proje ile sözkonusu gazın Türkiye üzerinden değil, Girit-Yunanistan ve İtalya rotalarını takip eden bit hattan Avrupaya ulaştırılmasını planlanmıştı.

Ne var ki bu hat, gazın Türkiye üzerinden Avrupaya ulaştırılması seçeneğine göre hem daha uzun ve meşakkatli, hem de derin deniz geçişleri içermesi nedeniyle çok pahalı bir maliyete sahipti.

Ayrıca Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti (UMH) arasında 28 Kasım 2019 tarihinde imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ve Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasına göre Türkiye ile Libya arasında çizilen hat, Doğu Akdeniz'i ortadan bölüyor ve bu hattan Türkiye'nin bilgisi ve izni olmaksızın geçişleri engelliyordu.

AB ve ABD'nin zımni desteğiyle ayakta duran Doğu Akdeniz Gaz Boru Hattı Projesi,  ABD'nin projeden desteğini çekmesiyle uygulanması imkansız hale geldi.

İşte bu gerekçelerle rafta bekleyen Doğu Akdeniz gazının Avrupaya ulaştırılması projesi, Rusya'nın kendisine uygulanan yaptırımlara misilleme olarak  Avrupa ülkelerine gaz akışını kesmesi sonrasında tekrar gündeme geldi. Fakat bu defa oyunun içerisine Türkiye'yi almak zorundaydılar. Çünkü sözkonusu gazın Avrupa'ya transferini en ucuz ve makul şekilde ancak Türkiye üzerinden yapabileceklerini anlamışlardı. Yani artık kozlar Türkiye'nin eline geçmişti...

Şimdi anladınız mı İsrail  Cumhurbaşkanı'nın yıllar sonra ayağımıza kadar gelişinin altında yatan asıl sebebi?

Türkiye artık enerjide kilit bir ülke konumuna gelmişti ve bu nedenle de Türkiye ile ilişkilerini düzeltmekten başka çareleri de kalmamıştı. Kısacası, artık Türkiye olmadan oyun kurulamıyordu...

Peki bu durumun Türkiye'ye katkısı ne olacak?

Doğu Akdeniz gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması konusunda Türkiye ile İsrail'in bir anlaşmaya varmaları halinde, enerji tedarikinde çeşitlilik sağlanacak, enerji yolları güvenceye alınacak, yeni istihdam imkanları ve yabancı yatırımlar ile gazın üçüncü ülkelere satışında elde edilecek kar nedeniyle büyük bir ekonomik fayda sağlanabilecektir.

Öte yandan, bilindiği üzere Savaş sebebiyle Ukrayna hava sahası sivil uçuşlara kapatılmıştı. Bu sebeple Türkiye, Asya-Avrupa hattındaki uçuşlar için önemli bir transit geçiş noktası haline geldi. Şu an binlerce uçak Türk semalarında uçuyor ve pek çoğu da İstanbul Havaalanını transit geçiş noktası olarak kullanıyor.

"İstanbul Havaalanına ne gerek vardı, bu kadar paraya yazık değil mi" diyenlere buradan selam olsun. Belki şimdi anlamışlardır o devasa yatırımın ne kadar önemli olduğunu...

Savaşın Türkiye için doğurduğu bir başka fırsat ise şu;

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı sonrası uygulanan yaptırımlarla beraber, 5 bin Amerikan şirketi Rusya'dan çıkmaya karar verdi. Amerika Birleşik Devletleri, o şirketlere Türkiye'yi adres gösterdi ki, bu şirketlerin Türkiye'ye gelmesi istihdam ve büyük bir ekonomik kalkınma demektir...

Yine, Dünya markalarının çoğunun Rusya'dan çekilmesi ile birlikte, Rus alıcılar özellikle tekstil perakende, gıda ve elektronik eşya tedarikinde Türkiye pazarına yönelmeye başladılar.

Son olarak, Türkiye Rus zenginleri için güvenli bir liman haline geldiğinden, son bir ay içerisinde binlerce Rus zengininin Türk Bankalarında hesap açtırdıkları da söylentiler arasında. Bunun ne manaya geldiğini anlamak hiç de zor olmasa gerektir...

Son söz;

Zorlukları hafiife almayın. Her zorluk yeni bir fırsatın anahtarıdır...

Esen Kalın...