1990’ların televizyon izleyicileri bir an için hafızalarınızı yoklayınız lütfen!

Yıl: 1999…TV sunucusu Ali Kırca, O günlerin ünlü yıldızı Hülya Avşar’la birlikte Lösemi hastası!!! Beyin Cerrahı Oktar Babuna için kan bağışı ve ilik nakli kampanyası sürdürüyorlar. Demek oluyordu ki, bu işin senaryosunu yazanlar: “cehenneme giden iyi niyet yollarının taşlarını” bu iki ünlüyü kullanarak döşüyorlardı.

Kampanya kısa sürede çok mesafe aldı, Abdi İpekçi spor salonunun kapısında kan bağışında bulunmak için gelen insanlar yüzlerce metre kuyruk oluşturuyordu.

Zaman zaman Oktar Babuna’da TV Deki kampanyaya katılıyor, kendine acındırıyor, duygu sömürüsü yapıp milleti gaza getirmek için: “15 günlük ömrünün kaldığını” anlatıyordu. Hâlbuki yıllar sonra Adnan Oktar ve kedicikleriyle birlikte örgüt kurma davasından o da tutuklandı ve hâlâ yaşıyor.

Kampanya süresince toplamda 160 bin kişiden kan örneği alınmıştı. Türkiye hastanelerindeki laboratuvarlar bu kadar fazla kanı tahlil etmek için yeterli değildi.

Olaylar bu şekilde hızla gelişirken zamanın Sağlık bakanı merhum Osman Durmuş devreye giriyor: " Devlet olarak bu örnekleri, milli servetimiz ve geleceğimizin umudu olarak devletin arşivlerine alacağız. ABD'ye gönderirsek genetik şifremizi çalarlar”.

Fakat Atı çalan Üsküdar’ı çoktan geçmişti. Alınan kan örneklerinin bir kısmı Almanya’ya çoğunluğu ise ABD’ye gönderilmişti. Hatta bir kısmının da İsrail’e gönderildiği söyleniyor.

Sağlık Bakanı Osman Durmuş başka bir konuşmasında: "Burnuma pis kokular geliyor. Kanlarımız Amerika’ya gönderiliyor. Genetik şifrelerimizi çözecekler. Bu bilgileri de Türkiye’ye karşı, kimyasal silahlar şeklinde kullanacaklar!" ifadelerini kullanıyor ve olaya dâhil olanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıklıyordu.

Ortada büyük oyunların döndüğü belli oluyordu. 2002 erken genel seçimlerinde Ecevit Hükümetinin hezimete uğrayıp, yeni kurulan AKP’nin büyük başarı sağlayarak paldır küldür iktidara gelmesi olacak şey değildi.

Yeniçağ Gazetesinin araştırmacı yazarlarından Arslan Bulut, AKP’nin kuruluşunun daha ilk günlerinde: “AKP bir ABD projesidir.” Diyerek Türk Milletinin dikkatini çekmiştir ama gerek geçmiş hükümetin ekonomi yönünden halka bırakmış olduğu kötü miras, gerekse yeni gelen hükümetin vaatleri, Avrupa Birliğinin sahte gülücüklü desteği Türk Milletinin başını döndürmeğe yetmişti.

Arslan Bulut, 13 Haziran 2013 tarihli Güncel Meydan gazetesindeki “AKP, ABD Projesidir” başlıklı yazısında iddiasını sürdürerek şunları kaydediyordu: “AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul Kazlıçeşme’deki mitingde, önemli bir itirafta bulundu ve: “Türk Baharı”nın 2002’deki AKP iktidarı ile başladığını söyleyerek, Türkiye’de yaşanan iktidar değişikliğinin de tıpkı Arap Baharı’nda olduğu gibi bir ABD projesi olduğunu zımnen ifade etmiş oldu. Tayyip Erdoğan’ın “Türk Baharı” dediği olaylar zinciri, aslında Tayyip Erdoğan’ın daha Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı iken, ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz ile görüşmesi ve CIA’nın önemli şeflerinden Graham Fuller ile temasa geçmesi ile başlamıştı. Tayyip Erdoğan, Amerika’nın Adana Konsolosu Elizabeth Shelton, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Caroline Hagins, ABD Büyükelçilik Müsteşarı Silwer Lawrens ve CIA görevlisi Kenny Bob ile de görüşüyordu!”

Bu proje siyasal ve toplum mühendisliği oyunlarıyla o kadar güzel uygulanıyordu ki, Hanedanlık ve Krallıklar hariç, seçimle işbaşına gelmiş hiçbir demokrasi ülkesinde Recep Tayyip Erdoğan dışında 20 yıl süreli iktidarda kalan başka bir lider yoktur.

Şeytanın avukatlığını biraz da biz yapalım isterseniz: Oktar Babuna adına 160 Bin kişiden alınan (120 Bin tanesi kayıp) kan numunelerinin Türk insanının genetik haritasını çıkarılması için mi kullanıldı sorusu ister istemez insanın aklına geliyor da. Yoksa 20 yıl aralıksız iktidarda kalmak, Demokrasi Tarihinde görülmüş şey değil.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarını o kadar fazla oynattılar ki, bu gün dışarıdan bakıldığında; Krallık deseniz Krallık değil, Padişahlık deseniz Padişahlık değil, Demokrasi, adalet, liyakat evlere şenlik. Kendi hayallerinin Cumhuriyetini kurdular ama geldiğimiz noktada onlar da anladılar ki artık bu gemi her yerinden su alıyor.

AKP, Türkiye’ye 20 yılını kaybettirmiş olsa da Türk Milleti 18 Mart 2019 Yerel seçimleriyle işin farkına varmış ve muhalefet, büyük şehirlerin kahir ekseriyetini kazanarak tünelin ucundaki ışığı görmüştür. Yeni hedef: 18 Haziran 2023 hayırlı olur inşallah. #azkaldı

Sağlıklı kalın.