Dövülerek öldürülen ve adına düzenlenen ödülü aldığım meslektaşım, Gazeteci Metin Göktepe öldüresiye dövülürken, "Vurmayın ben gazeteciyim" derken, duyulmuyordu. 
Adeta Marmara depreminde, 'Sesimi duyan varmı? ' diye haykıran akutçu gibi sakutçulara kendini duyuramıyordu..
35 yıla yaklaşan gazetecilik mesleğim boyunca sesimizi duymayanlar gibi  bu günde birileri görmezden gelip, benim gazeteci olduğumu unutmuşa benziyorlar, gazetelik hallerini unuttukları gibi...
Yarın manşet yetmez sürmanşet olacaklarını akıl edemeyenler günlük bir gazete alıp 4. kuvveti olan demokrasiye sahip çıkmadıkları gibi bana da sahip çıkmazlar, gazetecinin yarın kendilerine de lazım olacağını unutuvermişler, ahlaksızca suçlamalar yaparak beni yıprattıklarını sanırlarken. .
Halbuki kendi yaptıkları alçaklıkların yazıldığında 7 sütuna sığmayacak kadar büyük ve uzunken yine benim devrede olup , bu anlamazlar rağmen ayakta duruşumla onlara gelecek olan ucu keskin kazık kadar çarkları engelleyip, memleket sevdalısı hatırı uğruna kalkan olduğumu anlamayanlar benim gazeteci olmamın yanında  beni.de insan olduğumu da anlamazlar...
Evet; 'Ben Gazeteciyim, Silahım kalemim, klavyem... Cephanem ise gözlerimin gördükleri, kulaklarımın duyduklarını beynime ilettikleri, kırılan gönlüme yazdıklarımdır..
Bunun adı da; "Not et gazeteci günü, yeri geldiğinde yaz" manşetidir. 
Kısacası; Ben Gazeteciyim.. Eyyy gazete gibi yarını okuyamayanlar..