Kronik hepatit C virüsü enfeksiyonu, genellikle kişilerin kan bağışı esnasında test edilene veya rutin bir tıbbi muayene sırasında bulunan anormal bir kan testi sonucu çıkana kadar fark edilmiyor.2 Karaciğeri etkileyen bir enfeksiyon türü olan hepatit C ile yaşayanların yaklaşık yüzde 80’inde, hiçbir belirti ortaya çıkmadığı için sinsi bir hastalık olarak kabul ediliyor.1 Hepatit C hastası olup olmadığınızı bilmenin tek yolu test yaptırmak olduğu için erken teşhis hayat kurtarabiliyor.

“Virüsün yok edilmesi için dünyada ve ülkemizde büyük adımlar atıldı”

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak; “Öncelikle, 2020 Nobel Tıp Ödülünün 1989 yılında Hepatit C virüsünü bulan muhteşem üçlü, Harvey J. Alter, Michael Houghton ve Charles M. Rice’ın alması insan sağlığı ve yaşam kalitesi açısından çok büyük önem taşıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önderliğindeki “Viral Hepatitlerin Eliminasyonu” programı, 2030 yılına kadar ülkeler bazında toplumdaki yeni hepatit enfeksiyonlarının %90 azaltılmasını ve viral hepatitlere bağlı ölümlerin de %65 oranında azaltılmasını hedefliyor. 5 2018 yılında Dünya Hepatit Birliği’nin yaptığı açıklamaya göre; dünya üzerinde yaklaşık 290 milyon kişi, hepatit B ve hepatit C virüsü ile enfekte olduğunun farkında değil.” diye konuştu.

“Erken teşhis ile hastaların hayatını kurtarabiliyoruz”

Hepatit C hastalığının, genellikle belirti göstermediğini ya da karaciğer hastalıklarına özgü belirtiler olmadığı için hastanın hekime başvurmasının gecikebildiğini söyleyen Tabak; “Kan yoluyla bulaşan hepatit C virüsü; tedavi edilmezse siroza, karaciğer kanserine yol açabiliyor ve ölümcül olabiliyor. Hastalığın kronikleşmesi durumunda önce kronik hepatit, daha sonra yıllar içerisinde karaciğer sirozu ve karaciğer kanseri gelişme riski mevcut olup ölümcül bir hastalık olduğu bilinmelidir. Bulaştıktan sonra sinsice ilerleyen hepatit C virüsü, tedavi edilmezse ölüme sebep olabiliyor.” Tabak; “Oysa erken teşhis ile tedavi edilirse, hastaların hayatını kurtarabiliyoruz. Akut hepatit C belirtileri arasında ise ateş, yorgunluk, koyu idrar, kil rengi dışkılama, karın ağrısı, iştah kaybı, mide bulantısı, kusma, eklem ağrısı, ciltte ve gözlerde sarılık gibi belirtiler görülebiliyor. Dolayısıyla kişide, bu saydığım belirtilerden herhangi biri varsa ya da hepatit C açısından risk altında olduğunu düşünüyorsa hızlıca hekimine başvurmalıdır. Kişinin risk faktörlerine ve belirtilerine göre hekim, gerekli durumlarda hepatit C testi yapmak isteyebilir. Hepatit C enfeksiyonu, basit bir kan testi ile tespit edilebilir. Hastalığın ileri evrelere kadar genelde belirti vermeden sessiz seyretmesi nedeniyle çoğunlukla tesadüfi olarak tanı alan hastaların, bir an önce tedaviye yönlendirilmesi; yüksek bulaş riski taşıyan grupların da tespit edilip değerlendirilmesi ve düzenli takibinin yapılması sağlanmalıdır.” diye konuştu.

“Risk grubunda yer alanların kan testi yaptırmaları son derece önemli”

Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programı ile halk sağlığı açısından önemli bir adım atıldığını belirten Tabak; “Bu ulusal program kapsamında; sağlık çalışanları, 1996 yılı öncesinde kan ve kan ürünleri alanlar, damar içi madde kullananlar, mahkumlar ve göçmenler hepatit C virüsü açısından yüksek riskli gruplar olarak tanımlanıyor. Özellikle HCV, damar içi madde kullanan kişiler arasında hızla yayılıyor. Ayrıca steril olmayan ortamda manikür, pedikür, dövme, piercing uygulamaları ve diş tedavisi yaptırmış; toplu sünnet olmuş ve bir başka kişinin kanıyla temas edebilecek ustura/jilet gibi kişisel hijyen araçlarını ortak kullanmış kişiler büyük risk taşıyor.” dedi. Hepatit C virüsünün bulaşma riskini azaltmanın da pek çok kolay yolu olduğunu vurgulayan Tabak; “Örneğin; steril olmayan diş, piercing ve dövme uygulamalarından mutlaka kaçınmalıyız. Özellikle dövme yaptırırken boyaların sterilize olmasına dikkat etmeli, eldiven ve tek kullanımlık iğne kullanımına özen gösteriliyor mu diye kontrol etmeliyiz. Mahkumlar, uyuşturucu madde bağımlıları ve göçmenler gibi yüksek riskli gruplar taranabilir. Ayrıca, tüm branşlarda anti-HCV testi sonucu pozitif olan hastalar ilgili hekimlere yönlendirilebilir.” diye konuştu.

“COVID-19 döneminde hastalar tedavi planlarına uygun olarak bakım ve ilaçlarını almaya devam etmelidir”

Koronavirüs ile mücadele sürecinde sosyal izolasyonun kronik hastalığı olan kişiler açısından önem taşıdığını ifade eden Tabak; “Kronik hastalıklar COVID-19 prognozuna etki etmektedir ayrıca hastada mevcut kronik durumların alevlenmesine veya komplikasyonlara neden olarak mortalite oranını arttırmaktadır. Kronik hastalıkları olan hastalar tedavi planlarına uygun olarak bakım ve ilaçlarını almaya devam etmelidirler. Ayrıca sosyal izolasyon sürecinde hepatit C gibi kronikleşmiş bir hastalığı olan ve farkında olmayan hastalar da hastaneye daha az gittikleri için teşhis ve tedavi aksamaları olabilir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Editör: TE Bilisim