Başka Bir Siyaset Okulu Açık Oturum Serilerinin ilki, Prof. Dr. Fikret Adaman’ın “COVID- 19’un Türkiye’deki Roman Toplulukları Üzerindeki Etkisini Anlamak” konulu oturumuyla
İstasyon Meydanı’nda gerçekleşti.İZMİR İGFA- Efes Selçuk Belediyesi ev sahipliğinde halka açık şekilde gerçekleştirilen oturumu, Başka Bir Siyaset Okulu’nun Direktörü Elmas Arus modere etti. Oturum Arus’un, başkanı olduğu Sıfır Ayrımcılık Derneği tarafından Prof. Dr. Fikret Adaman öncülüğünde, Şubat ayında gerçekleştirilen “COVID - 19’un Türkiye’deki Roman Toplulukları Üzerindeki Sosyo- ekonomik Etki Araştırması” başlıklı araştırma hakkında bilgi vermesiyle başladı. Bu araştırma ışığında konuşmaya başlayan Prof. Dr. Fikret Adaman, Türkiye bağlamında “Romanlar” olarak bilinen Roman, Dom, Lom ve Abdal gruplarının pandemi nedeniyle karşılaştıkları sorunları tespit ettiklerini, sunulan yardımlara erişim imkan ve kapasitelerini incelediklerini dile getirdi.

Adaman, Romanların ağırlıklı olarak kayıt dışı alanlarda, güvencesiz, niteliksiz ve düşük gelirli işlerde çalıştıklarını ifade etti. “Bu da beraberinde gelecek nesli de kuşatan bir yoksulluk sarmalı yaratıyor. Böylesi bir ortamda çalışan bir ebeveynin çocuklarının iyi eğitim almaları ihtimali çok düşük. Ayrıca çocukların hane gelirine katkı sağlamak için çalışma hayatına sokulması yolunda da bir baskı doğuyor. Dolayısıyla yeni kuşak düşük beşerî sermaye ile hayata başlayıp onlar da kendilerine ebeveynleri gibi güvencesiz, niteliksiz ve düşük gelirli işlerde yer bulabiliyor. Bu sarmalın yapısal reformlar yapılmadan kırılabilmesi pek mümkün görünmüyor.” şeklinde konuştu.

Ağustos-Aralık 2021 tarihleri arasında, Artvin, İzmir, Edirne, Gaziantep ve Şanlıurfa’da 178 Romanla yapılan görüşmelerin sonucunda, görüşülen ailelerin neredeyse tamamının sosyal destek programı dahilinde ilk 1 TL’lik sosyal yardımı alabildiği, ama arkasından gelen 1.000’er TL’lik yardımlara ve “Biz Bize Yeteriz Türkiye’m” Kampanyası kapsamında verilen yardımlara ulaşamadığı bilgisini veren Adaman, Romanların yardımlara başvuru esnasında zorluklarla karşılaştığını ve “ihtiyaç sahibi” olarak görülmediklerini kaydetti. Toplumun yoksulluğun tespiti sırasında sosyal dışlanmaya maruz kaldıklarını, evde buzdolabı, LCD ekran TV sahibi olmanın ya da hurda toplama işi için kullanılan döküntü bir aracın sosyal yardımlara ulaşma sırasında bir engel teşkil ettiğini belirtti.

"ROMAN OKULLARI" BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜNÜ ENGELLİYOR"

Adaman, Roman çocuklarının ekonomik sıkıntılar, beraberinde gelen barınma-ısınma- beslenme sorunları, okulda karşılaşılan ayrımcılıklar ve kimi durumlarda evlerinden edilme ya da kimlik belgesine sahip olmama gibi çoklu nedenlerle eğitime erişimde ciddi sıkıntılar yaşadığına dikkat çekti. “Bu durum da çocukların eğitim başarısını düşürmenin yanı sıra eğitime devam etme imkân ve istekliliğinin olumsuz etkilenmesine sebep oluyor. Kimi durumlarda Roman çocukların ‘Roman okulları’ olarak bilinen salt Roman çocukların kayıt olabileceği okullara gitmeleri Roman olmayan çocukların birlikte yaşama kültürü geliştirebilmelerinin ön yargılardan bağımsız Roman çocuklarla temas etmelerinin önünde engel teşkil ediyor.” diye konuştu.

SOSYAL KONUTLAR İHTİYACA CEVAP VERMİYOR

Adaman, araştırmaya dayanarak “Romanlar, içinde bulunduğu ekonomik imkansızlıkların altlığını oluşturan güvencesizlik ve fiziki ayrıştırma nedenleriyle son derece kötü koşullarda barınmaya mecbur. Roman grupların yaşadığı yerleşkeler yıkımlara ve kentsel dönüşüme en açık alanlar. Roman mahallelerindeki evlerin çoğunun imar çapı olduğu, ancak hanede oturanların arazi tapusunun kendisinde olmadığı da biliniyor. Kentsel dönüşüm ise ilave bir sıkıntı katmanı oluşturuyor: Romanların genelde ihtiyaçları dikkate alınmaksızın şehir merkezlerinden uzakta yapılan sosyal konutlara yerleştirilmelerinin beraberinde ilave sıkıntılar doğurması da kaçınılmaz” bilgisini verdi.

POLİTİKA ÖNERİLERİ NELER? 

Oturumda araştırmanın bulgularına dayanarak, Romanların pandeminin uğradığı hasarların iyileştirilmesi ve gelecekteki benzer krizler karşısında dayanıklılığının artırılması için uygulanması gereken politikaların başlıkları şöyle sıralandı.

Kayıt dışı ekonominin kayıtlı hale dönüştürülmesi, eğitim ve sağlıkta hak-temelli yaklaşımın gerçek anlamda uygulanması, vatandaşlık geliri uygulamasının başlatılması, hanelerde gider düşürücü önlemlerin alınması, mahallelerde öğrenci etüt merkezlerinin kurulması, yetişkin eğitimi programlarının yaygınlaştırılması, mahalle topluluk merkezlerinin kurulması, eğitim teşvik mekanizmalarının oluşturulması, kreş/okul öncesi eğitime önem verilmesi, krizlere yönelik direncin arttırılması, STK’lar ve yerel yönetimlerle iş birliklerinin tesis edilmesi, yerelde katılımcılık mekanizmalarının güçlendirilmesi…

Kaynak: igf