31 Mart tarihinde yapılan seçimden bize göre son derece başarılı bir şekilde çıkan AK Parti Kocaeli teşkilatının genel merkez tarafından ödüllendirilmesi gerekirken geçtiğimiz günlerde başarısız olarak adledilen bunun içinde “İstifa et” haberi gönderildikten sonra hafta sonu yaptığı bir basın toplantısı ile “AK Parti Kocaeli il başkanlığından istifa ediyorum” diyen Abdullah Eryarsoy gitti ancak bu istifanın yankıları olanca hareketliliği ile devam ediyor, daha uzun bir zamanda devam edecek gibi.

Hepimiz biliriz ki siyaset su gibidir ve asla boşluk kaldırmaz, Bunun bilincinde olan AK Parti Genel merkezi Abdullah Eryarsoy’un istifa etmesinden saatler donra  3 genel merkez yöneticisini Kocaeli’ye gönderdi, bu 3 genel merkez yöneticisi de fikri alınması gereken kim varsa tek tek il başkanlığına çağırıp “Abdullah Eryarsoy sonrası İl başkanı olarak kimi görmek istiyorsunuz” sorusuna cevap bulmaya çalıştılar.

İstanbul-Ankara-Antalya gibi son derece önemli seçim merkezlerinin kaybedilmesine rağmen Kocaeli’de alınan neticenin neden başarısız olarak değerlendirildiğini anlamak gerçekten zor, önceki gün de yazdığımız gibi 12 ilçeden 11 tanesi kazanılmış, bunun yanında Büyükşehir belediye başkanlığının kazanılmasında da herhangi bir sorun yaşanmamış, İzmit belediyesini CHP’li aday Fatma Kaplan Hürriyet kazanmasına rağmen Belediye meclis üyeliği oylarında AK Parti yine bariz üstünlük sağlamıştı.

Kocaeli’se seçimin AK Parti tarafından büyük oranda kazanılması ve bu durumun 5 yıl süre ile de devam edecek olması ister istemez kentin siyasi dengelerinde herhangi bir değişim yaşanmamasına vesile olmuş durumda, Yerel yönetimlerde iktidarda  bulunan 24 Haziran tarihinde yapılan genel seçimde TBMM’ye yedi milletvekili gönderen AK Parti Kocaeli teşkilatları için ister istemez il başkanlığı makamı da olağanüstü bir gücü temsil ediyor.

İşte böylesi bir süreçten başarı ile çıkmış Abdullah Eryarsoy’a hangi sebepler dolayısı ile “Sen 31 Mart tarihinde başarısız oldun o halde istifa et” talimatının altında hangi gerekçeler olduğunu bizim bilmemiz elbette mümkün değil, ancak iyi çalışan bir sistemi oyun dışına atmanın ve ondan sonra da yeni bir sistem kurmanın zorluğunu aşağı yukarı hepimiz biliyoruz.

Belediye başkanlığı olmayan seçim merkezlerinde partiler bilindiği gibi oldum olası ekonomik sıkıntı yaşarlar, Kocaman bir kentin il-ilçe-belde teşkilatlarının yükü o seçim bölgesinde üst noktada siyaset yapanların üzerine kalır, ancak bu durum Belediye başkanlıkları kazanılan bölgelerde siyaset yapan üst noktadaki yöneticiler için daha da zordur, Zira böyle bir durumda teşkilatların bütün giderleri belediye başkanları tarafından karşılandığı için o noktadan sonra ipler tamamen “Madem tüm giderleri ben karşılıyorum o halde benim dediklerim olacak” diye direten Belediye başkanlarının elinde oluyor.

Kocaeli’de şimdi böyle bir sıkıntı yaşanıyor, Bölgede bulunan 12 İlçe belediye başkanından sadece İzmit belediyesi CHP’de, Karamürsel belediye başkanı İsmail Yıldırım 31 Mart tarihinde yeniden aday gösterildi ve seçildi, bunun dışındaki 11 Belediye başkanı ise görevlerine 31 Mart tarihi ile birlikte başlamış durumdalar.

Bizim aldığımız duyumlar Ankara’dan gönderilen AK parti genel merkez yöneticileri il başkanlığı için daha çok bir “Ağabey” arıyor durumdalar, Bunun için yazımızın başında da belirttiğimiz gibi söz söyleme, fikir beyan etme noktasında kim varsa tamamının söyledikleri not alınıyor ve kararında bu tavsiyeler ışığında çıkacağı belirtiliyor.

Bir taraftan siyaseti gençleştirmeye çalışmak diğer taraftan da il başkanlığı için “ağabey” formülü üzerinde durmanın esprisi henüz hiç kimse tarafından anlaşılabilmiş değil, 31 Mart tarihinde tekrar aday gösterilmeyen herhangi bir belediye başkanını İl başkanı olarak düşünmek, yada millet ittifakı karşısında seçim kaybetmiş bir isme “Gel yeni il başkanı sen ol” çağrısı yapmak hangi anlayışın ürünüdür, anlayabilmek gerçekten zor.

Kocaeli’de AK Partinin tam bir siyasi üstünlük kurması dolayısı ile tabanda siyaset yapanlar fikirlerini rahat bir şekilde söylemekten mahrum durumdadırlar, Bilindiği gibi bu işin yolu kim yad akimler il başkanı olmak istiyorlarsa ortaya çıkarlar, belirlenen bir günde ortaya sandık konulur, partililerde il başkanı olarak kimi görmek istiyorlarsa ona oy verir süreci tamamlarlar.

AK Parti Kocaeli’de en son ne zaman sandık koyarak il başkanı seçti, biz hatırlamıyoruz, Sandık koymak yerine herhangi başka bir göreve talip olmak için İl başkanlığını bırakan siyasetçiden sonra ismine “İstişare” denilen sistem ile bir ismi belirledikten sonra Genel merkezden atamasını yapmak nerede ise gelenek haline geldi.

Dolayısı ile bu aşamadan sonra AK Partinin Kocaeli il başkanının kim olacağının da pek bir önemi olmasa gerek, dün Mahmut Civelek nasıl il başkanı olduysa, Şemsettin Ceyhan hangi şartlarda il başkanlığı görevine layık görüldü ise, birkaç gün önce İl başkanlığından istifa ettirilen Abdullah Eryarsoy il başkanlığı görevine hangi metot ile getirildi ise bugün yarında yeni il başkanı o şartlarda seçilmeyecek diğerleri gibi atanmış olacak.

İşin özü Demokratik şartların oluşmadığı, demokrasinin kanallarının açık olmadığı bir yapıda kimin il başkanı olacağını da kamuoyundan çok siyasetten nemalanan her türlü organizasyona “büyüklerimiz iyisini bilir” diyerek kayıtsız kalan kitleler “Bu tür makamlara neden seçim yolu ile değil de atama ile geliniyor.?” sorusunu sormadıktan sonra il başkanı Ali olsa da fark etmez Veli olsa da fark etmez.

Zaten siyaset mekanizması milleti yorgun düşürmüş durumda..