Evde ne yapıyoruz kendimizi toplamaya çalışıp, bir kitap okuyoruz,biraz dua ediyoruz bir film izliyoruz,sonra bir şarkı dinlerken  birden içim ürperiyor başlıyor kalp çarpıntım .
Aklıma, İtalya geliyor hepimizin hoşuna giden birbirlerini şarkılarla motive edişleri.
Şuan ise sadece ambulans sesleri...

Hemen son dakika haberlerine bakıyoruz derken WhatsApp mesajlarına, Metinin arkadaşının, hemşire karısı eniştesi  dayısı şunu yapın dedi. 
kararlaştırılmış bilgi;
Su ve sabundan eminiz   en iyi dostumuz su ve sabun
o virüse dair

Kaybetmekten korktuğumuz yakınlarımız var, ileri yaşta olan, belki kronik hastalığı bulunan.

Biz evde olabiliriz lakin dostlarımız yollarda akrabalarımız virüs ortasında.
Çalışmak zorunda.
temizlik işçileri, memurlar  daha pek çok insan ekmek parası derdinde sokakta… 
Çalışan  can derdinde, çalışmayan ekmek derdinde, 
Ne zaman biteceği bilinmeyen Kabus...


Adeta bu günleri anlatıyor,
 
Bir tel koptu dünyada.
Ahenk ebediyen kesildi.

Dünya hiç Adil Olmadı.
Gözle görülmeyen virüs
Yaptı Adil Düzeni. 

Yaptığımız pek çok şeyi yapamaz olduk, 
İnsan böyle bir varlık, kaybetmediği sürece sahip olduklarının kıymetini bilmiyor.

Çok şey yaşadık, krizler, patlamalar, darbe girişimleri, ardı arkası gelmeyen kadın cinayetleri… 
insani, ahlaki, toplumsal bir dönüşümle insanlıktan çıktık...

Zor zamanlarımızı dostlarla  dayanışarak, birbirimize tutunarak, sarılarak, gülerek, ağlayarak atlatmaya çalıştık. 

Zira bu bambaşka. Bambaşka bir imtihandan
geçiyoruz, hepsinden daha zor, yalnızlığın en ağır haliyle yüzleşiyoruz, evlerimize kapandığımız, hastalanma ve hasta etme korkusuyla en sevdiklerimize bile sarılamadığımız koyu bir yalnızlık...  

Sağlığımız, huzurumuz geri gelecek mi, işimiz, aşımız olacak mı bilmiyoruz...

Moralimizi yüksek tutmaya çalışsak da kolay kolay unutamayacağımız tuhaf, kaygılı zamanlar içindeyiz.

Elbette bu kaygılar hayata ve dünyaya bakışımıza da etki ediyor. Yarın ne olacağını bilmemek, değer verdiğimiz şeyleri, savunduğumuz kavramları alt üst edebiliyor. 
Özgürlük ve güvenlik dengesini yıllar yılı tartışan, barışçıl toplanma hakkını, seyahat hürriyetini savunanlar,
şimdi “Aman” diyor birbirine, “Sakın dışarı çıkmayın”, “Kalabalıklara karışmayın.” 
Hatta sokağa çıkma yasağı ilan edilmemesini eleştiriyoruz.

Düşünce ve ifade hürriyetini pek çok şeyin üstünde tutmuş kişilerdik, dayanağı olmayan iddialar ileri sürenleri duyduğumuzda “Fikir hürriyeti var” deyip geçiyorduk.
 
Fakat şu an“Kamu sağlığını tehdit edecek yanlış bilgilerin bu şekilde yayılması doğru değil” diye düşünüyoruz. 


Kainatın bize verdiği dersler bitmiyor, 
Daha dün birleşen halklar asla kaybetmez derken, şimdi Zafer yan yana gelmeyen halkların olacak diyoruz. 

Boşuna dememişler: “Hayatta her şey insan için.”

Yaşadığımız zorluklardan bunaldığımız bazı zamanlarda alıp başımızı uzak diyarlara gitmenin en azından hayalini kurmuşuzdur çoğumuz.
Belirsiz bir süreliğine o hayallerin sonuna geldik, evren şunu söylüyor şimdi:

 “Gidecek başka bir yer yok.”
aynı mahallede beyaz bembeyaz karlar düşecek saçlarımıza…

İnsanlık bu krizden çıktığında, dünya nasıl bir yer olacak kestiremiyoruz ama şunu biliyoruz; aynı dünya olmayacak.

Bu günleri atlatırsak dünya aynı yer olmayacak muhtemelen ama biz en azından daha iyi insanlar olarak çıkalım bu imtihandan, 
“Biz ne yaptık?” diye düşünmüş olalım, 
üstümüze düşen dersi almış devam edelim hayata.

Allaha emanet olalım.