Boş Dünyayı doldurmaya çalışıyoruz

Kimi bir evi, kimi bir kalbi…
Kimi bir çantayı, kimi bir hayatı…
Herkes bir şeyleri doldurmanın derdinde.
Ama çoğumuz fark etmiyoruz:
Aslında dünya boş değil, sadece içindekiler anlamsız.

Her sabah gözümüzü açar açmaz bir şeyleri başarmaya koşuyoruz.
Daha çok para, daha çok eşya, daha çok unvan…
Peki ya daha çok huzur?
Daha çok sevgi? Daha çok anlam?
Onlar için nereye koşuyoruz?

Sanki bir boşluğu doldurunca mutlu olacağız sanıyoruz.
Dolapları, arabaları, evleri…
Ama içimizi dolduramıyoruz.
Koca koca şehirlerde yalnız,
Kalabalık sofralarda aç,
Gürültüler içinde sessiz kalıyoruz.

Bir fotoğraf çekip paylaşınca yaşadığımızı zannediyoruz.
Birine tebessüm etmeden “iyiyim” deyince mutlu olduğumuza inanıyoruz.
Sahte gülüşler, sahte sevinçler…
Ve hep ertelenen gerçekler.

Oysa dünya boş değil.
Toprak canlılarla, gökyüzü yıldızlarla, kalpler özlemlerle dolu.
Ama biz hep yanlış yerlere bakıyoruz.
Ruhun açlığını eşyayla doyurmaya çalışıyoruz.
Gönlün yarasını alkışla sarmaya çabalıyoruz.

Bir yürek dinlenmek istiyor; biz ona yeni hedefler dayatıyoruz.
Bir dost el istiyor; biz ekranlar uzatıyoruz.
Sevgi istiyor; gösteriş veriyoruz.
Sessizlik istiyor; gürültü bastırıyoruz.

Boş bir dünyayı doldurmak değil aslında derdimiz.
Dolu bir dünyada, boş insanlar gibi yaşamaya zorlanmak bizim kırgınlığımız.

Bir eşyayı alırken içimiz ferahlıyor da,
Bir yetimi gördüğümüzde neden utanmıyoruz?
Bir kafede saatler harcarken,
Annemizin dizinin dibinde beş dakika oturmaya neden vakit bulamıyoruz?
Bu nasıl bir doluluk ki, bizi hem yorgun hem eksik bırakıyor?

Kalplerimiz yorgun, gözlerimiz donuk…
Dillerimiz konuşuyor ama ruhumuz suskun.
Bir tebessümle dağları yerinden oynatabilecekken,
Biz surat asarak sevgiye set çekiyoruz.

Oysa bazen bir kelime bir ömürlük dua bırakır ardında,
Bazen bir bakış yılların suskunluğunu çözer.

İçimizde bir boşluk değil, ihmal var.
Unutulan sevgiler, ertelenen sarılmalar,
Söylenmemiş “özür dilerim”ler
Ve geç kalınmış “seni seviyorum”lar…

Dünya bu yüzden eksik, bu yüzden soğuk.
Çünkü içindeki insan, kendini çoktan kaybetmiş.

Ne zaman ki bir çocuğun gülüşüne değer veririz,
Bir annenin duasına kulak kesiliriz,
Bir dostun suskunluğunu anlayabiliriz…
İşte o zaman gerçekten doldurmuş oluruz bu dünyayı.

Kimi bir şiirle, kimi bir sarılışla…
Kimi bir dua, kimi bir vefa ile…

Dünya bizimle dolacaksa,
İçimizdeki iyilikle dolsun.
Yoksa en dolu hayatlar bile
Boş kalmaya mahkûm olur.

#amp-auto-ads