Bugün 27 Aralık Ankara’da olmak lazım

Bugün yağmurlu karanlık kasvetli bir yolculuk ile Ankara’ya gidiyoruz.

Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar zor ve can yakıcı. Etrafımızda ülkeler bir bir küçük şehir devletleri haline geliyor.

Demokrasi getirmek iddiası ile binlerce kadının ırzına geçiliyor. Daha önce katliamcı selefi örgütlerin başlarına para konulmuş yöneticileri takım elbise giydirilip Amerika’da Beyaz Saray’da ağırlanıyor. Sokaklarda masum insanlar, çocuklar, yaşlılar tutuklanıyor, öldürülüyor. Ülkelerinde kendi hayatlarını yaşayan azınlıklar yerlerinden ediliyor.

Ülkemizin içerisinde bir yasa dışı komisyon ile Lozan’da belirlenmiş azınlıklar dışında yeni bir dil ve millet inşası ile yeni bir azınlık yaratılmaya çalışılıyor.

Vatan evlatlarımız, silah altındaki Mehmetçik sebepsiz şehit oluyor. Ülkemizin hava kuvvetlerine bağlı uçak düşüyor yirmi şehidimiz var nedenini bilmiyoruz hala. Ülkemize resmi görüşmelere gelen ve canları bize emanet elçiler ölüyor, bu güvensizlik ortamı ülkemizi yalnız bırakıyor.

Sokaklar çetelerin, uyuşturucu kartellerinin kontrolüne geçmiş. Bir türlü gerçekleşemeyen adalet nedeniyle herkes kendi adaletini sağlamaya çalışıyor. Çok değil 30 yıl önce dünyada gıda konusunda kendi kendine yeten 6 ülkeden biri olan ülkemiz artık neredeyse her şeyi ithal ediyor.

Üretim tesisleri kapanıyor, işçi de patron da mutsuz. GDO’lu gıdalar çocuklarımızın yaşamını tehdit ediyor. Gemi söküm hanelerindeki asbest, Avrupa’dan getirilen çöp atıklarının bertaraf edilmesi sırasında açığa çıkan zararlı kimyasallar insan yaşamını, sağlıklı yaşamayı bozuyor.

Altın ve diğer değerli madenlerin çıkarılması sırasında başta siyanür olmak üzere tüm doğayı kirleten maddeler fütursuzca ortama veriliyor.

Deprem sırasında ilk günlerde yardım alamayan millet uzun yıllardır kötü yaşam koşulları altında. Ülkenin büyük kısmı açlık sınırını altında olan asgari ücreti maaş olarak alıyor.

Ev kiraları tek maaşla filan karşılanabilmekten çok uzak. Gerçekten iyi yetişmiş vatan evlatları mülakat sınavlarında eleniyor, partizanlar hızla devlet kadrolarına yerleştiriliyor.

Okullarda çocuklarına sabun ve kâğıt peçete bulamayan devlet, Ay’a sert iniş konusunda para harcıyor. Üst düzey yöneticileri birçok kurumdan maaş ya da huzur hakkı alırken ülkemiz insanları pazar çöplerinden meyve sebze toplayarak yaşamaya çalışıyor.

Bugün bu kadar kasvetli bir Türkiye manzarası, soğuk ve gri bir havada Ankara’ya gidiyoruz.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna çıkacağız.

Bize emanet ettiği ilke ve inkılaplarının takipçisi olduğumuzu beyan edeceğiz.

Bugün içinde yaşadığımız olağanüstü kötü koşullardan şikâyet etme hakkımız yok.

Başbuğ yola çıktığında işgal edilmiş, namusu kirletilmiş bir Anadolu vardı.

O bu koşullara rağmen vazgeçmedi.

Kürşad Çin sarayını basarken kırk çeri vardı yanında, Atatürk Samsun’a çıktığında on sekiz kişiydi.

Şimdi milyonlarcayız.

Görünmesek de sessiz bir çoğunluk olarak lal olmuş olsak da şimdi milyonlarcayız.

Bu nedenle Anıtkabirdeyiz, Ata’nın huzurundayız

. Hadi bugün sıra bizde.

Türk Milletinin asil evlatları saat 14:00 de Tandoğan meydanında buluşalım.

Türk Milliyetçisi demek egemenliğini savunan Türk demektir.

Ben orada olacağım bekliyorum.